3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
714
Okunma

-Üç’ün gaç sayı olduğunu saysana bana Ayşe gızım...
-aa üç, üçtür işte, yani bir, iki üç.Üçü senin elinde gösderem mi deyzem.Ha bu parmak bir, bu parmak iki, bu da üçç, oldu mu?
-yok,olmadı gayrı. Üç gün demişlerdi, en fazla üç gün.İnekleri bile gitti gendi sağdı, süt sağmaktan ne anlardı ki, sanki bi kez inek memesi ellemiş.Depik attı gıdıklanıca inekler döküldü bütün sütler, kalanını da yine gendi oturdu bi güzel sütlaç yapıp elinlen bana yedirdi, ama ne sütlaçtı.Üç kilo pirinç goymuş, hem bize yetmişti, hem de üç mahalleye...Olsun demişti, nasip...iyi ki de gıdıklanmış şu inekler.!
Neysem...
.
hep üç’ü bekledi...
tarlaya gendi gitti, yemekleri gendi yaptı.
-ah şu Hasan’ımın dügünü bir görsem,derdim.Yan odayı boşaltı...Depik atan ineği satıp Hasanıma sevdiği gızı alıp yan odayı gelin odası yapıverdi.
evimizin önünde çocuklar oyun oynardı.
-hadi kız Emine şimdi sıra sende,
bir,
iki,
üç,
-gidin burdan...çabuk gidin...diye govaladı, aslında çocukları da severdi ya, demek insanlar zaman geçip, degişiymiş derler ya...agardı ya saçları...!
.
O sabah uyanmadı, sandım çocukları severdi ya, üzüldü de yüregine oturdu.Meger üç’den gorkmuş garibim...demişler avradının en çok üç günlük ömrü var.!
.
.
Ah be deli,üç’ün kaç olduğunu Allah’tan gayrı kim bilecek, ne gorktun ki.Bak, sen gittin üç yıldır sütleri sağma bile bana galdı.
... ...
-hadi Fatmaa, sıra sende,
bir,
iki,
üç.!
günlerdenbiröykü 2011 Davidoff