6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2385
Okunma

"Bir dert ver de Allah’ım yaşadığımı hissedeyim" demiş bir filozof.Ben de dedim ki "İlla enteresan bir laf etmek zorunda değilsin,zorlama kendini,rahat ol,biliyorum toplumun beklentilerini karşılamak mecburiyetinde hissediyorsun kendini.Fakat bu tür sözler seni komikleştiriyor."
Kabul etmiş olmalı ki,ilk itiraz sendromundan sonra bana döndü "Yazlık bir gömlek aldım küçük oldu ,değiştirmeye gidelim mi?" dedi.
Hah işte ! Hayata dön.
Bırak enteresan cümleleri başkaları kurup dursun.Sen sıkma canını,rahat ol.
Toplum ne hale getirmiş arkadaşımı, üzülüyorum ,elimden geleni yapmaya onu rehabilite etmeye çalışıyorum.Ama nafile !
Sadece mesai saatinde beraber olduğumuz için ondan sonra müdahale edemiyorum.
Mahallesine gidince değişiyor.
Elini yüzüne dayayıp sağa sola bakıyor.Düşünüyor.
Aslında düşünmesini gerektirecek bir şey yok.
Akli kapasitesi de yetersiz ,fakat o kendini "düşünür" ilan etmiş ya, illa düşünecek ve illa hüküm verecek.
Bir hafta sonu ziyaret edeyim dedim,kalktım mahallesine gittim.
Evini buldum.Kapının zilinden evin döşemelerine kadar her şey lise yıllarından kalma gibi.
İçeri buyur edince ayakkabılarımı çıkarmak zorunda kaldım.
Oturduk.
Bana "Meyankökü yaptım şahane içermisin?" deyince başımı salladım.
Büyük bir bardak koyu kırmızı şerbeti içtim.Tadı fena değildi,kokusunda bira acaiplik sezdim ya ,devamlı içmediğimden net olarak tarifi imkansız olduğundan peşini bıraktım.Ne kokarsa koksun.Meyankökü şifalı işte o kadar.
Biraz sonra yanıma gelince "nasıl yapıyorsunuz bu şerbeti?" diye sordum.
Önce kökleri suda bekletiyormuş.Bir müddet sonra süzdürüyor ve şişelere doldurup buzdolabına yerleştiriyormuş.
Neyle süzdürdüğünü sorduğumda bana :" kullanılmamış kadın çorabı kullanıyorum" dedi.
Hakikatten iyi fikirdi doğrusu,ince kadın çorabından zerre miktar yabancı madde geçmez.
Güldüm,memnuniyetimi anlatmak için "bir bardak daha içerim" dedim. Hoşuna gitmiş olacak ki, ayağa fırladı ve bardağı kaptığı gibi mutfağa koştu ve elinde kırmızı şerbet dolu bardağı yüzüme dayadı.
Bardağı ben de başıma dikip bitirince karşımda duran arkadaşımın ayaklarına gözüm takıldı.
Bir ayağında siyah kirli bir çorap diğeri ise çıplaktı.
"Diğer çorap nerde?" dediğimde ,yüzü kızardı ve keklemeye,saçmalamaya başladı.
Olur böyle şeyler.
Yanlış anlamalar,yanlış işler.
Önemli olan hataların içerisinde hainlik,harislik olmasın.
Antakya’da künefe yemek bir başka oluyor.
Tadı farklı,peyniri farklı,kokusu...
Naci’yi tanımazsınız,künefeci iyi bir adamdır.
Künefe yapılırken seyretmek için dükkanına gittim.
Adam künefeyi tepsiye diziyor.Bir usturuplu, anlatamam.
Bir keresinde künefe yetmemiş de yandaki Hacı Emrullah’ın sakallarını kesip tepsiyi tamamlamış.
Rakipleri uyduruyor dediler ya ,sokaktaki sakallıların bir çoğunun sakallarının bir kenarından makasla alındığını görünce tedirgin oldum.
Bir kaç aydır kadayıf benzeri tatlılardan uzak yaşıyorum.
Yok o kadar da değil ,takıntı yapmadım da, kadayıfı ağpzıma koyunca aklıma Hacı Emrullah amca geliyor ,sakalının bir kenarı kısaltılmış haliyle.
Bir kaç gündür İstanbul dışındaydım.
Kafamı dinledim.Rahatladım.
Dönünce neler olmuş neler.
Bırakıp gitmeye gelmiyor,hemen aksilikler başlıyor.
Komşu hanım intihar etmiş.
Hadi bilin bakalım neyle ?
Yok uğraşmayın,bulamazsınız.
Komşuyu tanısaydınız zaten hiç gayret etmezdiniz.
Kadın kocasına kızmış "tırnak makası"nı yutmuş.
Opresyonla çıkarmışlar.
Ben demiştim bilemeyeceksiniz diye ya ,dinlemediniz.
Karşıdaki avukat bey de çocuklarına ördek yavruları almış.
Havanın güzelliğini fırsat bilip bahçeye çıkarmışlar çocuklar.
Kedi de üçünü yutmuş. Yutmuş dediler ,yemiş demediler.
Ağzına alıp "hüüüp" diye çiğnemeden götürmüş.
Bu arada asansörlerde işeyenlerin çocuklar olmadığına kanaat getirdim.
Sabahın erken saatinde asansöre işemek için kalkan çocuk olmayacağına göre.
Bir de yedinci katta oturan komşularım ,asansörün düğmesine kibrit sıkıştırmasalar daha memnun olacağım.
Ha bu arada bizim komşu yengeyi biz yokken bir posta daha dövmüş.Bu seferki daha neşeliydi diyor çocuklar.
Bu arada seçimlerde en azgın ,en çevreyi kirleten partiye oy vereceğimi zanneden aptal siyasetçilerden nefret ettiğimi bir kez daha tekrarlamayı uygun buluyorum.
Selam ve saygı ile.