7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1715
Okunma

Uyumaktan korkar olmuştu,ne yapacağını bilemiyordu.Altı aydan beri derin bir uykuya hasret kalmıştı.Günlük yaşamdaki sorumlulukları hiç eksilmeden;hatta artarak devam ediyordu.Geceler ise karabasanlar içinde geçiyordu.Bunca yıllık yaşamında ilk defa bu kadar çaresiz ve güçsüz hissediyordu kendini.
Sabaha kadar üzerinde ağır bir yükle uyanıyor,bağıramıyor,kımıldayamıyordu,ter içinde kalıyordu.Bazen anlıyordu karabasanın başlayacağını dualar okuyor,kalkıp su içiyor,uykusunu iyice açtıktan sonra tekrar yatıyordu.Yorgun bedeni uykunun derinliğine geçeceği sırada tekrar karabasanlar başlıyor sabahlara kadar da sürüyordu bu işkence.
Son günlerde gündüzleri de başlamıştı karabasanları.Yaz sıcaklarının en yoğun olduğu
temmuz ayında;hafta sonları biraz uyumak istese, çocuğunun sesini duyuyordu mutfaktan “anne,anne” diye bağırıyor.Kalkamıyor.elini kolunu oynatamıyor sesini çıkaramıyor.Oysa çocuğu yanında yatıyordu.
Artık uyumaktan korkar hale gelmişti.
Hıçkırıklar içinde salondaki koltuğa otururken
-Korkmuyorum senden,karşıma çık korkmuyorum,yeter artık,her ne isen karşıma çık .Korkmuyorum,korkmuyorum yeter, yeter ,karşıma çık.Diye bağırıyordu.Arkasında bir karaltının olduğunu hissediyor,bütün tüyleri diken, diken oluyordu.
Günlük yaşamı da kalmamıştı artık.Konuşmalar derinden geliyordu,sanki ninni söylüyordu herkes konuşulanları anlamıyordu.
Dua oku demişti,siyah taşlı yüzük tak demişti;yaşlı bir kadın.Siyah taşlar koy evinin her köşesine.Siyah taşlı yüzük alıp,parmağına taktı.Dereden siyah taş toplayıp evinin her tarafına koydu.Bir daha kabus görmedi.
Belleği her zaman güçlü bir insandı.Kolay kolay hiçbir şeyi unutmazdı.ama;o kadın kimdi,ne zaman.nerede bunu söylemişti,hiçbir zaman bunu hatırlayamadı.Sanki hafızasının o bölümü silinmişti.