Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Hamuş-71
Hamuş-71

Adı Gül-i Zar (1)

Yorum

Adı Gül-i Zar (1)

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

519

Okunma

Adı Gül-i Zar (1)

Adı Gül-i Zar (1)




Onu ilk kez bundan 2-3 yıl kadar önce görmüştüm.Eskiden aynı reklam ajansında birlikte çalıştığımız bir arkadaşımın doğumgünü partisiydi.Emre beni arayıp davet etmiş ve ne olursa olsun gelmemi istemişti. Bu tür organizasyonlardan ve emrivakilerden oldum olası hoşlanmazdım bir bahane bulup gelemeyeceğimi söyledim ama o " Ben anlamam akşama bekliyorum" deyip kapatmıştı telefonu.

Akşam verdiği adrese gittiğimde arkadaşım neredeyse 10 kişilik bir gurubun ortasındaydı beni görünce hemen yanıma geldi ve beni (bana göre gereksiz) bir tanıştırma gayretine düştü.Söylediği isimleri duyduğum anda unutuyor hepsine nazikçe selam veriyordum.

"Bu da Mine hanım" deyince farkettim onu.30 yaşın biraz üzerinde gibi gösteren ama oldukça bakımlı ve güzel bir kadındı. Sanki onu tanıyor gibiydim yüzü oldukça aşina geliyordu.

"Mine hanım Modaevi sahibidir, onun son kreasyonunun bir moda dergisi için fotoğraf çekimlerini yapıyoruz.Sağolsun kırmadı beni gelmeyi kabul etti" dedi Emre abartılı bir neşeyle.

Neden bilmiyorum elimde olmadan yüzünü incelemeye başlamıştım.Çok naif ama keskin yüz hatları vardı gözleri, özellikle bakışları oldukça derindi.Öyle mağrur ve aristokrat bir havası vardı ki insanda " Leydim" deyip yerlere kadar reverans yapma hissi uyandırıyordu.
Şöyle bir görünüp kaçarım diye geldiğim kutlamadan aradan iki saat geçmesine rağmen ayrılamamıştım.Çünkü onunla yanyana oturup koyu bir sohbete dalmıştık ve ben halimden oldukça hoşnuttum doğrusu. "İyi ki doğdun Emre" sesleriyle sohbetimiz bölündü alkışlar,tebrikler, hediye faslı ve pastanın kesilip yenmesinden sonra kaldığımız yerden devam etmiştik sohbetimize. Bir ara kulağıma eğilerek

_ Sen hala sıkılmadın mı? dedi.

_Sizin yanınızdayken mi?

_ Efendim?

_ Şeyy evet aslında oldukça sıkıldım.

Gözlerimin içine muzipçe baktı " hadi kaçalım o halde" dedi.Gerçektende kaçar gibi ayrıldık oradan sadece Emre’nin manalı bakışlarına yakalanarak.

"Sen kullanırmısın?" diyerek arabasının anahtarını elime tutuşturdu.Nereye gideceğimi bilemeden aracı hareket ettirdim.Yol boyunca sessizce ilerliyorduk birden durmamı istedi sahil kenarında salaş bir seyyar satıcının tezgahı ile bir kaç portatif masa ve taburesinin olduğu yeri işaret ederek:

" Benim karnım acıktı hadi gel bir şeyler yiyelim" dedi.Duyduklarıma inanamıyordum az evvel bir Aristokrat olabileceğine yemin edeceğim kadının yemek yiyelim dediği yere inanmaz gözlerle baktım.Şaşkınlığımı anlamış olacak ki gül

" Hadii Kraliçe Elizabeth değilim ben" dedi sanki az evvel düşündüklerimi hissetmiş gibi. "Bazen gördüklerimiz aslında oldukları gibi değildir" diyerek indi. Siparişlerimizi vererek masa yerine banklardan birine yanyana oturduk.Bir sigara yaktı sürekli konuşuyordu bense tek cümlesini kaçırmadan ve sanki tek görevim buymuş gibi onu dinliyordum.Ta ki seyyar satıcı birer kağıt parçasına sardığı yiyeceklerimizi getirene dek.İştahla ısırdı yiyeceğinden " Buralarda Ali ustanın köfte-ekmeği kadar lezzetli başka bir şey yiyemezsin" dedi.

Yiyeceklerimiz bitince yeniden konuşmaya başladık.O anlattıkça bende yarattığı ilk hayranlık izlenimi gittikçe yoğunlaşıyordu.Çok espriliydi ince ve zeka ürünü söz oyunlarıyla şakalar yapıyor ve gülüyordu ama gülüşlerinin derinliğinde sanki bir hüzün saklıyor gibiydi.Bunu içimde saklayamadım ve söyledim.

Sallaa dedi eliyle havada bir kavis çizerek bu sözünü onaylarcasına. " Herkesin derinlerde bir yerde kendini gizlediği bir hüznü vardır...Kendinden bile" dedi ve ekledi " Hadi kalk gidelim"
"Nereye gidiyoruz?" dedim
"Bana" dedi..

Evi beklediğim gibi oldukça güzeldi ama gösterişten uzak sade bir güzellikti bu.Salondaki kocaman kanepeyi göstererek oturmamı söyledi ve hemen geleceğim diyerek yanımdan ayrıldı.Az sonra elinde 2 kadeh kırmızı şarapla geldi birini bana uzatarak yanıma oturdu.Şaşkındım ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemez haldeydim o ise benim bu hallerimden eğleniyor gibiydi.
İçkisini bitirince ayağa kalktı sen keyfine bak ben bir duşa gireyim deyip gitti.Aradan ne kadar geçti bilmiyorum içerden bana seslenmesiyle yerimden kalktım ve yanına gittim üzerinde sadece bir bornozla yatak odasında ayakta durmuş beni bekliyordu.Yanına gittim, ayak uçlarına yükselerek dudağıma hafifçe bir buse kondurunca kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu ne oluyordu bana böyle?Bunun gibi sayısız ilişkiler yaşamış biri olarak tüm yaşadıklarımı unutmuş karşısında yeni yetme bir gence dönüşmüştüm.

Hadii dedi yine gülerek " Rahatla biraz Kırmızı Başlıklı Kız. Korkma hain kurt yemeyecek seni."

Ellerim bornozunun kuşağına gitmişti ki engelledi beni dur dedi ışığı kapatmalıyım.Gitti yatağın yanındaki küçük abajuru açtı sonrada odanın lambasını kapattı içerisi ancak birbirimizi seçebilecek kadar loş bir aydınlığa bürünmüştü.Buna anlam verememiştim doğrusu. Kusursuz bir vücudu vardı utanıyor, onu bana göstermekten çekiniyor olamazdı değil mi?Yanıma gelince sımsıkı sarıldık birbirimize yüzümü öpücüklere boğarken tatlı tatlı mırıldanıyordu bense karar veremiyordum beni sarhoş edenin nefesindeki şarap tadı mı yoksa o nefesin bizatihi kendisi mi olduğunu.Konuşuyor arada gülüyordu bense o seslerin tatlı bir melodi gibi havaya yükselmesini ve inci taneleri gibi yerlere dökülmesini izliyor,dinliyordum....


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Adı gül-i zar (1) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Adı gül-i zar (1) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Adı Gül-i Zar (1) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
24.10.2011 19:46:00
10 puan verdi
Heyecanınızı hissedebiliyorum...

Teknik anlamda elbette size şöyleydi böyleydi diyemem ama öyküyü okurken dilin yalın duruşundaki akıcılığa kolaylıkla uyum sağladığımı söylemek isterim...

Yolunuz açık olsun ...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
24.10.2011 14:32:15
10 puan verdi
Değerli yazarım, yeni bir öykü serisine başlamışsınız. İlk bölümde yorum yapmak zordur. Karakterler ancak ikinci bölümden sonra kendini daha net gösterecektir. Konu da öyle. Ama ilk bölüm için şunları söyleyebilirim: Anlatımınız her zamanki gibi akıcı ve sade. Olayı kurgulamanız da çok güzel bence.Partide tanışma, sonra sahilde yemek, ardından ev ve finaldeki sahne hemen hemen beklenen sahneler. Öyle tahmin ediyorum ki bu bölümden sonra kurgu hareket ve özgünlük kazanacak. O etkileyici diyaloglarınız mı ağır basacak, yoksa anlatım ağırlıklı mı olacak bekleyip göreceğiz. Siz her iki tarzı da son derece güzel kaleme alıyorsunuz.

İnşallah takip edeceğim.

Başarıyla tamamlamanız dileğiyle.

Saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL