Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
kizilbaba
kizilbaba

ALİ BABA KIRK HARAMİLER ŞİMDİ NEREDE?

Yorum

ALİ BABA KIRK HARAMİLER ŞİMDİ NEREDE?

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

8726

Okunma

ALİ BABA KIRK HARAMİLER   ŞİMDİ NEREDE?

ALİ BABA KIRK HARAMİLER ŞİMDİ NEREDE?

ALİ BABA KIRK HARAMİLER
ŞİMDİ NEREDE?

Şimdiki çocuklar böyle hikayeler okur mu bilmem. Bostan ve Gülistan bilinirmi? Cin Ali kitaplarını yazan kalem yaşar mı ? yaşarsa Ali gibi bir yiğide CİN yakıştırmasını hangi sanatla yapmıştır elbette tartışılır. Alaaddinin sihirli lambasından tutunda,Ali baba nın çiftliğine giden yolda çekilen ızırabları, çocukaların sevincini ve ALİ BABA’nın mandırasını basan polisiye hikayeden kaç kişinin haberi var.Ali Baba ve kırk haramiler gerçekte kim? Hikaye ile ,1980 ‘ de basılan mandıra arasında bir ilişki varmıdır?Mümkün olmasada araştırmak güzeldir. Çünkü hikayedeki kahramanların yaşadığı yer efsanedir.Basılan çiftlik ise Akdenizde bir İL’dedir.Ve Ali Baba nın kırk haramiler ile çeşitli kalemlerden okunan masum hikayeleri ne sonuç vermiştir. Bu Ali Baba kimi temsil eder? Kırk haramiler ile işi nedir?

Çok hikayelerimiz, çok destanlarımız vardır. Edebi eser anlamında sayılamayacak kadar dünya edebiyatına KAYNAK teşkil edecek hazinelerimiz vardır. Amma bizim bunlardan haberimiz yoktur. Bizim insanımız HARAMİLER den haberdar olur. Haramileri takip eder.

1990’lı yılların başında dağılan Demir Perde ülkelerinden, Gazeteci yazar sıfatında olan, Türk kökenli insanlarımız Karadenize geldiklerinde, özellikle Samsunda ziyaret ettikleri bir mekanımız vardı.Ve ziyaret edilen bir kimlik idik. O günlerde KARADENİZ FUHUŞ dan YANIYORDU.

EDEP VE ERKAN DERSİ aldığım Rahmetli ŞIH HASAN SARI BABA’YA BİR GÜN SORDUM.Nedir babacığım bu KARADENİZİN HALİ? FUHUŞ ALDI BAŞINI GİDİYOR. ARTIK GÖZÜMÜZ ARKADA KALMADAN İŞE GİDEMEYECEKMİYİZ?

Şıh Hasan SARI BABA dedi ki; “ Evlad, yanan bir Karadeniz falan yok. Sadece üzeri küllenmiş bir ahlaksızlığın, edepsizliğin, toplum baskısı ile bastırılmışlığının flu bir görüntüsü vardı. Şimdi bu gelen insanların kabahati değil, kabak çiçeği gibi üzeri küllenmiş ahlak fukaralarının, yaban çiçeği gibi açmasıdır. Yanan Karadeniz değil, gönüllerdeki ahlaksızlıktır. Bugün patlamasaydı,yarın mutlaka patlayacaktı.”

Bu cevap beni o gün şaşkına çevirdi. Şaşkına döndüğümü anladı ki, bana “evlad bir gün gelecek bunu çok daha iyi kavrayacaksın” demişti.

Bu kadar karmaşık olayları yaşarken, gelenler ile görüşmelerimizde, o insanları şok eden bir manzara gördüklerini hep söylerlerdi. Alışmamış garipler bir AVRUPA ve AMERİKA ŞERRİNE uğramış TÜRKİYE İLE KARŞILAŞACAKLARINA. Onlar burayı Allahın cennette vaad ettiği bir köşk, insanlarınıda Huri ve Gılman olarak görüyorlardı. Anlattıkları ve anlattıklarımız o kadar dehşet verici ve 360 derece ters şeylerdiki, bu gün bile anlatılması insanları halden hale sokacak kadar keskin hallerdir.

Hemen bir örnek verelim;

SSCB den gelen Türk ve Diğer milletlere mensup insanların bir kısmı; TÜRKİYE’yi bir Şeriat devleti olarak görüyorlardı. Diğer bir kısmı; Avrupaya açılan bir kapı , Avrupa devleti olarak görüyorlardı. Bir diğer kısmı, DÜNYADA HER YERDE KARANLIK İŞ OLUR, NEUZU BİLLAH TÜRKİYEDE OLMAZ. Çok garip dir bir kısmı da,DÜNYADAKİ EN BÜYÜK VE HİÇ YIKILMAYACAK SOSYALİST ÜLKE, TÜRKİYE dir, diyorlardı.



Tabiî ki zamanla bunların hepsini aştık. Sohbetler, geziler, birebir münasebetler bizi bir dağdan alıp bir ovaya bıraktı.Ve o gelen gazeteci yazar dostlar, maalesef gelişen süreç içerisinde Rusya ve içindeki devletlerden, Türkiye’nin hiçbir farkının olmadığını, Sadece isim değişikliği olduğunun altını çizmek mecburiyetinde kaldılar.

Bize gelince, BİZ SSCB ülkelerinin hiç birinde, AHLAK NAMUS, AİLE MEFHUMU BULUNMADIĞINI, HATTA DİN DİYE BİR VARLIĞIN NE İSLAM ADINA, NE HİRİSTİYANLIK ADINA NEDE YAHUDİLİK ADINA OLMADIĞINI BİLİRDİK.

En azından milyonlarca insan SSSCB korkusuyla yatar, kalkar, Devlete ve Millete karşı sadakatini böyle tazelerdi.Sonuç gördük ki, OYNANAN ÇİRKİN BİR EMPERYALİST OYUNMUŞ. Geç kaldık amma işin gerçeği bu imiş.Anlatılacak çok anekdot var burada. Bu hikayemiz bunun için kaleme alınmıyor..

Hikayemiz ALİ BABA KIRK HARAMİLERE bir gönderme yapmak. Ve bu haramilerin şimdilerde nerelerde yaşadığını tesbit etmek. Haklarını arayıp arayamadıklarını bilmek,ve onlar ile bir bağlantıyı en azından okur nezdinde tesis edebilmek adına hikayeye besmele çektik. Peki ALİ BABA nerelerde. işte Ali BABAYI ‘da bu arada aradığımızı ve görenlerin bize de haber vermesini istiyoruz. Ve hemen belirtelim, fikiryolu.net de yayınlanan tüm eserlerimizin devamı vardır.Bizimm buraya aktardıklarımız bu eserlerin içinden TCK’nunun, CMUK’A TAKILMAYACAK şekilde olanlarıdır.

Biz Ali Babayı tanıyoruz. Onunla bir hukumuz var. Ancak O sırra kadem basmıştır. Sorunları biliyor. Cevaplarını ve kurtuluşlarınıda biliyor. Ali baba için aslında çıkmaz bir sokak asla yok. Ali babanın adını kullanıp da her tarafta mahalle kavgası yapan,yaşadığımız beldeleri ateşe veren kimliksizler de var. İşte tam burada KIRK HARAMİLERİN hikayesi başlar.

KIRK HARAMİLER, 1299 yılında, Osmanlının kuruluş yıllarında kendilerini gösterdikleri anlatılır. Ertuğrul Gazinin, gördüğü bir mana ile, Damadı Osman Gaziye KIRK HARAMİLERİ haber verdiği kuvvetli bir Tarihi vesikadır. Tedbirler alınsada, Haramilerin çoğalmadığı içlerine kapanık bir yaşam sürdükleri tesbit edilir. Osman gaziden yükseliş devrine kadar haramiler kırk sayısından daha yukarı hiç çıkmamışlar. Hikaye bu ya..Kırk haramilerden biri ölünce, toplumun içinden bir başkası gelip ölenin vekili olarak kalınan yerden devam edeceğini söyleyerek sayıyı sürekli kırk da tutmuşlardır.Osmanlının yükselme devrinde haramilerin sayısı hızla artmıştır.Tesbit edilenbilen kaynaklara göre bu sayı, değişik olması ile beraber şöyledir. ilk resmi tesbitler.4000. (Dört bin)dir. dışarıdan sızmalar ile topraklar genişledikçe bu sayının 40000.(kırk bine) bine çıktığı da söylenir. Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda, Geniş Osmanlı coğrafyasında, “YİT” (YILDIZ İSTİHBARAT TEŞKİLATINDA)Sultan Abdülhamit ve Sultan VAHDETTİN kayıtlarında bu sayının çok astronomik bir rakama ulaştığı vesikalar ile ortadadır. Osmanlı coğrafyasının tamamında, 4.000.000 milyon (DÖRT MİLYON) kendisi ile baş edilemeyen haraminin varlığı kayıtlarda mevcuttur. Osmanlının yıkılmasında bu haramilerin çok büyük güçleri ve destekleri vardır. İşin garip tarafı Haramilerin ismi; hep; ” KIRK HARAMİLER” kalmıştır. Sayının değişmesi ismin değişmesine asla vesile olmadı.

Burada insanın kafası duruyor. Bu “KIRK HARAMİLER” bir yer altı teşkilatımı? Nasıl yaşarlar, nerden beslenirler, kimler ile diyalogları vardır? Milletleri varmı? Dini inaç ve mezhepleri nelerdir? Bugünkü yapılanmasında kimler hangi düzeyde etkinler?


Dünyada çözülemeyen tek teşkilat KIRK HARAMİLER dir. Bunu biliyormusunuz? Şimdi duydunuz. Ve mutlaka sizinde çevrenizde bu teşkilata mensup insanlar var. Ve sizin bu insanlardan korunmak için bir kurtuluş yolunuz varmı? Varsa hep beraber bilmek en doğal hakkımız.

Biz hikayemizin devamı olduğunu söyledik amma, elimizdeki en son 85 yıllık bir bilgiyi daha sizinle paylaşalım. Hikaye bu. Dilinde kemiği yok. Canınız sıkılmasın diye kenarından kıyısından bize gösterilenleri sizinle paylaşıyoruz. Kırk Haramilerin eli kolu o kadar uzun ki; beni bile işe yarayacağımı bilseler, kıymalık diye gönderirler bir tarafa. Harami bunlar..tarih tesbit edememiş dinlerini,mezheplerini, milliyetlerini..Bize mi kalmış onlar hakkında kanaat bildirmek. Osmanlı her şeyi arşive dökmüş de şunların cibiliyyetlerini bir kütüğe geçmeyi önemsemeyerek ihmal etmiş.Sultan Abdulhamit çok merhametli imiş..Bunlar haramide olsalar insandırlar demiş. Kayıt kürek tutturmamış.Neden biliyormusunuz. Bunlar devleti Yönetmeye talip olmazlar demiş.Bunlar altınla parayla işleri olmaz...Altını da yiyip , dışkı olarak dışarı atamayacaklarına göre..Hiç bir önemi yok demiş cennetmekan..parada kağıttır, sikke dir..vs.. bizde kalacak.. taşımaları mümkün değil demiş. Hiç ellememişler. Tabii sonunda bir gün Abdulhamiti, bir heyet makamından hall edince bakmış ki o haramilerden biri Fetva yazmış, diğeri cibilliyyetinin iktizasını yerine getirmiş. Kara kara düşünmeye başlamış. Anlatırlar ki Sultan Abdulhamit sürgün yaşadığı Beylerbeyinde ziyaretçilerine hep bu anısını anlatmış.

Ve bir gün, Vahdettin kendisine müracaat etmiş. KIRK HARAMİLERİ SORMUŞ, çünkü kayıtlı tek şey rakam.Kimlik bilgisi vs. yok.Bildiklerini bilecebilecek yetkililer ile beraber Vahdetine aktarmış.vahdettin Saraya gelmiş, karşısına bir adam dikilmiş, anlatırla ki bu adam Vahdetinin kabinesinde bir insan.Demiş ki; VAHDETTİN.!(HİTABA BAK) SEN SAKIN İNANMA ABDULHAMİTİN ANLATTIKLARINA.. “İNGİLİZLER GELİR BİR GÜN DAYANIR KAPINA.”. dehşet bir manzara. Vahdettin yok evladım. Ben sağlığını sorguladım,Şükür iyi imiş. Anlattığı yanlışsa, kendi sağlığı , ben bilmem ,O bilir demiş.Ve vahdettin bu haramizadeyi takibe almış.İşin künhüne vakıf olmaya başlamış.

İşte bir gün vatan toprakları elden gideceği anlaşılınca,Sultan vahdettin kendisini tamamen yalnız hissedince karalar basmış adamı..Hikaye bu..Yanlışını doğrusunu Tarih söyleyecek. Amma Vahdettin asıl düşmanın içer de,Ve KIRK HARAMİLER olduğunu KİMSEYE söyleyemiyor. Hanedanın bile içine sızmışlar.. çare sessizlik.. ve bir gün Bir yüzbaşı yı;Sultan Abdülhamitin de tavsiyesi üzerine DOLMABAHÇEYE çağırır.Onunla günlerce KIRK HARAMİLER üzerine konuşur. O kadar dehset bilgiler alır ki yüzbaşı, şöyle der; “Sultanım desenize, biz bu memleketten, İngilizi , Fransızı, İtalyanı, Almanı ve diğer çapulcuları kovacağız. Amma KIRK HARAMİLERİ kovamayacağız.Bu ne dehset bir beledır.Bunları kessek der.Güler padişah; HANGİSİNİ der.Ve siz kesmeye başlarsanız kendi milletini doğramaya başladı TÜRKLER derler.dünya sizin üzerinize döner. Ve unutma bu BEYNELMİNEL BİR ŞEBEKE. İsmindeki KIRK’a aldanma der. Ve mücadele böyle başlar.

Ve Genç Cumhuriyet kurulur. Devleti kuran şahsiyet omuzlarında bir büyük yük olduğunu bilir. Düşman kovulmuştur.Zayiat mal dır.Zayiat şehitlerin Manevi şahsiyetleridir. Düşünür KIRK HARAMİLER’i . iç geçirir. Ve derki en büyük korkum “ BİR GÜN GELECEK VE KIRK HARAMİLER MİLLETİMİNDE GÖZ BEBEĞİ OLACAKLAR. MİLLET HAKİKİ KİMLİĞİNİ KAYBEDECEK. MİLLETİ FİKREN VE ZİKREN YÖNETMEYE BAŞLAYACAK OLAN KIK HARAMİLER OLACAKTIR. VE MİLLETİM KENDİ ELİYLE TAŞIDIĞI İNSANLARI GÖREMİYECEK KADAR KÖR OLACAKTIR. Ve meşhur nutkunu irad eder, gençliğe seslenir. GENÇLİĞE HİTABE. İsmiyle Hitap ettiği gençlik nerde.? Bilen yok..
Kırk haramiler, hiçbir zaman kendi kimliklerini göstermemişlerdir. Tarih bunun en canlı öreneği. KIRK HARAMİLER bu günde tam teşekküllü bir şekilde yaşıyorlar. Sakın kendi kendinize bunlar, Yahudilerdir demeyin, bunlar hiristiyanlardır demeyin, bunlar sebataistlerdir demeyin. Masonlardır hiç demeyin. Aralarında bunlardan her birinden insan olan bilir. Amma bu “kırk haramiler “ bizim kendi milletimizdendirler. Kimileri derler ki, Bunlar devşirme’dirler.Kimileri derler ki, bunlar yetimhane çocuklarıdırdırlar.İçten bir yapılanma ile sürüp gelmektedirler.kimileri derlerki, Nesebi gayri sahih olan insanların, devletin verdiği neseb cüzdanları ile halkı iğdiş eden varlıklardır.. hep derler ki. Neden elimizde başka bir kaynak maalsesef yok. Hep mişli ve dişli hikayeler. Elinde imkan olanlarda bilendlerde bu haramileri açıklamıyorlar.

Bir hakikat var, hikayemizin devamında eğer Rabbim ömür verirse, sağlığım ve sıhhatim yerinde olursa, hem bu hikayenin kestiğim yerlerini, hemde devamında bazı edebiyat ustalarımızın şifrelerini vereceğim. Belki okuyucu çözer. Belki yönetmen ,belki yardımcıları çözer. Ama birileri mutlaka bu “KIRK HARAMİLER” hikayemizin şifresini çözecekler.Bu milleti yok edecek olan bu haramilerdir.Bizi topla tüfekle kimse yıkamayacak. Bunlar yıkacak. Bunlara Allah fırsat vermesin.

Şimdi şunu duyuyorum; bana soruyorsunuz sen bu kırk haramileri biliyorsun, en azından bazı kriterlerin var. Paylaş. Evet paylaşıyorum. Dediğim gibi eteğimize ateş bulaştırmadan. Şu fani dünyada, ömrümün sonunda, kimse ile cebelleşmek, kanunlar önünde suç işlemek istemiyorum. Bu bir hikayedir. Bu hikayenin kahramanları ise çok güçlü. Bazen bir köşebaşında, bazen kırmızı bir koltukta, bazen bir kırmızı halıda, bazen iştahla aş aşırmakta..Farklı dinlere, farklı milletlere, farklı mesleklere, farklı ünvanlara, ve komuta konumlarına sahip olabilirler.Ve siz onları tanıdığınızda çoktan Azrail a.s ile tanışmış oluyorsunuz.
Hoca Nasreddine sormuşlar.
-Vatandaş: Kıyamet ne zaman kopacaktır?
-N:Hoca: Hocada sormuş hangisini soruyorsunuz?
-Vatandaş: Hoca Kaç kıyamet var ki, hangisi diyorsun ?
-N:Hoca: Bir büyük kıyamet var, birde küçük Kıyamet var.Siz Hangi soruyorsunuz?
-Vatandaş: Hocam Siz ikisinide söyleyin. Biz ilk defa duyuyoruz bu kıyamet çeşitlerini .
-N:Hoca: Hımm. Anlaşıldı,O zaman Bizim evimi soruyorsunuz,Yoksa Sarayımı soruyorsunuz?
Vatandaş:Yapma Hocam Sarayla,sizin evle Kıyametin büyüğünün ve küçüğünün ne alakası var?
N.Hoca:Olmaz mı evlad.Devlete zeval gelirse KIRK HARAMİLERDEN devlet yıkılır .büyük Kıyamet kopar.Padişah efendimiz ölürse küçük kıyamettir.Saraydaki şehzadelerden biri yerine geçer.Kıyametin hükmü biter.
Vatandaş:Hocam, peki sizin evle alakası nedir kıyametin? Büyüğünün ve küçüğünün.?
N.Hoca:Evlad ben ölürsem büyük kıyamet.Yengen ölürse küçük kıyamet.Ben ölürsem bizim ocak söner.Yengen ölürse, Allah hayırlı bir kısmet verir bir yengen daha olur ..
Vatandaş:Hocam bu KIRK HARAMİLER masal kahramanımı da, BÜYÜK KIYAMETİ onlar ile özdeşleştirdin.?
N.Hoca:Evlad,KIRK HARAMİLER, mikrop desen mikrop değiller.Virüs desen viriüs değiller,Elektirk desen elektrik değiller.Rum desen, ermeni desen, yunan desen, Yahudi desen ne desen de, hiç biri değil. Bu öyle büyük bir bela ki,en masum yüzü ile bir defa görünür, ve bir daha onu ismi ile bile anamazsın.lain iblisden kurtuluş var,bunlardan kurtuluş yok.Nede ise, her şehirde ,kazada, kasabada köyde, yaylada ovada mezrada, dolu bunlardan..ve en korkunç tarafı ise, hiçbir zaman ona sen busun diyeceğin şekli ile sana görünmezler. KIRK HARAMİLERDEN KURTULMANIN YOLU ALİ BABA’NIN gelmesidir.
Vatandaş:Hocam kim peki Ali Baba.?
N.Hoca:Oğlum cok soru sordunuz, hemde veresiye..Bunun cevabını vereyimde ben ekaranlıklar basmadan eve gideyim. Oğlum, Ali babadenilen zat..aslında Peygamberimiz Muhammed Mustafa saa ‘in, Kızı Hazreti fatıma dan ve damadı ali a.s dan gelen soyundan evladıdır.Asıl adı Muhammed Mehdidir.İmam ali A.S oğlu olduğu için Ona ali baba deriz.Sen bil yeter.
Vatandaş: Hocam çok teşekkür ederiz. Bu hikayenin devamı gerçekten olacakmı?Yoksa benden kaçmak için mi kısa cevap verdin?
N.Hoca: Kaçmak yok evlad. Biz bu meydanın eriyiz.Her söze verilecek bir cevabımız vardır. Bekleyin mutlaka size bu hikayenin devamını da anlatacağım.
Vatandaş: Yani Hocam “ALİ BABA- VE – KIRK HARAMİLER” nerde bulacakmıyız?
N.Hoca: Elbette. İblisin ininede girseler onları bulacağız. Biz görmesekte, bizim evlatlarımız görecekler.Ali baba bu zulme bir son verecek.En garibinden, en zayıfına, en fakirine kadar her insan KIRK HARAMİLERDEN intikamını mutlaka alacaktır.
Vatandaş:Hay Allah senden razı olsun Hocam..ağzına sağlık. Bende kaçarım.Allaha sımarladık..
N:Hoca: Kaçma Allahın emri ile git. Kal sağlıcakla.Allah sanada evlatlarınada istikbalde KIRK HARAMİSİZ günler ve hayat nasip etsin..

Kırk haramiler nerede Hikayemizin, birinci bölümü burada bitmiştir.İleri günlerde nasip olursa yine bir Pazar günü ALİ BABA KIRK HARAMİLER NEREDE hikayemiz devam edecektir.Bu birinci bölümü okuyacak olan okura şimdiden teşekkür ederken, bir noktayı açıklamakta fayda görüyorum. Biz hikayeyi kaleme alırken, KIRK HARAMİLERİN sadece Osmanlı ve Türk boyutunu ele aldık. Bu hikayenin, Hazreti Muhammed Mustafa saa. Devrine ait bölümüde var. Hazreti Adem a.s yani insanlık tarihinin başlangıç bölümüne ait dönemide var. Niçin böyle bir aktarmayı tercih ettik?Meselenin özü şudur; ALİ BABA- VE – KIRK HARAMİLER gerçekte insanlık tarihi ile başlamış ve soyları mevcuttur.Hem Ali baba nın soyu ve nesebi cok sağlam bir şekilde elimizde var.Hemde Kırk haramiler in soyu hakkında elimizde çok sağlam veriler ve belgeler var.Anlatımdaki uslubumuzun gayesi haramilerin (zayıf halimizle)geniş nufuz alanına müdahele edip sıkıntı yaratmamaktır.Hikayelerimiz Arşiv bilgilerine dayanmakta olup,kimlik, kişilik, özel hukuk alanlarına müdahele etmemek için verilerin ve belgelerin tamamı saklanmıştır.Her okuyucu dilediği kahramanı dilediği yere oturtabilir.Maksadımız üzüm yemektir.Bağcı dövmek değildir.

Bu hikayemizin en önemli son noktası ise, ALİ BABA-KIRK HARAMİLER KADI KARŞISINDA.. İÇİNDE İSE, TOPLUMUN en güzide bilinen kesimlerinden yığınla kahramanlar var.Ve ALİ BABA ÇOK AZ BİR İNSAN ile hukuk mücadelesi vermektedir.



Mustafa Mesut DURMUŞ
KIZILBABA


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ali baba kırk haramiler şimdi nerede? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ali baba kırk haramiler şimdi nerede? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ALİ BABA KIRK HARAMİLER ŞİMDİ NEREDE? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Şadiye gürbüz(zaralıcan, @sadiye-gurbuz-zaralican
19.6.2011 22:05:07
değerli can çok insanın okuyup işte burada gerçeklerin hemen hemen hepsi var ve yazılmış demelerin isterdim fakat sanal ortamada sadece gecede parlayan kedi gözleri makbuldür bunu söyleyim size ben kendi adım harika akıcı gerçekleri okudum teşekür ederim kaleminiz varolsun
saygılarımla
zaralıcan
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL