6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
865
Okunma
Sağlık gibisi var mı?
Dün; pazar yerinde tezgahımı kurarken ani hareketimle belimi incittim. Bir anlık oldu her şey. Eğildim; çadırın sikkesini çakmak için ama; doğrulamadım. Karşımda ki sağlık ocağına gitmektense aile doktorumu yeğledim. Biraz uzaktaydı ama varsın olsun. Bu sağlık ocağının çalışanlarına kırgındım çünkü. Aslında kırgınlık değil de; duyarsızlıklarına alınmıştım. Nasıl olsa her Çarşamba günü sağlık ocağının karşısına tezgah açıyorum ya; sponsoru kendim olarak çıkardığım romanlarımdan beş-on adet alıp sağlık ocağı personelini ziyaret ettim. Dilimin döndüğünce pazarcı halimle kitaplardan bahsettim. % 50 fiyatta indirim avantajı sağladım ama; hiç kimse de tık yok. Hatta bayan doktorun birinin; “ Benim gözlerimde miyop var, yakını göremem ki” demesine az daha kahkahayla gülecektim. Doktor, konuşmasından sonra önündeki gazeteye kaldığı yerden devam etmez mi!..
Neyse; kitapların parasını çıkarma telaşem de kalmadı zaten. Beklentim de yok. Niksar’ da ki eşe dosta romanlardan gönderdim.
- A be bizim Ayhan, koskoca yazar olmuş da bir de utanmadan bizden para mı ister, diye serzenişte bulunmuşlar.
- Aman aman para falan istediğim yok,hepinizi hala çok seviyorum diye haber gönderdim.
Pazarcı liboş takımlarından biri, sık sık;“kitapların satılıp satılmadığını soruyor. Hatta onun gibi birkaç kişi daha ne kadar para kazandığımı bile hesaplamışlar. Ben de taktik değiştirdim artık. Her akşam kanaldan kanala çıkıyorum. Romanlar 3.baskıya geçtiler diye tafra yapıyorum. Liboşlardan biri, kitabımı alıp içini karıştırmadığı gibi tezgahın üzerindeki günlük gazetemi isteyince tersledim.
- Daha okumadım ki.
İnsanları anladığımı sanıyordum. Çok eksiğim varmış. İnsanın, her yaşta öğreneceği daha çok bilmediği şeyler ortaya çıkıyor.
Yazar olmak mı; kendi çapımda dönüp duruyorum işte.
Elimde bastonla aksak aksak yürürken; göz aşinalığı olan birinin sözleri, mutlu olmama yetip de arttı. Ordu’luymuş.
- Bizim oraları ne güzel yazmışsın, da!..