2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1030
Okunma

Ülke toprağının bereketi herkesin malumu. Taş eksen buğday biter bu aziz ve kutsal topraklarda. Havası, suyu, doğası, coğrafi ve stratejik konumu, yeraltı-yerüstü zenginlikleri düşman çatlatacak özellikte ve güzellikte. Dört mevsimi aynı yörede ve aynı anda yaşayan kaç ülke gösterebilirsiniz? Nasıl ki; ülkeyi acımasızca talan edip, sonunda satılmadık hiçbir şey bırakmayan idarecileri ve sorumluları gibi. Nasıl ki; çoğunluğu
"homini gırtlak, pufidi kandil, cumba yatak!” sözlerini kendilerine yaşam biçimi edinmiş ve Parayı Tanrı yerine! koymuş toplumun çoğunluğu gibi, ülkemizin de ne bir eşi, ne de bir benzeri var şu yeryüzünde.
Haninin Kamer Genç’i suya pek meraklıydı bir aralar. Önündeki su dolu bardağı vekillerden birine boca etmişti meclis kürsüsünden bir zamanlar hatırlanacağı gibi. Daha sonraları
"çiçek sulama” işlerine merak saldı! Bu sulak ülkenin ürünlerinden biri de Cemil Çiçek olmalı ki, her gün değişik renkte, çeşitte çiçekler açmakta. Bir süre önce “Komünistliğini” ilan edecekti az kalsın! Geçenlerde “askerin sivil yargıda yargılanmasına onay verenlere” ateş püskürüyordu. Vay be! İktidara geldiğinizden beri hiç anlamadığınız, bilmediğiniz ve de hakkınız, haddiniz olmadığı halde elinizi, dilinizi uzatmadığınız ne kaldı ki? Milletin yapacağı çocuk sayısına bile siz karar verdiniz yahu! diyecekken vaz geçtim. Neden mi? Çünkü ya onlar bu toplumun içini okuyacak kadar mübarek kişiler, ya bu toplum onların ağzından çıkacak sözleri neredeyse Kur-an’ın emri sayacak kadar kendilerine medyun. Etrafınıza şöyle bir bakın Allah aşkına! Ortalık çocuktan geçilmiyor. Gencecik bir anne baba ve dört çocuk. Birisi babanın omuzlarında Biri annenin bir hayli büyümüş karnında. Diğer ikisi annenin güçlükle itelediği çocuk arabasında yan yana.
“Sana ne be kadın!” Ekmeklerini sen mi veriyorsun bu çocukların?” diyenleriniz çıkabilr. Hatta bundan eminim. Evet ama, o çocukların benim helal ekmeğime nasıl ortak olduklarını, hatta çaldıklarını çok iyi biliyorum. Verilen onca haksız bursların-kursların.Yapılan akıl almaz yardımların. Sokaktan toplamakla bitmeyen çocukların yıllardır başıma dert olduğunu bile bile, bunları dünyaya getirirken bana mı SORDUNUZ? Yalnızca verdiğim vergileri düşünseniz yerin dibine girmeniz gerekir! Geri kalmış, eğitimsiz ülkelere baktığınızda bu acı gerçeği görebilirsiniz. Kendi egolarınızı doyurmak amacıyla dünyaya getirdiğiniz bu çocuklar bunun hesabını sizden soracaklardır. Çünkü onlarda çocuk kalmayacaklar. Ama siz geç kalmış olacaksınız.Bir çok şeyde olduğu gibi.
Muhalefetle diyalogun, yapılan siyasi konuşmaların, vatandaşın sorunlarını dile getirdiği sözlerine gülünç, saçma, basit sözcüklerle, benzetmelerle karşılık vermenin idarecilik ve siyaset olduğunu sandınız. Gerçeği söyleyen yurttaşı yurdundan kovmakla kalmadınız “ananı da al git!” diyecek kadar ileri gittiniz!
Bülent Arınç’da kalkmış “Ergenekonu tepeledik!” diyor. “Bu ülkenin başına inançlı birini getireceğiz!” demesi gibi bu sözler de içler acısı…
Anacığım sizin bu hırsınızın, hıncınızın, nefretinizin ve akıl dışı konuşmalarınızın. Çirkin, kaba ifadelerinizin temelinde ne yatıyor dersiniz!? Bana kalırsa “yatacak yerinizin olmadığını” biliyor olmanız yatıyor!