En içten selamlarım üzerine olsun meselci...


Seviyorum seni. Arkadaşımsın. Canımsın. Kanımdan izler taşıdığına seninle her şeye bahse girerim. Beni satmayacağını, darda bırakmayacağını, geri çevirmeyeceğini, bir gün olur da terk etmeyeceğini biliyorum. Garanti kazancımsın...

Sırdaşımsın. Anlar ve hissedersin beni. Onaylar ve takdir edersin davranışlarımı. Kötü lafın yoktur bana. Sohbetin yürektendir. Muhabbettin bal gibi lezzetlidir. Saatlerce beni dinlediğin olmuştur. Seninle geceleri sabahlara götürürken, ta o zamanlarda anlamıştım hayata pozitif gözlerle baktığını. O zamandan beri iki gözümde kocaman kocaman DEĞERSİN...


Güveniyorum sana meselci, kimseye güvenmediğim kadar. Çünkü sözü birsin. Tatlısın. Çokça çocuk gibi davransan da, adam gibi adamsın. Dünyanın ahvaline birkaç söz söylemen zor değildir senin için. Hak neyse onu dersin. Batılsa ’batıldır’ dersin. Yanlışsa ’yanlış’. Sözlerin doğruya hizmet eder...


İnsanlıktan uzak duranlara, sen de onlardan kilometrelerce uzak durursun. Bu özelliğini hiçbir gün kaybetmezsin. Sen kendini tanıyarak, sen kendini severek, sen kendini bilerek ve sen öz eleştiri yaparak; yaşama katılırsın. Boş değildir küçük ama emin adımların. Yönsüz yol gitmezsin. Işıksız karanlığa dalmazsın. Evde hesabını yapmadan çarşıya uğramazsın. Emniyeti elde tutarsın. Önce can, sonra canan dersin. Bu felsefeye sıkı sıkıya bağlı olmaktan utanmazsın. Büründüğün vasıfları koruma güdünle nefes alıp verirsin...

Düşünürsün. Susarsın. Gerektiğinde kaybolursun. Ruhunu dinlendirirsin...


Seni tanımak güzel(dir) meselci...

Yani dilsiz taş gibi, hareketsiz kaya gibi ya da yerinde sayan ağaç gibi değilsin. Uzuvlarının hakkını verirsin. Aynı anda birçok işi yapma yeteneğe sabipsin. Senin için tereddütsüz kurduğum bu cümlelere ve sana şahidim...


Kalbine iyi bak can çocuk...





.........................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
9 Şubat 2012, Mardin