15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2068
Okunma

-Offf!!! Yarım saatir bekliyorum , sanırım hastada sorun çıktı.
-Anne bak kar tanelerini seyret ne güzel lapa lapa yağıyor.
-Ama oğlum gözüm görecek gib değil , stres yaptım....
......
.......
Zaman tüneline girerken kalbim küt küt atıyor ve titriyordum.
Doktor; Canan hanım öksürmek yok, yutkunmak yok, hareket yok, ağzının açmak yok...dedi .
Hayda !!! Öksürüğü tuttum, tükürüğümü tuttum diyelim ama üşüyorum bennnnnn... Bari kulağıma sese karşı bir kulaklık bir de ısınmak için battaniye verselerdi. Ama her sözüme karşılık aldığım cevap;hayır hayır hayır...
Evet zaman tüneline girdim yolculuk başladı ve zamanımı yolculuk ederek geçirmeye karar verdim..
İlk işim bisiklete binerek korkularımla yüzleşmek yerine, güzelliklerle dolu bir dünyada dolaşmayı hedefledim. Üstelik kontrol bende. Vitesi ben ayarlıyor, istediğm zaman hızlanıyor, istediğim de yavaşlıyorum. İşte mor dağıma geldim bile . Benim sığınağım. burası. Güzelliklere zaman ayrıdığım yer. Koluma takılan iğneyi unuttum, ağzımda biriken tükürükleri de...Titremem de azaldı. Çünkü mor dağıma geldim. Burası sımsıcak çiçeklerle dolu, içimin ısındığı başımı dinlediğim bir yer. Kulübemde şöminemi yaktım. Ne de güzel yanıyor .Aaaaa!!! o da ne babam da burada. Bana sıcak çay pişirmiş ve şık bir masa hazırlayarak bana moral vermeye gelmiş..Üstelik bademde beni öpmeye yaalamaya çalışıyor. Sanki geçmiş olsun diyor.
İşte kulakları sağır eden ses başladı bile...Babam kayboldu , Badem de...
Şarkı söylemeliyim. Aklıma ilk gelen ve torunumla söylediğim şarkıyı mırıldanmaya baş
ladım . Candan Erçetin’in git şarkısı. Ama uğultu gitmiyor. Dayanamıyorum.Yutkunmak istiyorum...Ben de şarkıya ara veriyorum. Sözleri bir türlü aklıma gelmiyor...
Ben en iyisi sözlerini hiç unutmadığın bir şarkı söyleyim.
Zeki Mürenin bir şarkısı aklıma geldi başladım mırıldanmaya:
Hiç ayrılmayalım derken, kavuşmak hayal oldu...
Yine kulaklarımı sağır eden gürültü başladı ve şarkı yarım kaldı...
Hay allah yine üşümeye başladım. Hemen bir şiir yazmalıyım .
Hep sana bakıyorum güzel deniz
Akıyorsun sessiz sessiz
Görmeden yaşamak zor sensiz
Ya güneş batarken bıraktığın iz
Sanki yanıyorsun binbir renklerle
Büyüleniyorum bu ne nur bu ne güzellik
Sonra yavaş yavaş alaca karanlık
İnıyor gözlerime koyu perdeler...
Yine başladı uğultu ..Acaba ne zaman tünelden çıkacağım..
Ben yine bisikletime binip gezmeye başlasam iyi olacak.
Öyle güzel yerler var ki hala dünyamızda gezilip görülecek...
İşte yine yalnızım. Etrafımda kimseler yok. Pedalıma daha hızlı çeviriyor ve kendimi yorgun ve üşümüş hissetmiyorum. Rüzgarın hızına bıraktım kendimİ, kapıldım gidiyorum.
Kır çiçeklerini görüyorum, dağ menekşelerini benim için çok değerliler. Bir ara ellerimi de bırakıyorum ve gökyüzündeki ince bulutlara süzülerek yanlarına gidiyorum. Burası çok huzurlu. Daha sonra gökyüzünde kuşların uçtuğunu görüyorum .Çok özgürler onlara kıskançlıkla bakıyorum. Onlar uçarken ben burada kolumda damar yolu açılmış ve ilaç veriliyor. Üstelik konuşmak yasak, üşümek yasak, ağzımı açmak bile yasak...
Gürültüye dayanamıyorum , kulaklarım sağır olacak ...Yeter...yeter
...
Şimdi yağmur başladı ben de bu kez bisikletimi bırakıp araba kullanıyorum. En sevdiğim sakinleştiren müziği dinliyorum. Gheorghe Zamfir...İşte bu çok iyi geldi.
Yağmur çok hızlandı ve arabanın ön camını kaplayan damlalar görüşümü engelliyor. Silecekler hızlı hızlı çalışıyor. Ben sanki fırtınanın içinde savaşıyorum. Kuşların ise kanat çırpıp yuvalarına kaçmaya çalıştıklarını hissediyorum .Ben de evime gidebilsem şu tünelin içinden çıkıp...Kayıtsız görünmeye çalışsam da yola baksamda,müzik dinlesem de düşüncelerime gömülmüş durumdayım. Onlar sanki şöyle diyorlar; Hey ! Sen kaçsanda biz burada seninleyiz...Kaçamazsın, saklanamazsın...
İşte yine şiir yazmaya çalışıyorum . Tünelin içinde değişen ses tınıları benim de düşüncelerimin dağılmasına neden oluyor. Düşüncelerim değişip duruyor. Tutamıyorum.
Rüzgar vurdu yüzüme
Ne yana savurdu anlayamadım.
Ey rüzgar, deli rüzgar
Nedir benden istediğin
Bırak beni kendi halime
Sonsuza dek kaybolayım
.......
Uyan bakalım bitti, geçmiş olsun diyen bir hemşirenin sesiyle kendime geliyorum.
Tanrım şükürler olsun . Yutkunuyorum, konuşuyorum , yürüyorum. görüyorum, seviyorum...
Ben ne kadar şanslıyım.
Oğlumun koluna girip kar tenelerinin uçuşmasını seyrederek arabamıza bindik. Kar o kadar güzel yağıyordu ki dünyadaki bütün çirkinlilkeri örmek ister gibi.
Kar yağıyor gözlerime
İniyor iri taneleriyle
Çocuklar mutlu anneleriyle
Kuşlar ekmek kırıntılarıyla
Adımlarda bir telaş
Kardan adam gülümsüyor
Kar yağıyor lapa lapa
Gece kondular başka güzel
Ama onlarda üşümesinler
Yoksul kar teneleriyle.
Kar yağıyor
Durmadan yağıyor
Ne zaman yağdı göremedim
Ne zaman bitti bilemedim
Ne zaman duracak?
Aynı belirsiz yaşamlar gibi....
CANAN DEMİREL