9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
480
Okunma
O değil de;
- Dün doktora gidecektin, gittin mi?
- Gittim gittim, bel fıtığı varmış ama küçükmüş. Doktor ’o önemli değil’ dedi. Asıl omuriliğim şey olmuş. Ona dikkat etmeliymişim.
- Nasıl dikkat edecekmişsin?
- Egzersiz verdi onları yapacakmışım, ağrı kesici ve kremler verdi onları kullanacağım,ağır kaldırmayacağım, cam silmeyeceğim, sinirlenmeyeceğim. Bide bol bol yüz’ dedi.
- Sen yüzme biliyomusun ki?
- Biliyorum da nerde yüzeceğim.
Sesszilik...
Hastaya bikaç öneride bulunabilirim,
Küvette yüz, ondan yoksa duşa kabinde yüz diyeceğim ama o biraz sıkıntı olur. Salonun halısında yüz ama salonu suyla doldurmaya kalma. Mazallah boğulursun falan. Sen her ihtimale karşı ördekli can simidini tak.
O değil de;
Bak dost acı söylermiş, doktor seni kandırmış. ’Yolun uzun senin artık sana yapılacak bişey yok derdine yan’ diyememiş.
Değil yüzmek artık bu saatten sonra uçsan bile nafile. Amaan en kötü ihtimal ameliyat olur kurtulurum diyorsun dimi?
Öncesi hariç ameliyat sonraki 2 sene hayata küsersin. Tam ahanda bu , iyileştim derkeenn en ufak ters bir harekette yada üşütmekte bir bakmışsın ağrıların elinde çikolata tepsisiyle seni istemeye gelmiş.
O değil de;
Bu ızdırap ne kadar daha sürer bilinmez ama muhtemelen ağrılar sıkılıncaya kadar ziyarette ısrarcı olur.
Sonra yine o korkulu düşler başlar.
Gecenin bir yarısı ’ya yine o ağrı girip beni süründürürse’ diye...
Kendince yöntem geliştirirsin. Uyumamaya çalışırsın ki gece seni uykuda yakalamasın. Sanırsın ki uyumazsan ağrı gelemeyecek...
O değil de;
Uyuma uyuma!
O değil de;
İyi bayramlar.