31
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2396
Okunma


Küçük bir söylemle başlar aşk" merhaba"
Merhaba hayatımın ilk bakışına vurulduğum. İlk kez görmeden tutulduğum . İlk kez iliklerime işleyen nağmelerde salındığım.
İlk kez yürürsün ve bu sefer yalnız değilsindir.İlk kez solursun, sıcak bir nefes eşlik eder beyninin salıncağında bir meltem salınır.
Baktığın her yerde görmeye alışır istem dışı tebessümler yüzünü aydınlatır. Tebessümünün farkına varıp, daha bir yayılır gülücük çehrene...
Ellerin ellerine dokunmak için yanar, yanmak ne kelime tutuşur. Yan yana gezen iki gölge.Gölgelerde iki el kenetlenmek için fırsat kollarken, aniden bir martının kanadından beyaz bir buse birleştirir ikisini.Kenetlenir eller.Kenetlenir gönül.Çarpar. Çarpmak ne kelime dağ taş oynar.Deniz kocaman bir okyanusa dönüşür.Gece yıldızların birbirlerine göz kırpışlarını görürsün.Ay ise hilale doğru yol alır.Maksat ortamın havasını bozmadan nazlı nazlı salınan gölgelerin üzerinden teğet geçmektir.
Gece yumar gözünü .Yıldızlar, ay, ağaçlar...
Yüzler dönük birbirine, gözler bakarda görür kendini. Kalp atışları ritmi şaşırır. Soğuk gecede üşüyen nefeslere kan gelir. Kan can-a gelir-Can can-ı bulur- Can candan sokulur.
Geçilir ırmakların yamaçlarından.Şarkı söyleyen kelebeklerin renklerinden alınır.Takılır sevgilinin saçlarına. Bir ceylan geçer.Ahu gözleriyle bakarken, ürkek haliyle kaçıp gider. Dağ laleleri salınır da salınır. Gece sabaha gebeyken gün düşer.Güne yayılan ateşte kor kor yanar güneş.Güneşte bir gamze.Gamzeden yayılan, binbir söylem.Söylemlerdeki gizleri çözmeye hisseden bir yürek.
"Merhaba sevgili" der tüm söylemler...
İyi ki bulmuşum seni ne güzel çıktın karşıma.
Işık gibi yayıldın bahtıma.Bahtım doydu açlığa.Açlıktan tokluğa.
Gel nefesin zekatını verelim.Eller, diller, kokun ve sen, amma velakin illa ki sen !
Gel çıkalım tepelerin en yükseğine.
Bakalım ay’ın hali nicedir
Hangi mevsim ki bu ?
Seni bana bir daha getiren
Eylül kokuyor sevgili nefesin
Hoşgeldin öyleyse
Gitmemecesine kal yanımda
Belki daha sonra ki eylülü göremem...