13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1515
Okunma


Güliz.
İri yeşil gözlerindeki yağmurlu hüznü göremezdi. İçinde , çok derinlerdeki bir mahzenden sızarak tüm hücrelerine yayılan korku onu şimdiki zamandan çekip alıyordu.
Halbuki mutfaktaydı. Oğluna peynirli börek yapıyordu. Kaygılarından kaygı duymayan bedeniydi bir tek. Elleri bildik bir yolda kolayca devinecekti nasıl olsa. Birazdan kocaman bir tepsi börek masanın üzerinde mutfağın havasını değiştirecek, fırına girdikten on beş dakika sonra da kokusuyla tüm evi şenlendirecekti.
Anne olmak hiç sorgulamadığı bir şeydi. Sanki anne olarak doğmuştu. Görevlerini bu doğallıkla yapıveriyordu. İşte börek tamam. Oğlu mutfağa göz atıyor. Sevinçle parlıyor gözleri. Öpüyor annesini.
Güliz doygun anne yanaklarıyla gülümsüyor oğluna.
Hadi git şimdi, pişince gel.
(Git de sana dokunmasın içimden sızan zehir. Beni hep börek yapan neşemle bil. Güliz olmak sadece bu zannet. Elindeki hamura şekil verip, evi ev yapan kutsal kişi. )
Aslında oğluyla arkadaş olmayı da başarmıştı Güliz. Zaman zaman dengeyi nasıl kuracağından emin olmasa da. el yordamıyla buluyordu yaşamın yolunu. Orta yaşın olgunluğu da yardımcısı oluyordu artık.
Orta yaş.
Güzel kadınların gençliği geride burakışı öyle hazindir ki. Güliz eksiklerini güzelliğiyle kapatırdı hep. Kendine güvenli bir duruşu vardı. Bilirdi ki çevresindekiler onu beğeniyor. Şimdi kaybolmaya yüz tutan güzelliğinin yerine yeni bir şeyler koymak istiyor. Yoksa o güvenli duruş, o kendinden emin yürüyüş yıkılıp gidecek. Yaşamın en zorlu sınavını vermekte olduğunu hissediyor.
Beş yıldır bekar bir kadın olarak yaşamını sürdürüyor oluşu bu sınavın zorluk derecesini artırıyor ister istemez. On yedi yıl süren evliliğinin tuzla buz oluşunun ardından ayakta kalmayı başarmak onu fazlasıyla yormuştu zaten. Kendini bırakmıyordu. Sağlığı yerindeydi. Çoğunlukla neşesi de. Kilosuna dikkat ediyordu. Yolda yürürken hala beğeni topladığını biliyordu. Her şey yolunda olmalıydı aslında. Tam da rahat edeceği günlere adım atıyordu yani.
Taner.
İlk eşinden ayrıldıktan sonra karşısına çıkan ilk erkek değildi. Belki sonuncusu da olmayacak. Ancak o, Güliz’in kalbini çalan en sahici erkek. Bir yıldır yoğun bir aşk yaşıyorlar. Taner, olduğu gibi olmayı başaran nadir insanlardan. Sevgisi de sağlam. Güliz bir yıldır her saat onu düşünerek yaşıyor. Gündelik işlerini yaparken : işe gidip gelirken, mutfakta oğlu için süper sofralar hazırlarken, sporda, yürüyüşte, arkadaşlarıyla sohbetteyken… her akşam birlikte olacaklarını bile bile onu kaybetme korkusu içini kavuruyor.
İşte bu sabah mutfakta börek hazırlarken, aynı zehirli duygu sardı her yanını. Gözlerindeki hüznü görebilseydi eğer, şaşardı kendine. Çoğu kez aşık olmadan önceki halini özlüyordu. Gün boyu yapacak bir sürü şey bulurdu. Gezer tozar, eve geldiğinde seyredecek programlar seçer, düzinelerce kitap okurdu. Bir yıldır, evden dışarı çıkmıyordu , Taner’in geliş saatine yetişemem korkusuyla. Arkadaşları sitem ediyordu. Akrabaları da söylenip duruyorlardı.
( Ben bağımlı biriyim. Hayatımda hiçbir maddeye bağımlı olmadım. Ama Taner ‘e bağımlıyım. Bir psikoloğa gitmem gerektiğini düşündüm. Gittim de. Uzman gözüyle bir değerlendirilmek istedim. Doktor bir saat boyunca konuşturdu beni. Benim hasta olmadığımı söyledi. Kendinize hobiler bulun, geçer, dedi. Oysaki bende hobiden bol ne var. Yazıyorum, eskisi gibi olmasa da hala okuyorum-bu aralar kişisel gelişim kitapları var elimde-spor yapıyorum, ev işleri, hala çalıştığım bir iş var, ev işleri hiç bitmiyor hem, dışarı işleri keza…doktorun önerileri çok sıradandı. Bunları zaten biliyordum ben. Sanıyordum ki bana mucize bir çözüm söyleyecek, ben de o saat eskisi gibi kaygısıs, mutlu biri olacağım.)
Aşk Güliz’i mutlu etmiyordu. Korkularını yaşamaktan mutluluğunu yaşayamıyordu. Bu yüzden sürekli kavga ediyorlrdı. Her kavgada ayrılma kararı alıyordu Güliz.
( Taner, sorunumuz yok bizim, diyor. Aklı selim düşündüğümde biliyorum ki yok. Ama endişelerime söz geçiremiyorum. Bugünlerde kendimle daha çok ilgileniyorum. Taner’i sık boğaz etmeyi bıraktım. Sorun benden kaynaklanıyor. İçimdeki zehir sızıntı yapıyor. Çok geçmeden panzehir ne ise bulmalıyım. )
Börek pişti. Ev , daha gerçek bir ev şimdi. Güliz, oğluna sesleniyor. Bir öğle sonrasının dinginliği çöküyor pencerelere. Dışardaki ağaçların güz salınımları gölgeleniyor karşiki evlerin camlarında. Mutluluk tüy gibi hafif uçuşuyor. İsteyen yakalayabilir bu pamuksu sıcaklığı.
Anne, müthişsin! Harika olmuş börek.