Okuduğunuz
yazı
25.12.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
.............................
...
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
siz langır t oynamışsınız sınava girmemişsiniz lise üçteson senesi ingilizzce öğretmenm ali vardı fm ali derdi hep radyo anteniye ders anlatırdı adını ben koymuştumzaten genelde hocaların adı benimersirmidi neyse fm ali eray notların 4-4-5 sözlüye kalkman lazım dedi yosa bırakıcağım ben o zaman da ukala çok bilmiş aman hocam bırakırsan bırak dedim sözlüye kalkmadım tabiben lise sonda tek dersingilizceden bütünlem eye kaldım dilimden sınava çalıştım zehiz gibiyim sınava girdim 80 aldım sözlü var ondanda 15 alsam geççem 100 üzründen havadaalırım neyse sözlü günü okula gittim sınıfa girdim çtane okulun ingilizce hocası biz fm ali muhteşem arzu kıl kuyruk halil galiba oturmşlar girdim sordular eray çalştınmı ben yine ukala valla hocam yaz günü denize girmek varken çalışmak çok sıkıcı bunlar dedibizsizin için sııcı olan buraya geliyoruz biz salakmıyız bende tık yok sorular ordular cevapladım sınıftan çıktım geçemezsem borçludayok lise son sınav sonuçları açıklanmış öğrenmeye gittim eray özgör öğretmenler kuruluyla geçti ya 15 puan nasıl alamam soruları doğru cevapladım hemen çok sevdiğim öldüyse allah rahmet eğlesin sağsasağlıksıhat versin beniçok severdi düğünüme bilegelmişti yavuz bey yanına gittim hocam bu nedir bana bir bağırıyor sen salamıın tutsana o çeneni hocalaradenize girmek varken çalışmak sıkıcı gelr denirmi sözlüye katıldığın için 100 üzerinden 5 sınavdan sınavdan 80 ortalama 45 altı göbeğemçatladı eni geçirmekiçin demişti benimde böylebiranımvardır işte çok uzun oldu ayıp valla özür dilerim
bu konuda altıncı ayda bir anı/öykü yazmıştım...Sizin maduriyetinizin çok benzerini yaşadığımız bir anının öyküsü...(Köpekler Dostluktan Anlamıyor...14.)
şu anda oğlum birhocası yüzünden disipline verildi hoca dövüyor ve disipline veriyor bizşikayet etçezdeğince daha 2 sene burdasın doğduğuna pişman ederim diye çocuğu sindiriyor bunlar mukaddes değil
BABASI ÖĞRETMEN, EŞİ ÖĞRETMEN OLAN BİRİSİ OLARAK, ONLARA SAYGI DUYUYORSAM DA SİZE DE HAK VERİYORUM...:)Bir gün bir birahanede zıkkımlanırken şu diyaloga kulak misafiri oldum:(YEMİN EDERİM Kİ, AYNEN AKTARIYORUM) 1.öğr.: "Babası benim dostum olur. Çocuğa özel dersi benden alır mutlaka. Aman gözünü seviim, ekmeğimle oynama!" 2.öğr.:Tamam len...çaktı bil onu... rakılar senden ama, haa..." SAYGIYLA
ben her öğretmenleri kutssal görmüyorum özürdilerim öğrencilerini birer çevher olarakgörüp te en iyi en güzelve çocukları birerbirey olarak görüp saygı duayan ve idealleri olan öğretmenler bence kutsal
yok estağfurullah...çok tatlı bir anıydı...paylaşımınız için çok teşekkür ederim...o güzel öğretmenlerimiz ile nasıl da didişirdik değil mi... oysa onlar öylesine kutsallar ki... SAYGIYLA
Evet saygıdeğer hocam, aptallıklarımızla akıllanıyoruz...tecrübenin bir diğer açılımı da "aynı aptallığı birdaha yapmama kararlılığı" değil mi zaten...Saygıyla
Bana göre imtihana girmek yerine langırt oynamaya gitmek evet büyük bir aptallık...Ama Tuğla ocağının patronuna karşı yaptıkların hiç de aptallık değil....İlk etapta ayakkabıları değiştirmemek ise tedbirsizlik....İnan bana o işçisinin, çalışanının hakkını kırpmak için bin dereden su getirenleri görünce kanunlar yasak koymasa kesinlikle ve kesinlikle cümlesini gebertsem kılım kıpırdamaz...Yani Allah günah yazar mı diye aklımın ucundan bile geçirmem....
Nasıl bir sorumsuzluktu o öyle acaba; hala anlayabiliyor değilim. Aptallığın da ötesinde bir şeydi o...Çocukluğum ve ilk ergelik dönemim bunlarla dolu... Öğretmen okulundan atılışımı yazacağı yakında, o da bir başka çeşiti aptallıklarımın...Saygıyla hocam...
Herkesin çocuklukta böyle bir anısı vardır. Çocukken insan saf ve temizlikten midir nedir yapılan haksızlığ karşı daha büyüğünü yapmak istiyor. Valla o Hüseyin denen adam da hak etmiş biraz bence. Gerçi hayatta yapılan o kadar haksızlıklara var ki; hangi birine cezayı kesersin. Saygılarımla
Abim ne kadar güzel yazmışsın inan benide her hikayende çocukluğuma sürüklüyorsun.
bir benzerinide ben yaşadım. Bizim oralarda üzüm bağı vardı. kanalda yüzmeye gitmiştik haliyle açıkınca en yakındaki bağdan iki salkım üzüm koparmaya girdik çocuk işte göz hakkıyla karışık bir hırsızlık. tabi enselendik.
işin garip tarafı adam bizim elimizdeki üzümleri alıp sinirinden yerlere fırlattı üzüm tabeleri yerlerde yıvarlanırken bizde onun tekmeleriyle yerde yuvarlandık. tabi adam yorulunca bizde sopadan nasibimizi alınca sözüm ona kaçtık.
kalsakta fark eden bişey olmayacaktı çünkü adamda derman kalmamıştı bizim tıfıl ufak tefek bedenlerimize darbe vurmaktan yorgun düşmüştü. :-) sözüm ona adamdan kaçtıktan sonra bir köşede soluklandık. hatta arkadaşlarla bir birimize bakıp güldük.
yok sen çok yedin yok ben az yedim yok adam vururken ben şöyle kendimi korudum kritikleriyle gene gülmekten kırıldık. en ciddi sohbetimiz ise hala düşündüğüm yav kopardığımız üzümler bizde kalsaydı yere atmasaydı adam tamam dayağı genede bize atsaydı, razıydık.hak etmiştikte.
Ne garip bir durum. belki şimdi ki aklım gene bana başka şey öğretiyor demek ki öfkeye yenilen insan sağlıklı düşünemiyor diyorum pay çıkarıyorum. Neyse abim gelelim arkadaşlarla sohbetimize ee dayak yedik okkalısından adama yanında bırakacak ta değildik ya. anlaştık arkadaşlarla bir akşam üstü ay ışığına denk getirdik bağı talan ettik. salkımları asmalardan kopartıp kopartıp yerlere attık hiç yemeden.
Çünkü akşam yüzme işi olmaz dolayısıylada karnımız aç değildi. Bağ talan oldu. Tabi biz adam bizden şüphelenmesin diye 20 gün dolunay olmasını bekledik akıllı kurtlar gibi....
şimdi hala gülerim. ve yine düşünürüm o iki salkım üzümü bize rızayla vermesi yerine bizden alıp yere çalmasını bir türlü bulamadım. Biz yaramazdık ama akıllıydık her ne kadar üzüm bağından kaçmayı başaramasakta içimiz temiz birer çocuktuk ve büyüdük kirlendik galiba. Şimdi daha büyük hırsızlıkları izlerken televizyondan hiçbirinin dayak yememesini düşünür oldum. Büyüdük ve kirlendik kirletiler çocuk kalbimizi.
BENİ ÇOCUKLUĞUMA GÖTÜREN KALEMİNE SAĞLIK ABİM EN DERİN SAYGILARIMLA.....
DİLEK YILDIZI tarafından 12/25/2011 1:39:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
SAĞOL ERKAN KARDEŞİM... EMEKLİLİKTE BİR EĞLENCE OLSUN DİYE BAŞLADIM YAZMAYA, TİRYAKİSİ OLDUM ÇIKTIM...HER GÜN BİRŞEYLER YAZMAK İÇİN UĞRAŞMAK HOŞUMA GİDİYOR, AYRI BİR ENERJİ KAYNAĞI OLUYOR...SELAMLAR.
bir musibet bin nasihatten iyi olmuş..... hiç de aptalca değil... kendi mantığı içinde yanlış da olsa doğru çözüme ulaşmış o çocuk... beğenerek okudum üstad...selam ve dua ile
TEHLİKE, YA KAÇANI KOVALARMIŞ YA DA KOVALAYANDAN KAÇARMIŞ; BİZ KAÇANLARDANIZ AMA GELGELELİM BİR ŞEKİLDE BULAŞIYORDUK HER ZAMAN... Arayan mevlasını da belasını da misali...SAYGIYLA HOCAM
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.