10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
979
Okunma

Aylardan kasım .Bildiğimiz soğukların başladığı ,leyleklerin kendince göç ettikleri,ve dalların elbiselerini değiştirip yataklarına girip uyudukları o uzun yolculuk..
Ben kıyımda duran ağaçlara pek ahbaplık etmeyi sevmezdim..Dillerinden hiç anlamazdım.Onlar yabancı memleketin ağaçlarıyda.Haliyle onlarda beni anlamıyorlardı.
Zaten beni kim anlıyordu ki.Ben bile kaç mevsim önce dikildiğimi hatta ve hattası buraya nerden getirildiğimi bilmiyorum..
Benim gövdem diğer ağaçlar gibi gürbüz ve geniş değil..Ben çelimsiz bir çocuk gibi en ufak rüzgarda kırılacak gibi sallanan bir ağaç parçasıyım.
Onların boyları benim boyumun üç beş katı..Her bir dalı benim gövdemin kalınlığınca.
Bazen kıskanmıyor değilim.İçe kapanık hallerim de bundan dolayı sanırım.Çok girişken değilim.Kendimi onlarla bir tutuyorum.Biliyorum onların cinsi farklı.Yapıları farklı ama ağaç aklı işte ne yapsam bu hislerimden arınamıyorum.
Az ilerimde ki ağacın benimle zora ki konuşma isteğinin farkındayım.Yazın ve baharda yapraklarımın altına gizleniyordum en azından .Benimle sohbet etmelerine fırsat vermemek için.Ama yapraklarım dökülmeye başlayınca mecburen konuşmak durumunda kalıyordum,
Bazı zamanlarda duymazlıktan geliyordum.Yada uyuyor numarasına yatıyordum.Ama şimdi yakalandım..
-Merhaba arkadaş nasılsın iyimisin..
-Teşekkür ederim siz nasılsınız..Deyip başımı diğer tarafa çevirip başka bir şey sormasına engel olmaya çalışıyorum.
Beni küçümseyen bakışları görmekten nefret ediyorum.Bu halimi ben seçmedim ki ne kadar çok istesemde onlar gibi büyük ve saltanatlı olamıyorum.Kendimi göle düşmüş bir çöp parçası gibi gereksiz ve zavallı görüyorum.Hiç kimsem yok benim yalnızım hemde yapayaılnız.
-Arkadaşım biliyormusun kaç mevsim seninle konuşmaya çalıştığımız halde bizimle muhatap olmaktan kaçıyorsun nedenini sorabilirmiyim acaba.?
"Nedeni gayet açık değilmi .Ben sizlerin arasında bir damlacık bir ağacım.Hiç bir özelliğim güzelliğim yok.Sizler gibi gür dallarım yapraklarımda yok.
Bana yukardan bakan aşşağılayıcı bakışlarınızı görmek için mi sizinle konuşayım yani, demeyi çok istedim dilimin ucuna kadar geldi ama susup başımı yine diğer tarafa çevirdim..
Gittiğini düşündüğüm vakit ,baktım ki orda .ve bana
-Biliyormusun senin kendini beğenmiş olduğunu düşündük hep bunun için bizimle konuşmak istemediğin kararına vardık.Halbu ki biz seninle arkadaş olmak istiyoruz.
"Bu sözler benim onlar için düşündüğüm sözlerdi.Benmiydim kendini beğenmiş olan.ona döndüm ve
-Benimle dalgamı geçiyorsunuz siz.Hepiniz hemen hemen aynı boydasınız.Benim ise sizin yanınızda ne kadar sönük kaldığımı görmüyormuş gibi birde benimle alaymı ediyorsunuz.
Kırılmıştım cidden bu sefer yüreğim içten içe yanmaya başlamıştı.Gözyaşlarımı göstermemeye çalışıyordum ama hıçkırıklarım beni ele veriyordu.
Kökümü çıkarıp topraktan bir an önce kaçmak istedim burdan.Ama yapamadım işte onu yapmaya bile gücüm yoktu.Bir de bunu düşünüp bir daha ağladım.
Bir ses iyice yaklaşmıştı.
-Seni biz gıpta ederek izliyor ve seviyoruz.Bizler ne kadar büyük olursak olalım.Dallarımız ne kadar gür olursa olsun.Biz sadece odun olarak işe yararız.Ve bir kaç zaman sonra belki de yarın bizi kesecekler.
Ama sen verdiğin güzel ve sulu elmalarla her daim yaşayacaksın.Biz bunun için sana hayranız.Ve çocukların senin çevrende koşturması ,sana çıkıp dallarından kopardıkları elmaları zevkle yemeleri bile bize mutluluk veriyor.
Sonra tüm kuşlar senin ağacının üzerinde bir başka şarkılar söylüyorlar.Meyvelerini tadıyorlar.Bize ise seni kıskanmak ve hayıflanmaktan başka bir şey kalmıyor.Ama yinede burada senin gibi bir ağacın oluşu bizim içimize mutlulukların en güzelini serpifştiriyor.
Bu sözler benim için tarifi anlatılmaz mutlulukların eşiği olmuştu.Bunca zaman asıl kıskanılan benmiydim.?
Günlerce sohbet ettik.Kah rüzgarla dans ettik.Kah yapraklarımızı birbirine eş olsun diye aynı anda bıraktık yere.
Ama içime garip bir buruklukta oturmuştu.Uzaktan Gelen motor sesleri çok kısa süren arkadaşlığımızın sonu olacaktı..