Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Devrik
Devrik

Dip

Yorum

Dip

3

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1153

Okunma

Dip

Aptal bir rüyadan uyanıyorum. Saat kaç? Bugün günlerden ne? “Ne önemi var” diyor ses. Küfretmeye hazırlanırken ikinci tokadı yiyorum; “Zaman, yalnızca canlılar için geçerli olan bir kavramdır.” Sanırım onunla iyi geçinmeliyim. Her şeyi biliyor. Artık bütün günlerimin birbirine benzediğini, kaybettiğimi, her gün biraz daha eksildiğimi, düştüğümü… Evet, karanlık bir boşluğun içinde hızla düştüğümü ve hiçbir çaba sarfetmeden sessizce çakılacağım günü beklediğimi biliyor. O lanet soğuğu ve katlanılmaz hüznüyle, kaybettiğim günden beri benimle. Kaybettiğim günden beri üşüyorum. Çıkmazlarımı acıtıyor, olur olmaz zamanlarda karanlık boşluğuma çarpan her cümlesi bir jilet gibi kesiyor yüzümü. Kimin bu ses? Yalnızlığımın mı, vicdanımın mı, hüznümün mü, kimin?

Yattığım yerden doğrulup perdeyi aralıyorum. Sanırım sabah olmak üzere. Hayatımın, birbiri ardına dizilmiş, tek boyutlu tekrarlardan ibaret olduğunu düşünüyorum. Her gün kurbanını öldürmekten zevk alan bir katil gibi öldürüyorum zamanı. Fakat bana, bıkmadan, her gün hatırlattığı, beynime kazıdığı bir gerçek var; o ölümsüz bir kahraman. Tam anlamıyla öldürmek mümkün müdür zamanı? Onu durdurmak? Ondan kurtulmak? Geçmişte yaşayabilmek mümkün müdür? İçimdeki ses bu defa yanılıyor. Zaman bir varlık öğütme makinesi gibi. Onun için canlı-cansız ayrımı yok. Önüne çıkan ne varsa acımasızca parçalıyor, silikleştiriyor, yok ediyor. Düşler, anılar, eşyalar, canlılar… Hiçbiri kurtulamıyor bu hazin sondan. Ne kadar yavaşsan, ne kadar gerideysen o kadar çabuk öğütülüyorsun. Ondan kaçmak için o kadar hızlı koşuyoruz ki dönüp arkamıza baktığımızda; darmadağın, yarım yamalak yaşan-a-mamışlıklar yumağı paslı bir hançer gibi saplanıyor kalbimizin ortasına. Ben, koşmaktan vazgeçen, geride kalan, öğütülen insan! Kendimi bir hüzün zırhı içerisinde, karanlık bir kuyuda düşerken bulma pahasına onu durdurdum. Zamanı durdurdum! Ve zaman en etkili silahıyla vurdu beni; hüzün. Siz hiç bu kadar güzel bir hastalık ismi duydunuz mu? Evet, hastalık. Pençesine aldığını gün be gün kemiren bir hastalık… Adı hüzün. Bazen bir sokak köpeğinin gözlerinde, bazen bir kalemin ucunda, bir şişenin dibinde ya da bir yastığın üstünde… Farklı gibi görünen aynı hikâyeler. Biçimsiz hayatlar, biçimsiz yalnızlıklar, biçimsiz sonlar...

Birazdan diğer insanlar için güneş doğacak. Arkasına bakmadan koşanlar için. Güneş… Belki de ihtiyacım olan tek şey bu. Bilmiyorum. Zihnime üşüşen sorular başımı döndürüyor. Gözlerimi açıyorum; her şey bulanık. ‘Tıpkı vicdanım gibi’ diye mırıldanıyorum. Ruhumdaki kambur biraz daha belirginleşiyor. Bekliyorum. Tıpkı bu yazı gibi zamansız, mekânsız ve cansız bir biçimde, dibe vuracağım o kutsal günü, sonumu, belki de kurutuluşumu, sessizce…


Nisan / iki bin on bir
Özkan Yılmaz

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Dip Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Dip yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dip yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
HA
HAYAT BİR ÇELİŞKİ, @hayatbirceliski
22.4.2011 18:52:28
Kaygısız akıp giderken zaman, sevdiklerinden ayrı geçirdiği her an dokunuyor insana. Tek başına ayakta durmak, akıp giden zamana yetişmek çok zor. İnsanoğlu her türlü zorluğa alışıyor. Zamanın bize sormadan alıp götürdüğü parçaların özlemine, yokluğuna ve geride bıraktığı yürek sancısına alışamıyor bir tek.
HA
HAYAT BİR ÇELİŞKİ, @hayatbirceliski
21.4.2011 23:02:45
"Ve zaman en etkili silahıyla vurdu beni; hüzün. Siz hiç bu kadar güzel bir hastalık ismi duydunuz mu? Evet, hastalık. Pençesine aldığını gün be gün kemiren bir hastalık… Adı hüzün. Bazen bir sokak köpeğinin gözlerinde, bazen bir kalemin ucunda, bir şişenin dibinde ya da bir yastığın üstünde… Farklı gibi görünen aynı hikâyeler. Biçimsiz hayatlar, biçimsiz yalnızlıklar, biçimsiz sonlar...

Birazdan diğer insanlar için güneş doğacak. Arkasına bakmadan koşanlar için. Güneş… Belki de ihtiyacım olan tek şey bu."


Özellikle son kısım çok ama çok etkileyici olmuş. Belki de gerçekten ihtiyacınız "Güneş". Zamanın acımasız öğütücülüğünü unutup yüzünüzü umut veren güneşe dönün. :))
O qué
O qué, @o-qu
13.4.2011 13:38:31
Ama biraz umutsuz olmuş:)
Aralara azcık umut serpseniz, çünkü böyle okuyunca yazı çarpıyor.
Umutla 'Zaman' su gibi akıp giden(r)...
Tebrikler güzel yazınız için.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
12.4.2011 22:08:37
Beğeni:
1
Okunma:
1153
Yorum:
3
BEĞENENLER
H
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL