7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1474
Okunma

Herkeste bir saygı palavrasıdır gidiyor.
Baskı dersen dik alası.
Buram buram ayrımcılık ve aşağılayıcılık kokan ‘’Gavur’’ diye bir söz var ki, yediden yetmişe çoğunluğun diline pelesenk olmuş. Her işittiğimde, ‘’acaba sen ne kadar müslümansın, ya da ne kadar ahlaklısın’’ diye sorasım geliyor.
Bizden olmayanı yok sayıyoruz, insanlara gavur deyip aşağılıyoruz. Çünkü biz dini beyniyle değil, başka organlarıyla algılayan bir milletiz. Hiç farkında değiliz o gavur dediğimiz uluslar üretim ve tüketim anlamında kendi kendine yetebiliyorlar.
Ya bizler, o insanlardan fersah fersah geride, düşünce ve anlayış olarak sığ denizlerde yüzmekte ve acınacak halde olduğumuzun farkında bile değiliz.
Tutarsız olduğumuz kesin.
Kışın ‘’kahrolsun Amerika’ n emperyalizmi’ deriz,
yazın serinlemek için buz gibi koka kola içeriz.
Biz ne tuhaf bir milletiz, sadece başka uluslara değil, kendimize de küfür ederiz. Hatta koca bir ilimizi yapıştırdığımız etiketle İslam aleminden sileriz.
Çünkü biz, bir çok medeniyeti içinde barındırdığı ve bu farklı kültürlerin birbiriyle sorunsuz ve uyum içinde yaşadığı ortak zihniyeti ile muasır medeniyet seviyesini yakalamış kendi ilimize bile yüzümüz kızarmadan gavur diyenlerdeniz. Burada küfür anlamında kullanılmadığı kesindir bu sıfatın.
Sokaklarında rahatça dolaşanın, birbirini aşağılamayanların, birbirini deli gibi yargılamayanların, erkeklerin arkasında değil, yan yana yürüyen kadınların, özgür iradesiyle giyinen ve çalışan kadınların, başka dinlere hoşgörülü olanların, kurban bayramlarında sokakları kan gölüne çevirmeyip Mehmetçik vakfına bağışlayanların, karşı cinsin elini sıkanların yaşadığı bir şehri müslümandan saymayan zihniyetin yakıştırıp yapıştırdığı dinsiz anlamında kullanılan bir sıfattır ‘’ Gavur İzmir’’ sözcüğü.
Teknolojisinden, her türlü imkanından yararlandığımız, insanı insan yerine koyup hakkını veriyor diye, fukaralığın ayyuka çıktığı ülkemizi terk edip kapılarında çalıştığımız uluslara, sıra dine gelince gavur diyerek tükürür, cehennemlik olmakla suçlarız.
Ülkeyi hacılar, hocalar, şeyhler, mehdiler, cemaatler, tarikatlar ülkesine çeviren ve kul hakkı lafını ağzımızdan düşürmeyen biz müslümanlar, işçi hakları konusunda ilgisiz kalırız. Çalışana üç kuruş verip kandırarak resmen canına okuruz. Nedense biz hep konuşuruz, gavurlar yaparlar. Biz süfli-sürüngenleri oynarken, onlar uçarlar.
Ama bizim de küçümsenemeyecek yüceliklerimiz yok mu..? Mesela:
Bilimi öcüleştirmek, medeniyeti canavarlaştırmak, konuşanları susturmak, aydınları bir şekilde ortadan kaldırmak, yok laf attın-yok yan baktın diye adam vurmak, trafikte solladın diye silah çekmek, inip tekme tokat girmek, korna çaldın diye sövülmek, dövülmek, ramazanda oruç tutmadın diye yakılmak veya linç edilmek. İmam nikahını doğal/dini bir vecibe olarak görmenin avantajını birkaç kadın birden alarak pekiştirmek ve bunu ahlak mertebesinde üst düzey bir yere yerleştirmek.
Din deyü deyü, arap şeyhlerinin sapıkları gibi kadını iş yaşamından dışlayıp nüfusun kafadan yarısını üretimsiz hale getirmek, dekolte giydiğinde tecavüzü hak etmek, tecavüze uğradı diye, tecavüzcüsüyle evlendirmek.
Şiddete dayanamıyor diye boşanmak istediği kocası tarafından öldürülmek.
İşte bu yüce vasıflarımızla gavur dediklerimizden üstün konumda oluyoruz (!)
Oysa İslam dini insanlara sevgiyi, hoşgörüyü, iyiliği, güzelliği, yardımlaşmayı öğütler, insanların birbiriyle kardeşçe yaşamasını öğütler. Kendinden olmayana dinsiz veya gavur demek, yok saymak niye.
Her olaya dini maydanoz etmek, dini yüreğinde değil de elinde dilinin ucunda gezdirerek kirletmek, bağıra çağıra gavur demek, gavur sözcüğünü korkunç günahkarlıkla suçlamak. Galiba gerçek gavurluk bunlardır.
Kendi dinini hak dini, başkasınınkini y/ok dini saymak Allah’tan reva mıdır diye sorarlar adama yeri geldiğinde. Bu dünyada o dünyada, fıratta –sıratta.
Müsadenizle