12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
469
Okunma
Akşam iş çıkışı ani bir kararla rotamı değiştirip babamlara gittim. Beni görünce hem sevindiler hem de kızdılar.
- Zaten hava karardı akşam akşam eve nasıl gideceksin! diye fırçaladılar.
Eve gitmeyeceğimi orda kalacağımı söyleyince akşam saati yollara düşmeyeceğim için rahatladılar.
Bu işe en çok Minik Emir sevindi. Pazar’dan Pazar’a görüşmek yetersiz kalıyordu.
Aile büyükleri yemek yemiş Minik Emir sanki biliyormuş gibi yemek işini ertelemiş. Birlikte yemek yedik. Sonrasında ,
- Hala sana neskafe yapim sen seversin... dedi. Hızını alamadı,
- Kendime de yapim hatta dedemle Memi’me de yapim dedi ve yaptı.
Nevalemizi hazırladık annemle babamın yanına salona geçtik.
- Elime de tepsi pek yakıştı... diyerek neskafeleri ikram etti ve ders çalışmak üzere odasına geçti.
Geç vakte kadar babamlarla birlikte oturduk. Televizyondaki bütün haber kanallarını izlemişizdir.
Erken yat erken kalk felsefesine ezeli uyan ailem saat 23:00’te yattı.
Minik Emir’de derslerini bitirdi ve yanıma geldi.
Aynı hafta bütün derslerden sınav yapılacağını öğretmenlerin öğrenciyi hiç düşünmediğini anlattı.
Anladığım kadarıyla Almanca onu biraz zorlamış. Neden böyle olduğunu sordum,
- Hala, benim dilim İngilizce. Yıllardır İngilizce gördüm şimdi yanına Almanca biraz zor geldi. Daha önce Almanca görmedim ki! diye dert yandı.
- Almanca görmedin ama Alman gördün! dedim,
- Hala yaa çok iğrenç espri yapıyosun, sen bidaha espri yapma! dedi.
Sonra da sanki halasının yeğeni olduğunu kanıtlamak istercesine beni iğrenç espri yapmuruna tuttu.
En son yaptığı espri;
- Sana bir espri patlatim mi Hala!
- Hayır patlatma!
- BUMMMM!
Yapılan iğrenç esprilerden artık uykumuz geldiğine kanaat getirerek yatmaya karar verdik.
- Üstünü açma emi, deli deli deli yatıyosun sen!
- Tamam Hala tamam, sen iste sağa sola bile dönmem ben. Hatta HIP yapıp yatarım. Yeter ki sen üzülme.
Sabah erkenden annemin, ’hadi kalkın kahvaltınızı yapın’ sesiyle uyandım. Baktım daha saatim çalmamış bile.
Karga bile kahvaltısını yapmamıştır o saatte ama anneme itiraz edilmeyeceğinden kalktım. Mutfağa geldiğimde Minik Emir kahvaltıya çoktan oturmuştu bile.
Pis pis sırıtarak,
- Kahvaltı yapmadan evden çıkabileceğini düşünmemiştin heralde dimi! dedi.
Tabağıma şöyle bir baktım, tepeleme menemen. Yanında kızarmış ekmek. Kahvaltılıklara dönüp bakmadım bile.
Menemen ama yumurtasız. :) Domatesle yumurtayı yanyana hiç yakıştırmadığım için yumurta ayrıca kayısı kıvamında haşlanmış.
Gülmeye başladım tabii... Minik Emir çaresizliğimi hissedip ortak oldu,
- Biz bunu hep yapıyoruz... Hadi Hala hadi, Memi’mi kızdırma, o tabak bitecek!
Sanırım bugün akşama kadar bişey yemeyeceğim...