Okuduğunuz
yazı
20.11.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
......................................
...
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÖNEMLİ NOT: Saygıdeğer yazar, zat- alinizden beni yerden yere vuracaınız tenkitler alabilirsem, ÇOK SAMİMİYİM, size hiç bir tepki duymam ve minnet duyarım..
Geçikmişte olsam küçük şirin bi kurdeleyle taçlandırılan insanı geçmişine götüren oraya ait bile olmasamda keşke bende orda olsaydım dedigim bi yazıydı bu sıcacık aileyi anlatan yazınızı kutluyorum saygılarımla..
Çok güzel detaylarla sunuyorsunuz vermek istediklerinizi... İnsanlar okuyunca mutlaka dimağlarda kalacaktır tadı ve yüreklerinde yeri.. (Gayri müslümde olsa gavur değil Vatandaşlarımız). sizi tebrik ediyorum değerli yazarım.... saygılar.
Hocam,nerelere gittim bir bilsen...Taşınmak hayatımda sayısını unuttğum bir eylem...Babam memurdu defalarca,ben memurum defalarca...ama olsun...her birinin hatırası ayrı...Yine hoş bir anlatım...neler var neler öyküde...güne yakismis yaziniz bre Kemal beyciğim..selamlar
babamız, kendimiz, bu memuriyetin her cefasını çekyik...helal olsun bu güzel ülkeye...Onlar olmasaydı, ben ne zaman gider görebilirdim Elazığı, Erzincanı...SAYGIYLA
Tüm bu yazılanlar, tıpkı başımda geçmiş gibi canlı ve bir yanla hayatımın kesitlerinden bölümlerdi. Ve hikayenin sonuna gelirken KURDELE'nin kaçınılmaz haklılığıyla ödüllendirimiş, işte bu muthiş...
Güne gelen yazınızı kutlarım Kemal bey.Bu da guzel yazıydı.Ama sankı bırkac gundur yazdıgınız dıger yazılarınızı daha cok sevdım:) eeee bu da benım dusuncem.Ama ben her zaman ortalamda degılım:) dıger yazılarınızın da bu yazıdan daha asagı olmadıgını bılıyorum:) saygılarımla....
EVET, HAKLISINIZ...Benim de bundan daha çok beğendiğim yazılarım olmuştu... Bu yazımın güne düşmesi, o yazılarımdan sonra sürpriz oldu:) Bununla beraber, seçki kurulununkıstaslarını tam bilemediğimden, yaptıkları seçkinin beni onore ettiği de bir gerçek... Bu teşvikler, insanı onurlandırmakla beraber daha iyi, daha çok yazmaya teşvik ediyor. Zaten yegane keyfim de yazmak ve okumak olunca... DEĞERLİ YORUMUNUZA MİNNETLE.SAYGIYLA...
Başlayınca içine alıp götüren ,sohpet havasında samimi bir anlatım.Bir anekdot-güzel bir anı. özentisiz ,yalın ,duru bir dil..Beğeniyle okudum.saygılar efendim.
"Başlayınca içine alıp götüren ,sohpet havasında samimi bir anlatım." bu cümle beni öylesine mest ediyor ki, tarif edemem. Eğer bunu becerebiliyorsam, idealim olan üslubu yakalamışım demektir, ama şu da bir gerçek ki, DAHA YOLUN ÇOK BAŞINDAYIM. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.SAYGIYLA.
Kütahya'dan taşındığınıza göre evet, İncikköy, oraya ait bir yer. Ben de öyle hissettim. İncek köyünün ismini ise duymuştum. Ankara'lı olduğumdan dolayı. Ama nereye bağlı ilçe olarak onu bilemiyorum şimdi.
"........ Yudumu ağzıma sokamadım." demişsiniz. hemen altındaki kısımda.
Özür dilerim, amacım öğrenmek sadece, yargılamak değil veya eleştiri hiç değil. Acaba yöresel bir kelime mi bu " yudumu" kelimesi. Bizler, " yudum" u iki anlamda kullanırız.
1- yudum : " bir yudum su içtim" yudumlamaktan geliyor. 2- yudum : " yudum yıkadım çamaşırları." ya da bilmiyorum belki de " yuğdum, yıkadım" dır başka bir söyleniş tarzı. Söz konusu ekmek olunca , " dilim" veya " lokma" mı kullanılsaydı? diye düşündüm.
Yazınız olağaüstü lezzetteydi yine. Aklıma " tel dolaplar" geldi. bizim de vardı. Buzdolabı alınca, attık..
Gaz lambasını gördüm,, evimizde vardı, sık sık elektrikler kesilirdi.. Gaz lambası kullanırdık. numaralı olurdu. Ama ben gaz ocağını görmedim. babamlar kullanmış sanırım.
İncikköy, Kütahya merkez köyü hocam; eskiden Sapuncupınar nahiye iken, oraya bağlıydı, ama nahiyeler kaldırılıp, Sabuncupınar köy statüsüne alınınca ikisi de Kütahya'nın merkez köyü durumuna geçmiş oldu. ELEŞTİRİ olsa yemin ediyorum ki, çok daha mutlu olurum; benim geçmişte de sık sık düştüğüm bir not vardır, yazılarımı okuyan dostların özellikle tenkitlerini rica ettiğim ve etkili yorum sadece onları seçerim. YUDUM SÖZCÜĞÜ, gururla söylüyorum, ÖZ TÜRKÇE, ""yut"/"yud" kökünden üretilmiş bir sözcük olup, "bir yutumluk" anlamına gelir ve her ne bir yutumluk ise, onun için kullanılmaktadır. Su, ekmek, hap,v.s.v.s...hatta İNSAN için bile...:) Kökten üretilen "yudumlamak" zatıalinizin belirttiği gibi genelde sıvı içecekler için kullanılır. Bu serideki öykülerimin zaman açılımına 60-75 dönemi diyebilirim. DEĞERLİ YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.SAYGIYLA...
Yazılarınız gerçekten olgunlaştı . Daha dikkatli yazıyorsunuz .İlgiyle okudum .İncik köyü dediğiniz Ankara'daki İncek mi diye merak ettim .Halamın kızı oraya gelin gitmişti de. Sanıyorum aynı yaşlardayız . Benim zamanımda da ilkokul bitirme sınavı olurdu . Ben de dördüncü sınıfı iki kez okudum . ama iyi oldu , çünkü , okuduğum o kaldı. Okula gönderilmedim . Başarılı bir öğrenci olmama rağmen ..
O resim herkesi aldatıyor. Oradakilerden biri kızım , diğerleri yeğenim ve torunum . Ben yine de gencim , düşüncem genç ve çocuk. Çocuk kalbimle yazarım ..Yazıya tekrar bakınca Kütahya'nın biir köyü olduğunu anlamıştım.. Yöreyle ilgili bilgiledirmeye sevindim ..
BEN SİZİ HEP O RESİMDEKİLERDEN BİRİ, BİR GENÇ KARDEŞİM OLARAK TAHAYYÜL EDİYORDUM. Hatal kırıklığına uğrattınız beni (ŞAKA...) iNCİKKÖY, KÜTAHYA'ya bağlı bir orman köyü. Köyün ortasından geçen İNCESU deresi, Eskişehir'deki Musaözü göletini besler ve balıklarıyla ünlüdür...Köy, tam bir doğa harikasıdır. Halkının tamamı muhacirdir ve meşe odunu üretimi ve bahçecilik ile geçinirler.
Sana artık üstadım diyebilirmim çükü gerçekten de üstadsın...Yazılarını okudukça '' Yahu ben bu Kemal'i bir yerlerden tanıyorum ama nereden acaba'' diye düşünmeden edemiyorum...Belki de ben ya da sen reankarnasyonla ( inanmam aslında ) dünyaya yeniden geldik birbirimizin kimlikleriyle. Neyse yoruma geçelim:
1- Kütahya'dan Eskişehir'e traktör kasasında yolculuk...Vay babam vayyy..Koca Tırlarla ev eşyalarını , üstelik de dünyanın yolluğunu alarak taşıtan bazı memurlar geldi aklıma nedense. 2- Baban bana çok yardımcı oldu. Her ne kadar Tanzimat Fermanından sonra gayrı müslim azınlığa '' gavur '' demek yasaklanmış olsa da kime gavur diyeceğiz yavvvv diye düşünüp dururdum hep . Cevabını baban vermiş. '' Bizim dışımızdaki müslüman olmayanlar gavurudur '' Hay Allah iyiliğini versin o babanın. Hayatta değilse de gani gani rahmet eylesin. 3- Ermeni, Rum komşularım benim de oldu...Aramızda kalsın çünkü biliyorum bunu yazdığımda bana '' vatan Haini'' diyecekler ama benim gözlemlerim bu: Örneğin Balat'tan Rumlar gittikten sonra oralar ayılarla doldu. Rumlar varken çok nezih bir yerdi Balat. 4 Yine annen ve baban haklı diyeceğim. Ben bizim memlekette domuz etinin ya da yan ürünlerinin gıda maddelerine karıştırıldığına inanmıyorum. O bakımdan da senelerdir kullanırım sana yağını. 5- Ah o ilkokul bitirme sınavı. Ama ben tek seferde atlattım. 6- Selam ve saygılarımla.
ESTAĞFURULLAH...Ben,'te emekli oluncaya kadar çok okuyan, ama hiç yazmayan birisiydim hocam. Emekli olduktan sonra edindiğim bir alışkanlık oldu yazmak.HADDİMİ BİLEREK VE SİZLERDEN PEK ÇOK ŞEY ÖĞRENEREK, ÇOK KEYİ ALDIĞIM BİR UĞRAŞI OLDUĞU İÇİN (Beni müptelası olduğum balıkçılıktan dahi alakoyabiliyor) YAZIYORUM İŞTE... değerli yorumunuzla beni çok onore ettiniz.minnetle, saygıyla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.