Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik)

ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER

Yorum

ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1319

Okunma

ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER

ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER


ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER

Üstünde yaşadığımız dünyanın, her gün ayrı bir yerinde derin yaralar açmaya devam ediyoruz. Yakın çevremden bazı örneklemeler yaparak, bana göre içine düşülen bazı yanlışları sergilemek istiyorum bu yazımda.

Ev yapmak için kum ve çakılı dere yataklarında alırken, dere boyunca eko sistemi harap ediyoruz. Burada yaşayan su kuşlarının, balıkların, yengeçlerin, kurbağaların, leyleklerin, yılanların doğal yaşam alanlarını, bilinçsizce tahrip ederek, eko sistem besin zincirinin çok önemli halkalarını yok ediyoruz.

1)Kuş popülasyonunun azalması kene popülasyonunu arttırmış mıdır?

2)Tavukların kuş gribi nedeniyle kırsal alanlar da dahil olmak üzere itlâf edilmesinin, bu hususta bir etken olup olmadığı üstüne bilimsel bir araştırma yapılmış mıdır?

3)Beş patlar pompalı av tüfeklerinin piyasaya arzı ile avcıların avladıkları av hayvanlarının nesli tükenince, minicik kuşlara da zevk için sadistçe ateş açmaları sonucu, kuşların nesli yokolma tehlikesine girmiş midir? Bu hususta sigara ve içki yasağından önce, uzun süreli avlanma yasağı konulması daha akılcı olmaz mı? Kuşların azalması ağaç güvelerinin ve kırmızı örümceklerin çoğalarak, ormanların kuruyup yok oluşuna kapı aralamıştır.

4)Yapay yoldan kuş popülasyonunu arttırıcı bir teşvik devlet eliyle sağlanamaz mı; örneğin keklik, bıldırcın, bozlak, karacuka kuş türlerinin, suni olarak üretilerek doğaya bırakılması halinde neler olacağı en azından denemeye değer bence. Ormanlarda değişik kuş türlerini barınmalarının sağlanabilmesi açısından, Milli Park hüviyeti olan alanlarda, ağaçlara insan eliyle yapılmış kuş yuvaları asılabilir.

Yaşadığım kent Antalya`da Boğa Çayı adı ile bilinen bir akarsu var. Bu akarsu yatağından yıllardır kum ve çakıl taşınır. Şimdi gelip görseniz, bütün cevherleri taşınmış bir maden ocağı görüntüsü var bu alanda, kilometrelerce uzunlukta derin çukurlar oluşmuş vaziyette. Bu boşlukları görünce hemen hemen Antalya`nın her adımındaki betondan yapılmış kaldırım taşları ve binalar aklıma geliyor. Bu alanın ıslah edilmesi için, mutlaka doğru bir strateji izlenmesi gereklidir.
Duyduğuma göre bu alanda parlak zekalı birisi hemen şunu düşünmüş:
İtalya`da Venedik`teki gibi su dolu kanalların yapılması ve kayıkların, gondolların yüzdürüleceği bir proje, hem de deniz suyunun bu alana doldurulması yoluyla (!) El insaf; hiç mi bilimsellikten haberiniz yok?!
Keza bu alanda yapılacak bu tür bir düzenleme, çok kısa bir zamanda halen Antalya`nın içme suyu gereksinimini sağlayan bu bölgedeki tatlı su kaynaklarına, tuzlu su karışmasına neden olacaktır. O nedenle akarsu yatağının tabanının, biraz daha derinleştirilerek deniz suyuna doğal akış eğimi kazandırılması yoluyla yapılacak bir düzenleme TAM BİR ÇEVRE FELAKETİ olacaktır. Neden buna gereksenim duyuluyor acaba; yaz aylarında Boğa Çayı’nın suları azalmakta olduğu için mi? Yoksa biraz daha akarsu tabanından kum ve çakıl alınmasına olanak sağlamak için mi?!

Şunu iyi gözlemlemek gerekli; çok değil, daha bir kaç sene önce şiddetli bir yağış sonrasında bu akarsuyun denize kavuştuğu noktada , anayol üstünde (Antalya -Kemer yolu) kurulu bulunan, kocaman bir köprü çöktü, şiddetli sel nedeniyle. Ne zaman tekrar şiddetli bir yağışın geleceğini kimse önceden kestiremez.
Yine benzeri bir olay, bir kaç yıl önce Kemer’ in bir kaç kilometre kuzeybatısında Ağva Çayı`nda oluştu. Kırksekiz saat içinde, metre kareye 462 litre yağış düştü. Yağış nedeniyle evlerin zemin katları su altında kaldı, bazı hayvanlar telef oldu, bir kişi boğularak öldü. Bu yağış miktarı Antalya`ya bir yılda düşen ortalama yağışın, üçte birini aşan bir yağıştı.

Bu faktörler gözönüne alındığında Boğa Çayı akarsu tabanının insan eliyle daha fazla derinleştirilmesi, korkunç bir çevre yıkımı olacaktır. Doğa günü gelince çok acı intikamını alacaktır. Korkunç bir sel, tüm yapılan yatırımı bir kaç saatlik zaman dilimde siler süpürür. Bu nedenle burada yapılacak çevre düzenlemesi, doğanın diline uygun bir düzenleme olmak zorundadır. Yani bana göre akarsu tabanını derinleştirilmesi yerine, mevcut durum ne ise o seviyede bırakılsın her şey. Ancak akarsuyun önüne bir regülatör inşa edilerek, akarsu kıyısında bir takım düzenlemeler yapılmalı, ağaç dikilmeli, kıyı boyunca yeşil alan ve parklar yapılmalıdır. Oluşan çukurlar TUZLU SU İLE DEĞİL TATLI SU İLE ; yani akarsuyun kendi kaynağından akan su ile doluma terkedilmelidir. Böylelikle burada bir nevi bir baraj göleti yapılmış olacaktır. Eğer ``Gondollar`` yüzdürülmek isteniyorsa yine yüzsün, ama bunlar Akdeniz`den yüzdürülerek geleceği yerde; selin ulaşamayacağı yükseklikte yapılacak bir `Gondol Parkı`ndan baraj gölüne indirilmeleri sağlanabilir ve tehlike anında vinçler yardımıyla gondollar korumaya alınabilirler.

Bu tür bir düzenleme yöredeki canlılar üzerinde (Kuş, balık, su samuru, kunduz v.s.) olumlu bir HABİTAT (Yaşam alanı) etkisi yaratacaktır. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği yetkilileri ve kent yönetiminden sorumlu belediye başkanlarının bu konu üstüne titizlikle eğileceklerini sanırım.

Çevre düzenlemeleri üstüne atılacak her adım mutlaka uzun araştırma ve doğru gözlemlerle atılmalıdır.Yoksa kişisel hırslarımıza ve egomuzun tatminine bırakılamaz bu düzenlemeler.
Son yıllarda PAMUKKALE`de yapılan bir düzenlemede ortaya çıkan bir sonuca değinmeden de geçemiyeceğim. UNESCO tarafından, buranın Dünya Kültür Mirası listesine alınmasından sonra, orada vaktiyle travertenler üstünde yapılan oteller yıkıldı, yerine yeniden düzenlemeler yapıldı. Burada bir ayrıntı çok önemli; çiçek tarhları düzenlemesinde, sarı açan çiçeklerin polenlerinin savrulu,p suya karışarak bembeyaz travertenleri sarıya boyayacağı kimsenin aklından geçmemişti?! Bu sorun gündemdedir halen!

O halde, her şeyde önce bilimsel araştırma gerekli; doğanın, özgün dokusuna ters düşen her şeyi yadırgayacağını bilmek zorundayız. Bu anlamda EKOLOJİ, bundan böyle geleceğin bilimi olarak, giderek daha fazla önem kazanacaktır.

Daha güzel ve yaşanılası bir çevre için el ele!

Saygılarımla.



Şaban AKTAŞ
04.06.2009





Resim:www.harikasozler.net/img3839.htm
Venedik’te gondollar.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çevre düzenlemesinde ekolojik kriterler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çevre düzenlemesinde ekolojik kriterler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇEVRE DÜZENLEMESİNDE EKOLOJİK KRİTERLER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL