13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1028
Okunma

Vakit akşamın dêm zamanı...
.
martılar, batmakta olan güneşin renkleriyle oynaşıyor.
şımarık bunlar, şımarık...nereye gitsem çığlık sesleriyle peşimdeler.
.
etraf denize atılmış balık ekmek kırıntılarıyla dolu.
mis gibi de balık kokuyor, hadi bakalım yemeyeni dövüyorlarmış, yeme de dur...
-balık ekmek beş lira, hadi abiler, ablalar...gelin...gelin, bize de gelin, heyt yavrum derya kuzuları valla bunlar, soğan ister misin abi ?
-Sophia Loren bile burada balık ekmek yemiş, hadi abiler, ablalar bu tarafa...norveç’in kuzuları bunlar.!
gülümsedim.
.
Aklıma Sophia Loren geldi..vay vay, dedim içimden Eminönü’n de balık ekmek yemiş bak sen...hatta kabarık etekle, bir elinde balık ekmek, diğer elinle de puantiyeli şapkasını şu martılara hediye etmeden poz verip fotoğraflarını çekmişlerdir, kimbilir.! Loren bu olur mu, olur.
.
.
-soğan ister misin Loren abla ?
-what ?
-would you like onion sister loren?
-o oo yesss
-bak soğan kokarsın ha loren abla,
-what ?
-but it would smell bad,
-o oo onion...ımmmsss...ohh onion, ooohh...
.
.
e yani boşuna meşhur olmamış bizim balık ekmekler, hele soğanın...değmeyin keyfine.
.
" grup vakti "derdik eskiden biz bu vakitlere...
bir de şarkılar söylerdik...
hep bir ümit uğruna yaşıyoruz hepimiz
mutluluğun ardından koşuyoruz hepimiz
kimi pulda parada aşkı arar kimimiz
düşünür kara kara ağlar çaresiz
... ...
.
.
Yani ne ilgisi varsa çaresizliğin,akşam güneşinin, martıların, şarkıların ve Sophia Loren’le...
günlerdenbiröykü Davidoff 2011