6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4508
Okunma
Tarih dokuz yüz on dört mevsim acımasız kış
Ezeli bir düşmanın sahnelediği oyun (!)
On binlerce can aldı planlardaki yanlış
Mekan haritasızdı kurbandı asil soy’un
Tarihimizin her döneminde vardır destansı yaşanılmışlıklar. Çok uzak olmayan bir zamanda yaşadık bunlardan birisini. Bir hayalperestin kişisel ihtirasları uğruna… Bir tek kurşun atılmadan. Bu nasıl bir hayalperestlikti ki, yaktı koskoca bir ülkenin analarını, babalarını, ocaklarını
Kaç ocak söndü bilir miyiz?
Kaç hane harabeye döndü?
Kaç gül fidanının toprağına kezzap döküldü.
Bir padişah damadı tehditkar bir kumandan
Hezimeti yaşattı tek bir kurşun atmadan
O ne bitmez çileymiş o ne çılgısız tufan
Doksan bin canı aldı facia aratmadan
Binlerce canın çok kısa bir zaman içinde nefeslerinin buz kesildiği geceler…Tıpkı Nusret ÖZCAN’ın dediği gibi onlar “kar kelebekleriydiler”. Öyle mahzun öyle masum. Diri diri karlara gömdük onları. 15 kısa gün içinde neredeyse 100.000 kişilik bir orduyu yok ettik…
Enverland’ın ülkesine giden trenler kara bir talihi mazlum bir milletin kaderine taşıdılar.
Şımarık bir padişah damadının kaprislerinin faturasıydı işte Allahuekber Dağlarında, Yağmur Dağlarında titreyen nefesler…
Sarıldı beyaz örtü ak kefen niyetine
Kelebek kanadıyla karlar oldu kuşatan
Kurtlar kuşlar doymuştu o yıl insan etine
İhtiraslar uğruna heba edildi vatan
O günlere sahit olan bir askerin mektubu, facianin küçük bir boyutunu günümüze söyle tasir:
“Bu yaz, iki alayimizla Yemen’den buraya naklonulduk. Yola koyulmamizdan dört ay sonra buraya ulastik ki, Arabistan’in cehennemî sicagi Köprüköy’deki ayaz yaninda nimet-i ilâhi imis. Burada çadirin perdesi buza kesmis oglak kulagi gibi kirilmakta ve kopmakta. Bölük kumandanim, beni sihhiyeye nakletmis ise de, tabip ve ilaç yoklugundan çaresiz kalip tekraren takimima döndüm. Aksam yaklasinca Köprüköy’e civar daglardan tipi bosanir. Kumandanimiz, gelecek cuma Baskumandan Enver Pasa Hazretleri’nin teftis ve hücum için gelecegini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltolarin verilecegini ve Yemen yazliklarini atacagimizi müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Baskumamandan Pasa Hazretleri’nin gelmesi ile, Moskof’un kahrolacagindan ve kâfirin, karsimizdaki tepelerde geceleri seyrettigimiz ocakli ve mutfakli karargâhlarini ele geçirecegimizden subaylarimiz çok emin. Safak söktügünde 2059 rakimli Kizkulagi Tepesi’nden Moskof obüs yagdirir ama sükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastirdiginda, tepelerdeki Moskof ocaklarinin atesi gözlerimizdeki ayazi tandir közüne tebdil eyler. Baskumandan Pasa Hazretleri acele gelse ki, atese kavussak...”
Hepsi ana kuzusu hepsi vatan evladı
Üstü başı paçavra çarık yok ayağında
Bedenler silinse de ruhlara sindi yâdı
Adsız kahraman oldu hepsi Yağmur Dağında
Evet 22 Aralık 1914’tür. Mevsim kıştır ve bu dondurucu soğukta, Yemenden getirilen türk askeri, hazırlıksız, tecrübesiz haliyle bu dondurucu soğukta karlar altında dağlara sürülmüştür.
Ve 15 gün süren kısa bir sefaletten sonra Tarihler 5 ocak 1914’ü gösterirken bütün bir ordu buzdan heykellere dönüşmüştür. Koskoca bir cihan devleti bu kadar kısa bir sürede bu hezimeti yaşamıştır.
“Sarıkamış” koydular bu destanın adını
Çam dalları titreyip eğildi öfkesinden
Kimse tınmasa bile şehidin feryadını
Bir intizar sezilir rüzgarların sesinden
UNUTULMUŞLUĞA DAİR KOYU BİR İNTİZAR