Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz

....

Yorum

....

33

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2247

Okunma

Okuduğunuz yazı 30.5.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

....

“Gorbaçov gel oğlum” diyor Bahriye Nine. Misket oynayan iki çocuk biraz tuhaf bakıyorlar yaşlı kadına. Onlar herkesi tanıyorlar. Ama Gorbaçov’u hiç görmemiş ve duymamışlar.Yaşları itibariyle gerçek Gorbaçov’u hatırlamaları da mümkün değil. Ben biliyorum ama Gorbaçov’u. Pek sık bahsi geçer bizim evde.

Şimdi ev sahibimiz Çöpçü Erol olsaydı, Gorbaçov ismini duyar duymaz kulakları gerilir, kaşları çatılır “Anasını sattığımın komonisti” diye söylenirdi. Nereden mi biliyorum? Ne zaman Ruslardan konu açılsa -konunun illaki siyaset olması şart değil, mesela bavul ticareti ya da Nataşa falan dense- Çöpçü Erol’un dudakları hareketlenir, alnının ortasından geçen damar kabarır. Bir süre kendini sıkar ama eğer etrafta kadın ve çocuk yoksa başlar Alamanya’da öğrendiği ecnebice küfürleri sıralamaya. Onu dinleyenler yüzündeki mimiklerden iyi bir şey söylemediğini anlar ama, Avrupa görmüş bu zengin şahsiyetin küfür ediyor olabileceğini hiç düşünmezlerdi. Ta ki aşağı mahalleden Seyfi, memlekete kesin dönüş yapıp orta halli bir mahalle kahvesi açana kadar.

O bir gün bütün küfürleri tercüme etti ahaliye. Ben bile biliyorum “kokotte” nin ne demek olduğunu.



“Gorbaçov! Kaybana kedi, neredesin yine?”

Misket oynayan çocuklar Gorbaçov’un bir kedi olduğunu duyunca eksik dişlerini göstere göstere gülüyorlar. “Benim bildiğim, Tekir olur kedinin adı.” diyor bir tanesi. Öbürü omzundan tutup silkeliyor onu. “Sana ne salak! Oynamana bak sen.” Önünde oynadıkları apartmanın, zemin katında oturan zabıta Nusret’in karısı o sıra yanlarından geçiyor olmasaydı, mutlaka birbirlerini pataklayacaklardı. Ondan sonra bu küçük mahalle iki gün iki gece, karşı komşu olan analarının kavgalarını dinleyecekti.

“Oğluna mukayyet ol Fehime Hanım, çok yaşamaz bu kafayla!”
“Hadi oradan terbiyesiz, sen kendi oğluna bak.”

Sonra ağız dalaşı ilerleyecek ve kadınlardan biri diğerini, alacağı cevabı bile bile kocasına sövdürecekti.

Bir keresinde yine bu iki çocuk kavga etmişti de, mahalleli beyhuzur olup iki kadını ayırması için muhtarı ve ağazaları çağırmıştı en nihayetinde. Sokağın ortasında kalıveren muhtar ve ağazaların suratları, kadınların ağzından çıkan her kelimeyle sırtlarındaki pardösülerden daha koyu bir renk almıştı. “Seni kocam” diye başladı biri önce. Diğeri sabırla dinledi. Mahalleli şaştı bu duruma. Çöpün önündeki balık kılçıklarını sıyıran Gorbaçov bile… Bir tarafın kelimelerinin tükenmiş olmasına sevindiler belki de. Bu az sonra kavganın kendiliğinden nihayetleneceğine dair bir işaret olabilirdi. Ama sanılan olmadı. Susan kadın konuştu.

“Bana bak! Ben seni dünyada kocama sövdürmem, kıskanırım. Senin kocan beni o dediklerin gibi yapsın ki, sen arından, kıskancından çatla!”

Bu sözler üzerine durum daha çetrefilli bir hal aldı. Zira kadınların kocaları sokağın ucundaki kahveden bütün konuşulanları duydu. Aslında eski dost olan bu iki adamın, kadın kavgasına bulaşmak gibi bir niyetleri yoktu ama, işin içine erkeklikleri bulaşınca, ikisi de fabrikada on altı saat ter döktüklerini unutup, Allah ne verdiyse bir güçle birbirlerine girdiler.

Artık muhtar ve ağazaların yapabilecekleri tek şey, olay mahallinden kaçmaktı. Zaten yarı uyur vaziyetteki ihtiyarların kaçarken ki halleri, görülmeye değer manzaraydı doğrusu. Zavallılar tık nefeste mahalle yokuşunu tırmanıp gözden kaybolana kadar mahalle çocukları gülmekten yerlerde yuvarlandı.

Hayat garip bir şey bu mahallede işte. Ne balkonlarda kavga eden kadınlar, ne kahvede cam çerçeve indiren adamlar umurlarındaydı çocukların. Hatta kavganın müsebbibi iki çocuk bile kollarını birbirlerinin omzuna atmış gülüyorlardı.



Sonunda çapkın Gorbaçov apartmanların birinin balkonundan sıçrayıp, biraz korkak, biraz mahzun gözlerle hanımeli tenekelerinin arasından Bahriye Nineye baktı. Bir süre, ortasından kırmızı bir leke geçen başını tenekelere sürtmek suretiyle kaşıdı. Bir kadın “Pist pis musibet!” diye çığlık atıp elindeki plastik maşrapayı Gorbaçov’a fırlatana kadar, Bahriye Nine onu görmedi. Gorbaçov, sırtına yediği maşrapanın acısıyla, bulunduğu yerden üç metre öteye sıçrayıp, saniyeler içinde, bir esas hamle için mandallığa davranan kadına, bir de tencere kapağı büyüklüğündeki gözlüklerinin üzerinden gülümseyerek kendisine bakan Bahriye Nineye baktı.

Misket oynayan çocuklar dönüşümlü olarak her üçüne de baktı. O sırada Nusret’in karısı sokağın diğer ucunda kaybolup gitti.

Elindeki mandalığı hışımla hedefe savurmaya hazırlanan kadın içeriden gelen sesle irkildi.

“Nerde lan bu kumandanın pilleri? Çakmağım da kayıp.” Kadın Gorbaçov’a “sen görürsün” manasında kafasını salladıktan sonra, elindeki sepeti çamaşır teline asarak içeri girdi.

“Ulan her sabah bir çakmak alıyorum, eve geliyorum, yok! Bir yerde işporta mı açtınız da haberim yok!”

“Aman bey, kim bilir nerede düşürdün.”



Akşamüzeri Çöpçü Erol Amca mersedesiyle sokağa girdi. Arabasını büyük bir itina ile her zamanki gibi yarısı sokakta, yarısı bizim kata bitişik kaldırımda kalacak şekilde park etti. Babam bu duruma çok sinirlense de, annem penceresine yarım metre mesafede bir mersedesin oluşundan dolayı memnun.

Her okul dönüşümde, emsalleri Medeniyetler Müzesinde sergilenen, kalın pilli fotoğraf makinesini elime veriyor. Sonra perdeyi sonuna kadar sıyırıp, öğle oturmasında Gülnaz Yengemden aldığı ödünç bilezikleri koluna takıp, en güzel esvaplarını giyiniyor ve heybetli bir valide sultan pozu veriyor. Arkada Mercedes, kolunda enli bileziklerle annem hakikaten kıskanılmayacak gibi değil.

Yaptığım bu hizmet karşılığında bir lira alıyorum. Seviniyorum haliyle. Ama benden çok seviniyor Bakkal Saniye Abla.

Fotoğrafları, eşe dosta, uzak akrabaya nispet olsun diye sosyal paylaşım sitelerine atma fiyatım ise iki buçuk lira. Annem bu kısımda genellikle veresiye ayaklarına yatsa da, onu babama söylemekle tehdit edince yekun alacağımı tahsil etmek zor olmuyor.



“Medeniyetsiz insanlar!” diye bağırıyor ev sahibimiz Çöpçü Erol Amca. Anlaşılan Saime Hanım teyzenin, su tesisatından artan boruyla halı çırptığını gördü. Alamanya’da bunu yap, seni madara ederler, diye söyleniyor. Sonra her akşam yaptığı gibi cebinden çıkarttığı ameliyat eldivenlerini eline geçirip, sağda solda uçuşan çöpleri topluyor.

Annem bir çırpıda poz vermek üzere oturduğu çekyattan kalkıp perdeyi kapatıyor. Gitti bugünkü üç buçuk liralık rızkım diye hayıflanıyorum.



Gorbaçov beyaz bir kediyle geçiyor ince perdemizin önünden.

Karşı balkonda bir kadın, çamaşırları toplarken aşağı firar eden mandalına bakıyor.

Kuru fasulye kokuyor bulutlar. Bir de bulgur pilavı. Her şey çok çabuk geçiyor…

Ve artık akşam…


...ENGİNDENİZ...

............................................
Kokotte: Almanca “fahişe” demek.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
.... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz .... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
.... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
31.5.2011 23:34:32
çok zamandır nete giremiyorum ve girdiğim anda kaptı kaçtı yapıp çıkıyorum...

harikasın secvgili Aynur,tebrikler arkadaşım ve dua ile kal inş...

yine yeniden ve daim başarılar.................

sevgim seninle....
Etkili Yorum
Ağyar
Ağyar, @agyar
31.5.2011 22:54:02
Okuyucu üzerinde ilk başlarda “aa bizim eski mahalle” intibaı uyandırsa da satır aralarında verdiğiniz “televizyon kumandası, sosyal paylaşım sitesi” gibi ipuçlarından hiç de öyle bizim eski mahalle olmadığını anlıyoruz. Ve ille de bir kediye “Gorbaçov” ismi konulmasından. (Bu arada okuyucu yaş ortalamasını da minimum 40 olduğunu varsayalım)

İstanbul’a kar yağmayınca memlekete kış geldi sayılmazmış. Bizimki de o hesap. İstanbul’dan dışarı hep sayfiye niyetiyle baktığımız için hala böyle eski mahalle havası teneffüs edilen mahallerden bihaberi(z)m. Bu da kusurumuz olsun.

Sahi misket oynayan, misketin ne olduğunu, diğer isimlerinin bilye, mile olduğunu bilen çocuk var mı? Sahi hala misket var mı? Sanki yazar sıkıştığı yerlerde çaktırmadan eskilerden borç almış. Zekice, tebrikler. Bu yüzden zaman mevhumunda beni de yanıltan, tereddüte düşüren hala “misket oynayan çocuklar” figürünün kullanılması oldu.

Eski(otuz-otuzbeş yıl kadar eski) bir mahallede bir kediye Gorbaçov’un yerini Brejnev ismi konulması herhalde daha gerçekçi olurdu. Şayet Brejnev sert geldiyse "Tito", "Çavuşesku" gibi isimlerde tercih edilebilir. Munis kediler için "Valessa" veya "Nadya Komanaçi" isimleri de iyi birer alternatif sayılabilr. Yanlış anlaşılmasın, yazar öyküsünde; bir kediye isim anneliği yaparken tercihini doğu bloğundan kullandığı için bu örnekleri saydım. Yoksa o tarihlerde bir kedi hatta ve hatta köpek için bile batı bloğundan "Mitterand", "Helmut", "Reagan", "Teacher" gibi bir sürü güzel isim de mevcuttu.

O ki yazar, bir yeni mahalle portresi çizdiğini söylüyor kedi ismi için “Gorbaçov” bence de sempatik. Okur kitlesinden alınganlık gösteren komünist okuyucularımız da “Gorbaçov” yerine “Berluskoni” desinler, ne yapalım artık.

Belki İstanbul un, bakir demeyelim de tenha köşelerinde yazıda hikaye edilen mahallelerden mutlaka mevcuttur. Tapuda bitişik nizam görüntüde nizamsız mahallerden. Fakat o mahalle ruhunun varlığından şüpheliyim.

Sendeki bu yetenekle "Kırkyama-40 " ıda görürüz vallahi :-)

Tebrikler, selamlar

hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
31.5.2011 18:45:20
Yazarlik yakisiyor bir gün isminden söz edilecegine cok inaniyorum.

Yüregine saglik ve tebrikler sevgili Aynur

Sonsuz sevgimle

handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
31.5.2011 18:39:55
Aynur kardeşim gecikmeli tebriklerimi kabul et lütfen!
Torunumun yanına gitmiştim, son on gündür onunla beraber olmak çok keyifli olduğundan, sitemizden uzaktım.
Sımsıcak eski mahallelerimizi anlatan yazı dizinizi şimdi okuyorum.
Okurken, çocukluğumdaki mahallemiz, komşuluk ilişkileri geldi gözümün önüne.Vefat den büyükleri andım rahmetle.
İstanbul'da da olsanız, apartmanlarla dolu bir mahallede de otursanız, o yıllarda insanlar daha dürüst, nasıl anlatayım, içi dışı birdi, herkesin.Mahallemizdeki komşularımızı tanır, görüşür, büyüklerimizden saygı dolu bir çekinmemiz olurdu.
Şimdi oturduğunuz binada tanımadığınız, huyunu suyunu bilmediğimiz insanlarla, merhabalaşıyoruz.
Yazınız beni çok eskilere, o güzel komşuluk ilişkilerinin olduğu günlere döndürdü.
Burnumun direği sızladı.
Yazınızın iki bölümü de hak ettiği ödüle layık bulunmuş zaten.
Ben de sevgi ve tebriklerimi gönderiyorum, yazılarını seviyorum kardeşim, siz yazın, gecikmeli de olsa okuyacağım inşallah.
ayşe1
ayşe1, @ayse1
31.5.2011 16:46:21
Sürüklenerek ve zevk alarak paylaşılan özgün yazıya tebrikleriimle.
Selam ve sevgiler.
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
31.5.2011 16:33:13
10 puan verdi
Sen de kendine klişe yamışım dersen biz ne yapalım gülüm?

Klişe olacak belki ama tebrikler Sultan'ın minik kuşu :))

Aman kendisiyle dalga geçtiğimi duymasın.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
31.5.2011 13:44:49
Tebrik ederim Aynurcuğum. Yine güzeldi yine özeldi. Sevgiyle...
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
31.5.2011 12:15:01
10 puan verdi
Her zaman ki gibi harikasın gülüm..minnacık kuşum benim:))

Tebriklerim her daim
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
31.5.2011 11:56:56

Mahalle kavramının nerdeyse bittiği günümüzde, yeniden ve bu güzel anlatımnla bir mahalleye girmiş oldum. Bazen eskiye hatırlar ve kendi mahallemdeki insanlar resmi geçit yapar gözlerimin önünde.

Yaşayanları sevgiyle anarım, göçüp gidenleri rahmetle ve resmen burnumun direği sızlar. Bize tekrar o günleri hatırlattığın için teşekkürler sevgili Aynur.
BANU ULUDAĞ
BANU ULUDAĞ, @banuuludag
31.5.2011 11:37:34
Bu mahallenin filmini çekseler keşke. O kadar güzel anlatmışsın ki, zaten zihnimde tek tek tipler , evler ve sokaklar belirdi sevgili Aynur. Gorbaçov bile. Hafif sarı- beyaz,çok az tekir kırması var tüylerinde, zayıfça ve genç bir kedi:)

Tebriklerimle.

Çok güzel, bir önceki gibi.

BANU ULUDAĞ tarafından 5/31/2011 11:38:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
Funda SAĞLAM
Funda SAĞLAM, @fundasaglam
31.5.2011 11:17:12
güne düşen yazıyı..vede yazan kalemi alkışladım bende..kutladım canda can..sevgimleee
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
31.5.2011 10:22:58
Hepimizin gönüllerini fetheden yazılarınla hep var ol. Tebrik ederim Aynur'cuğum. Seni seviyoruz. Sevgi ve selamlarımla.
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
31.5.2011 10:05:44
Siteye uzak kalmakla çok kıymetli yazıları kaçırdığımı sayfanızda bir kez daha üzüntüyle anlamış oldum. Bu kaliteli kalem gerçekten keyifle okunuyor.

Tebrikler Aynur Engindeniz.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
31.5.2011 10:02:07
Bir öykü yıllığı düzenlesek edebiyat defterinde; Tacettin bey ve siz bütün yazılarınızla yer alırsınız inanın.

Tarzı olan çok kaliteli yazılar.

Hak ettiği yerde her zamanki gibi.

Üretken ve asil kaleminizden ötürü sizi tebrik ederim.

Sevgi ve selamlar. 10 numaraydı.
(Mustafa Çetiner)
(Mustafa Çetiner), @mustafa-cetiner
31.5.2011 07:17:14
Yazılarınızı kaçırdığıma üzülmüyorum artık:)
Zira aradığım zaman yerinde buluyorum ki hep yakışıyor buraya.
Hiç bu kamar keyifle öykü okumamıştım daha önce.
Bana nesir okumayı sevdiren kaleme selam olsun, sevgimle.
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
31.5.2011 07:03:14
İşin inceliği, okuyanlara hissettirebilmektir kelimeleri...Bunu da güzel yapıyorsunuz ablacım...

Betimlemelerin saman kağıtlarını anımsattığı daha derin ve uzun yazılara inşallah...,

Kutladım/Hürmetle...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
31.5.2011 03:15:47
renkli....mahalle....farkılı kalemle...dahada.... güzelleşiyor...yazın layık olduğu yerde... saygılar engindeniz...
Muharrem Nalçacı
Muharrem Nalçacı, @muharremnalcaci
31.5.2011 02:06:32
Bulutların sevda koktuğunu bilirdim ama...Kuru fasulyede koktuğu olurmuş :))
Bence yanına bi de turşu gerek. Hem de dolma turşusu..Oooff of ! Çok güzel gider valla :))
Şaka bir yana anlatımınız yine çok güzel şair.. Hem de çok güzel..
Sizi okumak ayrıcalıktı.
Tebrikler benden.
Saadet Ün
Saadet Ün, @saadetun
31.5.2011 01:01:36
Gorbaçov'un keyfi yerinde... Havada da taze fasulye, bulgur pilavı kokusu...Oh gel keyfim gel!

Başka bir aykırılık göremedim bu mahallede, kavgada edilen küfürlerin versiyonlarından başka :)

Sevdim bu mahleyi... Ses var bu mahlede, gerçek yaşam var... Hem böylesi mahlelerin (mahalle) göğü de vardır mavi mavi, benzemez evleri burnunu gökyüzüne dikmiş ve gökyüzünü kapatmış binalara...

Kutladım, sevgiyle...



Saadet Ün tarafından 5/31/2011 1:04:09 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
30.5.2011 21:39:19
İyi bir öykü yazarı iyi bir gözlemcidir de aynı zamanda. Mahalle değiştirenlerin büyük şok yaşadıklarını bilirim. Mahalle, zamanla insanın memleketi oluyor. Tebrikler. Çok güzeldi. Sevgilerimle.
YILKI
YILKI, @yilki
30.5.2011 21:19:00
10 puan verdi
Tam puanımı vereyim. Uzun zamandır sizlerden ayrı kalmıştım(Sidney'deydim...) Yazılarınıza tekrar kavuşmanın mutluluğu içindeyim. Roman alıp okumama gerek yok.Yazdıklarınız,alacağım romanlardan bin kat üstün...

Kırkyama - II' ye yorum yapmak için,önceki bölüme bir bakayım,izninizle...

Selamlar,sevgiler Aynur kızım...
Davidoff
Davidoff, @davidoff
30.5.2011 18:02:33
10 puan verdi


Davidoff tarafından 5/30/2011 6:03:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
Davidoff, @davidoff
30.5.2011 18:00:37
10 puan verdi
Ya ben bunu bir yazı yapıp yayına vermeyi düşünüyordum ama bu kadar güzel bir yazıyı da görünce hadi dedim yoruma yaz Engindeniz'in Kırkyama'sına feda olsun.

Bizde çocukluğumuzda İst.'un kalabalık bir semtinde otururduk.Eli maşalı bir Fatma teyzemiz vardı, yaşlıydı o zamanlar, şimdi rahmetli olmuştur.Hem çok titiz, hem beleşi çok severdi, yoldan gelene geçene bakmadan üstüne halı silkelerdi.
Bütün mahalleli illallah etmişti Fatma teyzeden, namazlarında bile son duaları,
-al yarabbim şu Fatma kulunu demeye başlamışlardı.

Gel zaman git zaman, ninemin aklına bir fikir geldi, Fatma teyzenin en çok korktuğu şeyin ne olduğunu hatta eğer ondan evinde bir tane bile görse bir daha o evde oturmayacağını da biliyordu.
O sabah beleşçi Fatma teyzeye haber yolladı, kahve içmeye çağırdı.Beraber kahvelerini yudumlarken,

-Ah Fatma Hanım ah, bilsen başıma ne geldi, benim bey var ya bana sormadan git eskici Rıfat Efendiden iki tane kilim al.Eski gibi duruyor ama şu anda Topkapı Sarayı görevlileri görseler dünyanın parasını verip elimden alırlarmış ama benim ev küçücük yahu şimdi ben nereye koyucam bunları.
-yapm ya, aa sende ne üzülüyorsun canım ver bana hemen eve götürüp saklarım.

Geceyarısı mahallede çığlık sesleriyle uyandık, uyku sersemiyle ne olduğunu kimse anlamadı tekrar uyuduk.Sabah olduğunda Fatma teyzelerin evlerinde sadece kilimler vardı, birde karakedi.

SEVGİLERİMLE.

IRIZA
IRIZA, @iriza
30.5.2011 17:59:52
Yaşamdan kesitler çok başarılı yansımış...Anadoluyu ve yurdumun güzel insanlarını ve onların yaşama bakış açılarını ve ihtiyaçlarını göre hareket eden mahalle sakinlerini gözler önüne sermiş gibi...Bir bakıma her yerde her mahalle misali.

Dünya dönüyor ama kimin umurunda.

Çok renkli bir mahalle kurgulanmış.Oturan birileri olsaydı eminim daha sonra daha renkli bir mahalleyi arardı.

Kutlarım.


canandemirel
canandemirel, @canandemirel
30.5.2011 14:53:13
Öykünün cevamı da aynı güzellikte, kendimi eski sokağımda sandım ve sanki çoçukluğuma geri gittim.
Tebrikler, sevgilerim yolluyorum...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
30.5.2011 12:46:57
10 puan verdi
Hımm bu kedinin adı uygun düşmemiş ayrıca hala gorbaçov'u komonist mi görüyor çöpçü erol ,onu bir kenara çekip konuşmak lazım ,siyaset yapmak lazım -bak erol efendi o senin gomonist dediğin adam ,tam tersine buz dağının altında çözülen ve bekleyen bir sistemi yuvarladı ayaklarıyla ,kedümm benim,ayrıca bu bir erkek kediyse yine hatalı isim ,olsa olsa çapkınlık açısından Berlusconi demen gerekiyordu kediye ,-ah şu gomonistlerin adı çıkmış yaa :))))

.

Tipik bir sokak , renkli insanların olduğu bir sokak,bu anlamda yazının başlığını sevdim,uyum sağlayanlar,sağlamayanlar,dümen sularında gidenler asileşenler,iyi gözlem yapmak lazım aslında çevremizde olan herkes kırkyamanın bir rengidir.

sevgiler.
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
30.5.2011 11:04:23
10 puan verdi
Engindeniz farkı nasıl da hissettiriyor kendini.
Bir film izledim sanki arkası yarınlı ve çocukluğumu yaşadım mahalle aralarında.

Sevgim daim gülüm...
erolabi
erolabi, @erolabi
30.5.2011 09:23:49
Sayın Engindeniz,
Yazıyı okumaya başladım ,gerisini getiriyorum.
İp yumağı gibi,nasıl olsa hepsi aynı şekilde çözülür ,değil mi?
Başladım kadınların kavgasına içimden "aslında 'akşam gocam gelsünnn be seni ' derdi bizim mahalledeki Gastomonulu Nurane abla" dedim.
Bir paragraf altta söylemiş buldum.
Bir de şu halı silkme .
Hayatımda bu kadar pis bi olay görmedim.
Üst kattaki komşuya diyorum ki " Bakın hanfendü,bu halı vücudumuzun bütün ifrazatını biriktirir,kıl olsun deri artığı olsun vs. vs. siz onu benim açık penceremin üzerinden salıp evime..."
Kocası balkondan sesleniyo "yok yaaa abi sen de abarma yaaaa" ,bakıyorum, işaret parmağı orta boğumdan üç milim geçmiş vaziyette burnunda...
Kadın " Öyle diyom ama biz de medeniyig,bizim de yazluğumuz var,arabe aldıg"
Bir de Almanya olayı...
"Almanya'da var ya Alman yasaklamış abiiii" ayakları.
Kendileri memlekette her türlü pisliği yapıp Doyşland'a gidince insan olanlar.
Ahhh bu memleketin üzerini işgal eden ..
Yazınızı beğendim.
tebrik ederim.
Selam vedua ile.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
30.5.2011 09:10:25
10 puan verdi
Kadınların kavgalarına bulaştı iki can dostu.

Tül gerisinde kalan hayali yaşam.

Çocukların saf ama olgun düşünceli omuzlara el atmaları..

ver ordan iki kuru + bulgur pilavı sek olsun bulutlu masa üzerinde biraz da turşu olsun..

Kemal Sunalın çöpçüler kralı filmini anımsattı..Güzel 80lerin mahallesi..:)

Sevgimle gülüm..
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
30.5.2011 08:54:13
harikasın bitanem
canım kuru fasulya çekti bulutlardan
yine güzel anlatımdı saygılarımı kabul et lütfen sevgimle
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız, @yukselenyildiz
30.5.2011 07:47:28
"Kuru fasulye kokuyor bulutlar. Bir de bulgur pilavı. Her şey çok çabuk geçiyor…"

Koyun yoğurdu benden olsun.

Paylaşım için teşekkürler, saYGI ÖNCELİKLİ SEVGİLER.
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
30.5.2011 06:43:30
10 puan verdi
Glasnost ve Perestroika'nın mimari olan kedi Gorboçav,'ı(!) çok sevimli buldum.Bugün biraz yaşlandı ama... Aslında ben,hayvanları çok severim...

Sabah sabah akıcı bir roman okumanın mutluluğu içindeyim. Bugün,bütün işlerim rast gidecek senin bu güzel yazınla...

Sevgim,saygım sonsuz Aynur kardeşim. İyi ki;varsın ve de yazıyorsun...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
30.5.2011 00:44:19
10 puan verdi
kurufasulye kokan bulutların dergâhında bir tutam da köy demleniyor yüreğin ince sazına...

bazen yazılarında çocukluğumun kayıp düşlerini buluyorum desem...

sevgimle ENGİNDENİZ...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL