5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1385
Okunma
------------------------------------------------------------------Dünlerdeki köşe yazıları/1
Telekomünikasyon, kişiler arası mektuplaşmayı out noktasına getirdi. Hangimiz ayda, hatta yılda birkaç kez mektup alıyor veya yazıyoruz ki?
Canımız kadar sevdiğimiz kişilere özlemimizi gidermek için açıyoruz telefonu; kapsamı dar cümleleri konuşma kurallarını da hiçe sayarak sıralayıveriyoruz. Tellerin bir ucundan giren özlemlerimiz diğer ucundan çıkıp gittiği gibi, muhatabımız da cümlelerimizin içerisindeki kelimeleri kaçırıyor, duygularımızın özü bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyor. O hasret, sevgi, sevda, sitem dolu kelimeleri karşımızdakinin yakalayabilmesi çok zor. Tekrar aynı cümleyi, kelimeyi ahizeden duyabilmesi de imkansız....
Telefon denilen mereti evime sokalı beri, hergün göremeden rahat edemediğim ablamın yüzünü altı aydır göremiyorum.
“- Ablacığım, nasılsın? Kandilin kutlu olsun...”
Ablam buna ne cevap verir? Bir problemi varsa söyleyebilir mi? Yüzündeki artan kırışıklıkları anlatabilir, dudaklarındaki yanaklarıma kondurmak için beklettiği buseyi aktarabilir mi?
El yazısını ve mektup dilini çok beğendiğim oğlum uzak bir dilimden telefon edip, sipariş veriyor; “ mektup yaz,” diyorum, O, yazacak bir şeyin olmadığını söylüyor.
Gençlik yıllarımda haftada ortalama altmış mektup alır, cevap da yazardım. Aşk-meşk kokusunu taşıyan satırları bir daha, bir daha okur, yaşardım. “öz’ü taşıyan kelimenin, telefondaki gibi kaçması, kaçırılması imkansızdı. Üç gün, üç hafta, üç yıl sonra da açıp-okuyabilirdim ve kişilerle daha iyi, esnek olmayan bir bağ kurardım. Herhangi bir anlaşmazlıkta mektup denilen belge ortaya konulur, kelimenin-cümlenin kavramı üzerine tartışılır anlaşmazlıklar ortadan kalkardı. Şimdi telefondaki konuşmada adı geçen olumlu ya da olumsuz şeyleri inkâr etmek o kadar kolay ki...
Klasiklere baktığımızda, bir mektuptan hareketle ne edebiyat şaheserleri doğmuş olduğunu görüyoruz. Mektuplar, edebiyatçıların tırmanma merdiveni olmuştur. İlkyazım denemeleri mektuplarla gerçekleşmemiş midir?
Elinizde mektup, mektuplar varsa saklayınız. Fazla değil, otuz sene sonra mektup denilen şey antika olacak ve müzayede salonlarında açık arttırmaya çıkacak.
Ah anacığım; o çuvallar dolusu sakladığım mektupları yufka-katmer yapmak için sacın altına atıp yakmasaydın, torunlarım yarın büyük bir servet sahibi olacaklardı. 23.12.1993
Not: Kart, mektup adresim:
İstiklal Mah. Karagül Sok. 1/2
ESKİŞEHİR
Bu bayram ve yeniyıl için e-posta ile kutlamaları kabul etmiyorum.
Yüksel ÖNAÇAN