HANGİSİ DEĞERLİ?
Harun Reşid Hazretleri, ilim meclislerini hiç kaçırmaz, âlimlerle bol bol sohbet eder, onlarla fikir teatisinde bulunurdu. Yine böyle bir toplantıda devrin ünlü, İslâm âlimlerinden olan Şakik-i Belhi Hazretleri ile sohbet eder. Hazret bir ara halifeye şöyle bir soru sorar:
- Ey mü’minlerin emiri... Farz ediniz ki çölde susuz kaldınız, bu susuzluk yüzünden ölmek üzere iken biri gelip size, servetinizin yarısını istese ve ona karşılık su vereceğini söylese ne dersiniz?
- Bir beşer olarak hemen veririm... Der.
- Doğru, can tenden gitmekte iken, dünya servetinin tamamı sizin olsa neye yarar. Peki diyelim ki; suyu alıp içtikten sonra, bu suyu, vücudun çıkaramadı ve idrarın yakıcı ateşi benliğini sardı... Ateşler içinde yanmaktasınız. Sıkıntı sizi deliye çevirdi ve acılar içinde kıvranırken, bir adam gelip, sizi bundan kurtaracağını fakat kalan servetinizi isterse verir miydiniz?
- Elbette ki hemen verirdim... Der.
- Evet, can tende iken dünya malı önemli olur. Can tenden çıkacak raddeye geldiğinde de, dünya malı değersiz olur. Önce içtiğin, sonra da idrar yolu ile dışarı attığın bir yudum su kıymetinde bile olmayan servetine sakın güvenme... Hiç kimseye karşı mal, mülk ve servetinle övünme... Çünkü dünyada kalacak olan mal için sıkıntı çekmeye değmez. Söyle bakalım hangisi değerli... Dünya malı mı, ahiret azığı mı?
- Elbette ki, ahiret azığı değerli... Der