6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1758
Okunma
SEN DE UNUTULMASI ZOR ALIŞKANLIKLARDANSIN ARTIK
.......mayıs bitmiş, haziran gelmiş,tatil bitse de eylül bir gelseydi gibi bir beklenti de yok artık ..hatta günler,saatler bile umudu yaşama sevincine taşıyan neden olmadığı gibi..nefes almayı yaşamak olarak görüyor ,öyle algılıyoruz artık..ve her ne kadar patika yolun ara sokağındaki eve kafamız gayri-ihtiyari çevrilse de..silinmesinde güçlük çekilen alışkanlıklardan biri olduğunu kabullendi yorgun yüreğimiz..ve tüm bunların Sarıkaya da ki tekdüze vizyonsuz, yaşamı sürdürme savaşının zorunluluğundan kaynaklandığını ,yaşanılan yokluğundaki gerçeklerin çıplaklığı öğretirken …seni şimdi daha iyi anlıyor ve hak veriyorum...
Sensiz doğan ve doğacak günün dünden hiç farkı yok artık .Ve biliyor musun ki,gün aynı, zaman aynı, mekan aynı,değişen hasretin hüzne,sensizliğin çaresizliğe dönüşmesi sadece , seni ve yaşananları hatırlatacak hiçbir şey yok demek o kadar zor ve imkansız ki , sanki mutat gidişlerinden biri gibi… her yerde her şeyde sen varsın…dolayısıyla da unutulması zor alışkanlıklar arasındasın ..yani baki kalan ,hoş sedan ve yaşananların düş tadındaki mutluluk estantanelerin var…üstelik ağır-çekimi ve geriye sarması da mümkün değil .kekremsi bir hayat içinde ,nefes almayı mutluluk ve yaşamanın bir nimeti sanmaktan ne kadar haz alır ki insan...
İşte tüm bunlara rağmen ve bu duygu anaforunda eylül gecesinin bu saatlerinde bile , “Yaşananları Yaşayarak Seni Sevmek “bile hayatı umuda bağlamanın ve,mutluluğun diğer adı..bugünün dünden yada yarınların dünden hiç mi hiç farkı yok gibi görünen zaman dilimini yaşanır hale getiren ve güne çeşni katan kimilerinde bir parçada olsa seni görmem ve senin olman....tüm bunlara rağmen ,değişen yokluğun ve özlemin...birde bendeki kurtulmak istemediğim alışkanlıklarımdaki değişim...meğer olurmuş be karçiçeğim,göçmen kızı ..vede küçük sevgilim..hayali cihan değen düşüncelerle,düşlere dalmalar bile zamanın tutsaklığına mağlup olabiliyormuş meğer..hasret , özlem, vuslat gibi, sevginin de son kullanma tarihi varmış da bilememişim meğer.. ..aynı ,cüce beyinler aynı kısır-döngü bağnazlığındalar...uyum sağlayamayanlar,ufku geniş olanlar bir bahaneyle bu kör-kuyudan kurtuluyor...ait oldukları yere dönüyorlar ..tıpkı senin gibi..tıpkı göçmen bir kuş gibi.. yani ait olduğun yere dönüşün misali..hem de yaşanmışlıkları ,unutulmuşluk gardiyanına teslim ederek...üstelik beni bu kör kuyularda yılan ve çıyanlara bırakarak.. oysa bir zamanlar : “ne zaman yanından ayrılsam geride bıraktığım bir tek sen oluyorsun..ve özlüyorum..yanında zamanın kıymetini bilmediğim geliyor aklıma..”diye yazdığın doğruluğuna sevgin ve sadakatin kadar inandığım bu satırları her okuyuşumda içim burkulurken,uğruna ölümü bile göze aldıklarımızın da önce can sonra canan deyişlerine şahit olmuş olduk böylece…sevda zulmüne göğüs germeyi sevgiliye gösterilen vefa ve sadakat ölçüsü olmayışını öğrenip,unutulmanın da zamana tutsak verilişini yaşamış olduk böylece..
Kaşif Kani ERTÜRK