Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Fazilet ELİAÇIK
Fazilet ELİAÇIK

VİŞNE KURUSU

Yorum

VİŞNE KURUSU

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1516

Okunma

VİŞNE KURUSU

Apartmanın güneye bakan yönünde iki daire. Girişin üstü. Solda esmer iriyarı bir kadın oturur. Sağda sarışın minyon tipli.
Yalnız yaşadıkları sanılmasın. İkisinin de ikişer çocuğu, bir de kocası var.
Esmerin üniversite çağında bir oğlu, bir de kızı, sarışının ilkokula giden iki oğlu.

Gençler oldubitti ne kadar aklı başında, oturaklı, ağırbaşlı iseler, sarışının çocukları tam tersi. Kavgaları, gürültüleri eksik olmazdı. Giriş kapısına yakın, marketin üzeriydi ev. Olup bitenlerden tüm komşuların haberi olurdu. Alışverişe inip çıktıkça bağırışları duyulur, itişip kakışırken ufak tefek eşyalar, oyuncaklar aşağı uçuşurdu.

Bununla kalmaz, iki çocuk pencere kenarına saklanır. Geçenlere, özellikle genç kızlara küçük borudan leblebi üfürür, kâğıttan oklar, uçaklar fırlatırlardı. Sinirlenip öfkelenseler de, çirkefe bulaşmamak adına cık cık deyip giderlerdi. Bir gün ters birinin eline geçecekler, kırılmadık kemiklerini bırakmayacaktı.

Sarışın kadın lafa meraklıydı, çat kapı gezmeyi severdi. Kocası için iyi konuşulmazdı. Apartman giderlerini gününde ödemez, vara yoğa itiraz eder, söylediği küfürler dışarıdan duyulurdu.

Esmer komşunun hır gürü yoktu.
Birbirleriyle anlaşır, görüşürler miydi bilinmez. Sanki yabancı gibiydiler. Balkonları yan yana ve çok yakındı. Gelene geçene bakmak için çok sık çıkarlardı. Daha doğrusu apartmana her giren çıkan, ikisinden birini balkon ya da pencerede görürdü.

Esmer kadının balkonunun altına söğüt dikildi, bahçe düzenlenirken.
Neşeli, canlı, hareketli bir salkım söğüt. Çabucak büyüdü gelişti, balkonu aştı boyu. Işıl ışıldı yaprakları, gülümserdi insanlara. Yaz gelince minder, koli kâğıtları olurdu, gölgesinde oturmak için. Görevlinin hanımı gözleme, katmer yapar, çay demlerdi.
Çimlerin biçildiği günler ot kokardı. Taze biçilmiş çimen kokusu sarardı bahçeyi. En çok söğüt sevinirdi böyle zamanlarda. Konukları olurdu dizinin dibinde, canı sıkılmazdı.

Sarışın kadının balkonunun altında da vişne ağacı vardı. O da söğütle yarışır, içten içe kıskanırdı. Aralarında on metre var veya yoktu. İki leylak, bir de yılbaşı çamı ayırırdı iki dostu. Herkes söğüdün altına oturur, çayını içer, gelene geçene göz süzer, arkasından konuşurlardı.

Çok imrenirdi vişne. Nisan güneşiyle çiçeklenir, gelin gibi olur, usulca yaprak vermeye başlardı.
Söğüt sabırsızdı, çabucak boy atar, balkona ulaşırdı. Esmer kadının içi sıkılırdı onu gördükçe. ODTÜ ormanı çamlığını, Ahlatlıbel’in yaban armudu ağaçlarını, Çiğdem tepe’yi kapatır diye.

Söğüt anlardı, eğerdi başını yere, bükerdi boynunu. Açardı komşunun ufkunu. Rüzgâr olmasa da sallanırdı, bir sağa bir sola. Rahat görebilsin diye otobüs yolunu, inen yolcuları. Kimin oğlu kimle geziyor, kimin arabasından iniyor komşunun kızı, bakabilsin diye. Hafifçe yana yatardı ince düşünceli söğüt.

Aşağı salardı dalını, yaprağını. Yine de kızdırırdı esmer kadını. Her yıl budanırdı söğüt ağacı, sopa gibi kalırdı. Elini çabuk tutar, yaza boylanır çadır gibi olurdu, sıcak bastırmadan. Görevlinin karısı gözleme, katmer yapar, çay demlerdi ikindi vakti. Akşamları ayçiçeği çitlerdi gençler, biraz da gülüşür, gürültü yaparlardı.

Olmuyordu böyle. Ne kadar çabalasa, alttan alsa, yüze gülse de söğüt, göze batıyordu. Budamakla baş edemeyince kökünden kestiler. Küstürdüler, bir daha da görünmedi.
Görevli emekli oldu, memleketine taşındı. Susuzluk, ilgisizlik çimleri gücendirdi, boy vermez oldular.

En çok vişneyi üzdü söğüdün gidişi, konukların yokluğu.
Ne susuzluk, kuraklık ne de dallarını çekiştiren, döven çocukların hoyratlığı. Hiçbiri yıldırmadı vişneyi.

Mutlu oluyordu ağaç yerine konulunca, gözler üzerinde olunca. Kış ağır da geçse, uzun da sürse bahar gelince beyazları giyindi, ak oyalı yazmaları sarındı başına.
Her yaz vişneleri yemeyle, toplamakla tükenmedi.

Boylanmıştı, merdivenle uzanabiliyordu dostları. Kompostosu, reçeli lezzetli oluyormuş.
Çocuklar suratlarını buruşturup, çiğnemeden tükürürdü. Yerler vişne çürüğü, koparılmış dallarla dolardı.

Yeni görevli eskisi gibi çocuklara kızıp bağırmaz, sessizce temizlerdi. İlk günden arayı bozmak istemiyor olacak, üzülse de işine bakardı.

Vişne büyüdü, serpildi ya sarışın kadın da göremez oldu yakın çevreyi. Askeriyenin çamlığını, aşağı yokuştan çıkanları, apartmana geleni gideni.

Aksi, geçimsiz, kimseye selam vermeyen, siteye borç takan kocası ne düşünürdü acaba.
Kimileri asit, çamaşır suyu dökermiş böyle arsız ağaçların dibine. Sararıp, solar, kuruyuverirmiş birden.

Vişne en verimli çağında, en görkemli haliyle veda etti hayata. Meyvesiyle, yaprağıyla kurudu kaldı.

İnce dallarını kesti görevli. Kabuklarını soydu. Kiraz rengi mobilya gibi bir ağaç var şimdi bahçede: Anıt Ağaç.

“Cilalayacaktım, öylece kaldı” diyor site görevlisi. Buruk, kuru bir sesle.

Fazilet Ünsal Eliaçık
Güncel Sanat Dergisi Mart Nisan/2010







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Vişne kurusu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Vişne kurusu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
VİŞNE KURUSU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
7.4.2011 17:28:09
İnsanlıktan nasibini almayanlar,bir canlıya zarar vermenin akibeti ne olur bilemez...Lakin insanlıktan nasibini alanlar neden susar ve onlar kadar cesur olmaz onu anlayamam...Yaş kesen,baş keser der atalarımız...Ama nerdeeee...Çok anlamlıydı..tebrik ve selamlarımla
incidal
incidal, @incidal
7.4.2011 13:22:31
Çok duygulandım.İki vişne ağacımın başına gelenler aklıma geldi.Birden ikiside solup gitti.Kesmek zorunda kaldım.Galiba diplerine birşey dökmüşlerdi.
Çok duyarlı bir yazı, tebrik ediyorum.
Sevgiler
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
7.4.2011 12:30:18
O ağaçaları camlarının dibine dikerken düşüneceklerdi "bu ağaçlar büyür, camın önünü kapatırsa" diye.
Koskoca ağaç kesilir mi ya da asit dökülür mü?
Yazık.

Kaleminize sağlık. Sevgilerimle
ALMILA KARGÜLÜ
ALMILA KARGÜLÜ, @almila-kargulu2
7.4.2011 00:53:52
10 puan verdi

yÜREĞİM BURKULDU ...
İÇİM SIZLADI
CANIM YANDI SANKİ

insan olan insan neden bunu yapar ki?
Benim kıt aklım bunu almıyor. Alabilen varsa bana anlatsın.
Oldukça duyarlı bir yazı. teşekkürler efendim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL