20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2306
Okunma

KÂNUNSUZ ŞEHİR
Merhaba Değerli Dostlar...
Kânunsuz şehirle başladığım serinin ikinci bölümüyle, yurdumuzdan enstantanelerle karşınızdayım yine...
Bugünkü konu deprem, zirâ, doğanın gerçekleri varken, hâlâ kendimizi kandırmaya devam ediyoruz. Yıllardır depreme verdiğimiz kurbanların suçunu müteahhitlere yıkar dururuz. Yanlış anlamayın müteahhitleri savunacak değilim. Ama esas suçlunun kim olduğunu ortaya koyacağım. Katılırsınız katılmazsınız, benim gördüğüm gerçekler bunlar...
Müteahhit kimdir: Taahhüt eden, yâni bir işi yapmayı yüklenen kişi demek. Sadece bina değil, nakliye, tadilat vesair işleri yapar. Peki, binaları kim yapar: Mimar yapar, mimar demek imar eden. Yâni, yapılan inşaatların sorumlusu mimardır, müteahhit değil. Şimdi, bunu bir açıklayalım:
Bir inşaatın yapılması için önce kadastrodan tapu alınır, tapu yerinin yönetmeliğe uygun imara açılmış olması şartı vardır; bina yapılır veya yapılamaz diye... İkinci olarak; jeolojik etüdü çıkartılır; zemin emniyeti katsayısı hesaplanır; sıfırdan başlayarak 1,2,3,4 diye devam eder. Bu raporu, jeoloji mühendislerimiz hazırlar.
Bizim mühendislerimiz nasıl hesaplıyor biliyor musunuz?... işi finanse edecek
olan, müteahhidin yanına gelir, bir diğer deyişle işin ticâretini yapacak olana; “Bu yeri nasıl bilirsin” diye sorarlar… nasıl bilsin! “Cenaze Nâmâzı” misâli:"İyi bilirim!" … “o zaman, defnetmeye engel yok… gömün gitsin” diye, fetva verir hoca efendi (mühendis)!. Zemin katsayısı (yâni, zeminin yük çekme kuvveti) 1 ise; 2 yaz- gitsin...
Sıra geldi projeye; önce, mimar binânın şeklini şemâlini çizer…
Betonarme (statik) mühendisine yollar; o da hesaplar- kitaplar (şimdi hazır programlar var), betonarmeyi çizer. Buraya kadar tek göze batan neydi? jeolojik rapor.
Şimdi, gelelim esâsa:
Projeyi çizen mimar; mimarı, projenin üstüne kimliği ve diploma numarasını; ayrıca, TUS(Teknik Uygulama Sorumlusu) ibâresinin karşısına imzâsını atar… Betonarmeci de aynen.
Öyle ya bu işten anlayan o’nlar; hesâbı- kitabı yapan o’nlar; tâkip edecek olan da o’nlardır... bu arada, paralarını da tomar- tomar alırlar...
Belediyeye, Mühendisler Odası’na uygunluğu tasdik ettirilir; hattâ, her birim için teknikerlerin imzaları da alınır...
Projelerle birlikte, “Şantiye Defteri” dediğimiz, her katta, her imâlâtta kontrol edilmiştir-tamamdır-eksiği yoktur diye sorumluların imza yeri var o....... defterde... Ustalarla da anlaşma yapılır ve işe başlanır… Bismillah...! mezar kazmaya başladık; inşaat süresi boyunca, sorumluları işe hiç uğramaz; arada, birbirini ararlar; alacak- verecek varsa isterler... Yapılan iş, tamâmen müteahhidin ve ustaların insafına kalmış. Ner’de, mimar; ner’de mühendis...
Efendim, müteahhid öyle dedi, böyle dedi… orada durun işte; proje sorumlusunun isteği dışında, hiç bir uygulama yapılamaz. Yapılırsa müdahale edilir. Baş edemezse, sorumlu, imzâsını geri çeker; inşaat mühürlenir; devam etme şansı yoktur.
Sonuç ortada: 10000-20000 ölü, milyarlarca maddî kayıp… suç kimde?... Ali de mi, Veli de mi?
Adam, köyde çoban; çok arazisi vardı- sattı ve şehre geldi… müteahhitlik yapmaya başladı, suç mu, işliyor… hayır; adam, ticâret yapıyor. Esas, TUS’un karşısına imza atanlara tühh!... demek gerekmez mi?
Velhasıl,1999 Yılı Sakarya depreminden sonra, yeni yönetmelik hazırlandı. “Yapı Denetim Kânunu” çıkartıldı. Bu işi, özel firmalar yapıyor. Biraz derlenme toparlanma var.
Kânun, var gibi ama kânunsuzluklar devam etmekte... Siyâsi ve şahsî çıkarlar adına, insanların canına kıymaya devam... Son, “Bayram Oteli” olayına bir bakar mısınız?.. mühendis beyler, sağlam raporu vermiş!... kendileri, daha otelden çıkmadan nerdeyse başlarına yıkılacaktı...
Adamlık, insanın özünde olacak, ne kadar kânun yaparsanız- yapın sahtekârlığın önüne; “VİCDAN” geçer ancak!.
Ne olursanız olun, insanî sıfatınızı asla unutmayın...
Herkes, görevini layıkıyla yapmalı!
Sevgi ve Saygılarımla...
mziya