3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2865
Okunma

Yirmili yaşlarıma değin kendi il ve ilçemden başka yerleri gezip görme olanağım olmamıştı. Öyle de olsa her il, her bölge ve yöre hakkında bir önbilgimiz, önyargımız vardı. “İstanbul” denildiğinde Osmanlı sarayları; “Bursa” denildiğinde yeşilin içinde saklı bir kent; “İzmir” denildiğinde denizler, gemiler, martılar gelirdi gözümüzün önüne. “Anakara” denildi mi Mustafa Kemal’i; Maraş denildi mi Sütçü İmam’ı; “Antep” denildi mi Şahin’i; Erzurum denildi mi Nene Hatun’u anımsardık. Her ilin, her ilçenin, her yörenin güzel çağrışımlar uyandıran bir yanı vardı belleğimizde. Bütün düşler, bütün çağrışımlar hep iyiye, güzele yönelirdi. Hiç görmediğimiz, bilmediğimiz, en geri kalmış yerleri bile, dağlarında otlayan sürüleriyle, kaval çalan çobanlarıyla, şırıl şırıl akan dereleriyle güzelleştirirdik düşlerimizde.
Bütün bunları bilmeme karşın,1975 yılında Hakkari-Çukurca ilçesine atandığımda çok tedirgin olmuştum. Kime sordum, kime danıştımsa kara tablolar koydular önüme; “gitme!” dediler. Ama ben, Sümbül Dağı’nın hırçınlığını, Zap Suyunun delice akışını, kaya üstlerinde açan çiçekleri, en önemlisi de yoksullukla boğuşan, az ile yetinen fakat onunla bile mutlu olmayı bilen tütünü deli, aşı yavan, canayakın insanları hep oralarda gördüm, tanıdım.
Yıllar ilerledikçe ülkemin değişik illerini, bölgelerini gezme, görme olanağım oldu. Gezdikçe, gördükçe şu yargıya vardım: “Türkiye’nin her yeri güzeldir…”
Bugüne değin illerimizin tarihçesini, coğrafik konumunu, eski eserlerini, kültürel değerlerini anlatan yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır. İllerimizi konu edinen şiirler de vardır kuşkusuz. Özellikle de, İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara gibi büyük kentlerimizi konu edinen şiirler pek çoktur, fakat Doğu illerimiz bu konuda da ihmal edilmiştir. Olsa bile, tek kalemden çıkmış toplu bir çalışma bugüne değin ortaya konulmamıştır. İşte, 81 İL-81 ŞİİR bu boşluğu doldurmak için kaleme alınmıştır. Bu çalışma bir yandan illerimizin tarihi zenginliği, doğal güzelliği yönünden ipuçları verirken, bir yandan da bunu bir şiir tadıyla sunmayı amaçlamıştır.
Şiir, insan ruhunu okşayan, güzel duygular uyandıran bir yazı türü olsa da, aynı zamanda, az sözle çok şey anlatma sanatıdır. Örneğin, İstanbul’u anlatmak için yüzlerce cilt kitap yazmak gerekir; ama İstanbul, birkaç dörtlükle de anlatılabilir. 81 İL – 81 ŞİİR, böyle bir amacın ürünüdür.
Şiirlerde geçen dağ, ova, dere, ırmak vb. adlar, o yöre halkınca yakından bilinen yerlerdir. Bunlarla ilgili ayrıntıları vermekten, açıklama yapmaktan özellikle kaçınılmıştır. Şiirlerin özünden de anlaşılacağı gibi, her şeyden önce bunlar “Didaktik (öğretici)” şiirlerdir. Bu nedenle, bir yandan okurlarımızın önüne bir şiir demeti sunarken, öte yandan da onları, araştırmaya, bulmaya yönlendirmenin daha yararlı olacağı düşünülmüştür.
DOĞAN SOYDAN