3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1455
Okunma

“Şiir sözcüklerle kurulan yeni bir dildir.” dolayısıyla kullanılan sözcükler önemlidir. Bu sözcüklerdeki harf yanlışları, anlamdaş sözcüklerin aynı şiir içinde değişik sözcüklermiş gibi kullanılmasının, anlamdaş iki sözcükten birine başka bir anlam yüklemenin şiire verdiği zarar önemlidir. Dili bilmemenin, dili üretememenin yol açtığı kendini (hatta geçmişi) yinelemenin, söylenenleri başka dize kurgularıyla fakat aynı sözcüklerle söylemenin yarattığı sığlık önemlidir.
Şairin hatta şiir yazma uğraşı verenlerin ve okurun da bunlara dikkat etmesi gerekiyor. Nasıl ki; “şiir sözcüklerle kurulan yeni bir dildir” diyorsak; dil de bizim anlam dünyamızın yansımasını gösteren, olayları ve nesneleri (genel olarak düşünsel dünyamızı) anlamlandırmamızı sağlayıcı özellikleriyle canlı bir bütünlüğe sahiptir. Ortaklaşa düşünmenin, düşüncelerimizi geliştirmemizin en önemli ve etkili aracı dildir. Bu yüzden şairin, şiir yazmaya çalışanların, okurun üzerinde buluştuğu coğrafya olan dil, bizim düşünsel-sanatsal...gelişim ve paylaşımımızı sağlayıcı özelliğe sahiptir.
“Anlamsız bir sözcük, boş bir sesten ibarettir; dolayısıyla anlam sözcük’ün bir ölçütü, vazgeçilmez bir bileşenidir...sözcük anlamları içsel doğaları bakımından değişime uğruyorsa, düşüncenin sözcükle ilişkisi de değişime uğruyor demektir.”¹ Şiir bir karşı dil yaratmalıdır. Bunun öncesinde şair karşı dili üretmeli, şiirini ürettiği bu karşı dille yazmalıdır. Karşı dil; “...yerleşik dille ilişkilenimlerin en aza geriletildiği değil, ilişkilerin çatışıklı bir gerilimler alanında olabildiğine yoğunlaştırıldığı bir eylemlilik demektir. Paradigmal yapılaşmaların akışından giden yerleşik dile karşı konumlanmış, insan zihinlerine çekiçlene çekiçlene oyulan egemenlik kanallarının parçalanmasının, ‘düşünme’nin özgürleştirilmesinin de savaşımıdır.”²
Şairin dile yaklaşımı ile okurdan beklentisi arasında sıkı bir bağ, karşılıklı ilişki olduğunu düşünüyorum. Şair okurdan beklentisi, nasıl bir okur umduğu, okurla buluşmak istediği izlek üzerinde düşünüp yaratırken, dilin şair ile okur arasında bir bağ olduğunu unutmamalıdır. Dil şiirin okura ulaşmasını, okurun şiiri çoğaltmasını sağlayan en önemli araçlardan biridir. Dil aynı zamanda şairin yaratımındaki öncelikleri, amaçlarını, yönelimini ve sanat anlayışını gösteren önemli bir aynadır.
“Yaşam kadar düşsel; düş kadar gerçek bir şiiri (sanatı) arayan bir okuyucu ne de şair var. Durum bu olunca, şair ve okuyucunun buluşması elbette olanaksızlaşacaktır.... bugün, hangi şiir şairini doğurmuştur? Yazdığı şiirlerle var olan; bir iklim, bir rüzgar oluşturmuş kaç şair gösterilebilir? Böyle olunca, okuyucu oluşturmak da olanaksızlaşacaktır doğal olarak. Bunun nedeni; olanı değil olması gerekeni içeren ve öneren bir şiirin yazılmayışıdır.”³
Şair kendisiyle ve çevresindekilerle sanat üzerine tartışmalıdır. Yarattığı şiiri önce kendisi bir okur olarak okumaya çalışmalı, ardından (en azından) yakın çevresindekilerin eleştirilerine açmalı, sanatı ‘ben yaptım oldu’ biçimindeki bencil tutumdan kurtarmalıdır. Çünkü sanat okurla buluştuğunda düşünce üretimine kapı açmaktadır. “Ne yazık ki her alanda olduğu gibi, yazın dünyamızda da eli kalem tutan herkesin herşeyi bildiği sanısına dayanan bir önyargı geçerli; paylaşma, dayanışma ve takım oluşturma alışkanlığı gelişmemiş”.4
Şiir bir dil yaratmalıdır. “Şiir bireysel ya da toplumsal ilişkilerin, olayların yüzeyindeki duygu ve düşüncelerle değil, bunların derinindeki anlamıyla, doğurgan kökleriyle uğraşır. Gelip geçici coşkudan, köksüz hayranlıktan çok bir sezgi gücü, bin zihin çalışması, bir entelektüel çaba ister okuyucudan. Bunun ötesinde, yurt ve dünya koşullarıyla yakından ilgilenmeyi; bu dünyada bir eğlence yerinde değil de kendi evinde gibi yaşamayı gerektirir. Umursamadan, boş vererek değil her sorunu kendine dert edinerek.”5 Dil yalnızca bir ses olayı değildir. Dil aynı zamanda bizin dünyayı anlamlandırmak, anlamlandırmalarımızı aktarmak için kullandığımız bir araçtır. Dolayısıyla şair, yerleşik-egemen-tüketilmiş (veya eskimiş) veya bilgiyi boğmuş, düşünceyi köreltmiş dile (anlamlar dünyasına) karşı savaşmalı, var olan koşulların saklanma, kanıksatılma aracına dönüştürülmüş dil ve (anlam) karşısında kendini yenileyebilmeli, sanatın yıkıcı gücüyle var olan, yerleşik dilin ve anlamın ötesine geçmelidir. Şair yarattığı şiirle birlikte kendisini olduğu kadar okuru da yeni anlamlara, düşüncelere, düşlere ...taşımalıdır.
Salim Çalık
Dipnotlar:
1) L.S. Vygotsky
2) İsmail Mert Başat, Yazı Üzerine Yazı II:Karşıyaka Şiir Kurultayı, Hazırlayan: Veysel Çolak- sf.87
3) Veysel Çolak, Yazı Üzerine Yazı II:Karşıyaka Şiir Kurultayı sf.7
4) Mehmet Yalçın, Yazı Üzerine Yazı II:Karşıyaka Şiir Kurultayı Hazırlayan: Veysel Çolak- sf.69
5) Mehmet H.Doğan, Yazı Üzerine Yazı II:Karşıyaka Şiir Kurultayı Hazırlayan: Veysel Çolak- sf.196