8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
863
Okunma
Tümü işlerini bırakırlar ,düşünceli:
"Bir düş görelim dostlar! Gerçeğe ayna tutan, biraz düşler görelim !. .Gerçekler acı.
Gerçekler bağlamasın kollarımızı. Bağlamasın kurulu düzen,aymazları. Biraz düşler göre
lim.Işısın yurt.Işısın insanlarımızın gün yüzü.Işısın evler,tarlalar,fabrikalar.Işısın dostlar
düşmanlar, karanlıklar!"
Usul usul, düş görürce konuşurlar:
"Biraz düşler görelim,gerçeğe ayna tutan.."
Güçlü bir erkek sesi:
"Nedir gerçek? Bilir misiniz nedir? Çalışmak! Bıkmadan, yılmadan çalışmak! İşte gerçek
budur. Atatürk yolu boyunca çalışmak. Ve almak karşılığını. Barışla, özgürlükle, hakça!
İşte ışık budur.."
Kadın erkek dünya çevresinde döner gibi yürürler, yavaş, yavaş..
"Bu adım küçük belki. Belki önce sargı bulunmaz yaramıza. Unutmadan insanlığımızı,
gücümüzü, bağımsızlığımızı.Ne güçlükleri aşarız birlikte. Nedir ki alınyazısı; sinip yere
yere oturmak;diz çökmek; boyun bükmek! Güç bulmalı, yürüdükçe bu ayaklar! Gökler
de, yerde, denizde, dağda yürümek! Bir insanının bırakmadan elini, düşüncesini. Bir
insanını unutmadan; hep birlikte! Bilmiyorsa öğrenmeli; o büyük öğretmenden!
Yobazların girişi..
Giyim kuşamları,sarıklarıyla, karmakarışık. Tümü birden:
"Bu sesler nedir? Bu duyulan ayak sesleri! Kimdir söylenen, heybetli Osmanlı’ya! Kim değiştirebilir yazgımızı? Kim dil uzatabilir padişah efendimize! Her adımımız onun izni
emriyle.."
Bir aydın karşılarına dikilir:
Gelin bırakın bu küflü sözcükleri! Bırakın silâhları!Gelin yaşayalım,yaşatalım cumhuriye
ti. Bırakın,padişahı, efendiyi! Yaşayalım, yaşatalım cumhuriyeti!.."
Halk:
"Vuracaksa, vatan uğrunda savaşırken,düşman vursun bizi! Kahpe kurşunlarınız değil!"
İşbirlikçiler:
"Biz de biliriz cumhuriyeti,barışı, hürriyeti"
Birbirlerine bakıp gülüşürler..
Halk coşar.
"Susun, konuşmayın! Sizin barış dediğiniz, düşmana ellerinizle vermek mi, bu güzel
vatanı! Satmak mı? Böyle giderse alınyazınızı daha da karartacaktır Allah.Arayacaksınız
böyle sürerse, özgür günlerinizi.Tüm lânetler yağacaktır üstünüze !"
Yobazlar:
"Bu atalarımızdan kalma sarıklarımızı niçin çıkaracağız? Bu kara sargıları başımızdan niçin atacağız? Yazıklar olsun sizlere.Yalanladınız atalarınızı. Bizi susturamazsınız. İste
meyiz, sizin meclislerinizi, düzeninizi.Bir düzen düşünürüz kendimizce.Türklük şânını
indirmeyiz yere. Biz geçmişte, tarihimizi şahlandıran, kılıç kuşanan, padişahlarımıza inanırız ancak."
Öfkelidir halk:
"Asıl size yazıklar olsun! Nasıl da unutursunuz. Dünyanın yerinde durmayıp dönüşünü.
Bütün ulusların, nasıl başa baş güreşini. Bilimde, sanatta, ekonomide nasıl özgürlüğe doğru koşusunu.Nasıl unutursunuz,tarihteki savaşların elimize tutuşturduğu,bir lokma
ekmeği. Onun için kan-ter içindeki sefilliğimizi!"
Halkın sesi gürdür ve çepeçevre sarmıştır yobazları :
"Gelin kaçmayın meclisimizden. Kitaplarımızdaki düşüncelerimizden kaçmayın. Gelin
vatanımız için birlik olalım. Allah’ın istediği de budur. İnsanlarımızın istediği de! Gelin
sürünmeyelim yerlerde. Bunca gücümüz varken. Yüceltelim ülkemizi! Dosta düşmana
karşı.Selâmlasın Atatürk, yattığı yerde! Gelin birlik olalım.Dosta düşmana karşı! Boyun
eğmeyelim!. Dik duralım.."
Nazik Gülünay/ 15.11 1980