...Almanyanın Eggerscheidt kasabası ,
temiz havası eşsiz doğa manzarasıyla
seçkin insanların kaldığı ,
yeşilliğiyle göz kamaştıran
bahçe içinde, yüzme havuzu çocuk parklarıyla
malikaneye benzeyen evleriyle
sımsıcak sevginin ancak barınacağı,
doğup büyüdüğüm eşsiz güzel bir yer

...bana göre küçük şirin bir köydür
herkes herkezi bilir ,kim ne yapmış birbirinden haberi olur
kasabaya dışardan yabancı birisi gelse,
ne için gelmiş, neden gelmiş herkesin bilgisi olur
sabahları ” guten morgenlerimiz ,öğlenleri guten taglarımız ,
akşamları guten abendlerimiz hiç selamsız geçmez..

...Kindergarten ( çocuk bahçesi/ Anaokulu )sonrası
Almanca hazırlık okuyorum ,şimdilerde kaldırılmış
İngilizce hazırlık eğitimin bir parçası gibi bir şey
okul dönüşü otobüsten indim bir ses

- Gülllaaayyyyy Gülllayyyyyy..
sesi duymuş olsam da korkarak önemsemedim ailemin söylediği

- biz yabancı bir ülkedeyiz size kim ne şekil de nasıl ve ne olursa olsun
tanıdık dahi olsa seslenenlere kanmayın şeker verip kandırırlar
sözleri mim gibi işlenmişti beynimize.
haklıydılar !
” bizleri koruma adına..

sonra ses tanıdık gelmeye başladı,
yan komşumuz frau Rinze den başkası değildi
Almanca öğretmenim frau Rinze’ye
hem ismiyle hem fizik olarak çok benzetiyordum
iki çocuklu uzunca boylu mavi gözlü açık kumral saçları ,
etine dolgun, kibar bir hanımefendi
eşi ve kendisi avukattı

bahçelerimiz arasında tel örgü olmasına rağmen,
birbirimize bir şeyler alır verirdik
bahçelerinde çocuk parkı vardı ve
çocuklarıyla oynamamıza izin verirdi
o zamanlar en çok sevdiğim yönü oydu.
bir de onunla yaşadığım hiç unutamıyacağım,
Paskalya bayramları (yumurta bayramı)

...market dönüşü otobüsten inişimi görmüş
bana yetişmeye sesini duyurmaya çalışıyordu
- Güllayyyyyy Gülllayyy
- frau Rinze guten tag ( bayan Rinze iyi günler )
- Gülllayyyyy warte bitteee (Gülay bekler misin lütfen. )
- ja bittter (tabii lütfen )
koşarak terlemiş olduğu halde geldi yanıma pufluyordu
ve okul çantamı aldı elimden hiç konuşmadan..
sonra içinden Türkçe kitabımı çıkardı..
ilk sayfayı açtı..

- das ist Atatürk! das ist Atatürk ! ich liebe sie zerr
( bu Atatürk bu Atatürk ben onu çok seviyorum )
sonra öptü göğsüne bastı
tekrar tekrar öptü ,tekrar sarıldı

Atatürk resmine öyle sarılışı vardı ki
hayretler içinde dona kalmıştım
şoklardaydım
sonra bir heyacanla bana uzattı ve..
-du musst auch kuessen /küssen
-sen de hemen öpmelisin

içimden delirmiş frau Rinze diye geçiriyor
kızarak benim Atatürk’ümü nasıl öpermiş diyordum
kendisine yabancı olan bir ülkenin liderini seviyordu
Türkçe bilmediği halde Atatürk ismini
öyle güzel has bir Türkçe diliyle söylemesine ,
ve sevgisine imrendim ..imrendim …

çocuk belliğime öylece işlenmişti
yıllar içinde zaman ilerledikçe anlayacaktım
” Atatürk sevgisinin büyüklüğünü ”
ve mahcupluk duygusuyla Türklüğümle gurur duyacaktım.
o bir Alman ve Hiristiyan olmasına rağmen ,
anlamıştı Atatürk’ün devlet anlayışını
ve bizim haladır çözemediğimiz bazı düşüncelerini
dünya insanı görmüş bir biz ,bir biz anlayamamıştık


Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir.
Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız
ve hissediyorsanız bu yeter.
M.KEMAL ATATÜRK

...O sevgi hala tüm sıcaklığını korur

akşam olunca sevgili babacığıma olanları anlattım
bana !
- kızım bilmez misin Atatürk Türkiye yi kurtardı tüm dünya tanır..
demesi bile frau Rinze’nin sevgisi kadar etkili olamamıştı

o zamanlardan koymuştum belliğime
ileriki yaşamımda Atatürk hep benle olacaktı oldu da
o yıllarım ! hayatımın en çok kalıcı ! sevgi hatıralarıyla doludur
çocukluk yıllarımın unutulmaz hatırası frau Rinze
hala yaşıyor mu bilmiyorum ama çocukları o evi sattı,
biz ise başka şehirden ev aldık .

Teşekkürler/ vielen dank frau Rinze..
unutulmaz hatıralarınla /
verdiğin o eşsiz saf Atatürk sevdanla

und ich liebe Sie Ewige für immer zerr.
ve sizi temelli /sonsuza kadar seveceğim

Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan,
halkını esir eden ,içerdeki cephenin suskunluğudur

M.KEMAL ATATÜRK


Gülay GÖKTÜRK