Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz

AKŞAM

Yorum

AKŞAM

30

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

3405

Okunma

Okuduğunuz yazı 4.4.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
AKŞAM

AKŞAM




Anne…

Her şey hüzün

Bahçedeki erik ağaçlarına bakıyorum. Ne tuhaf; etrafımdaki her şey ruh halime göre çizilmiş sanki…Ağaçların henüz açmış çiçekleri rüzgarda uçuşuyor. Yüzüme, ellerime ve ayaklarıma dolanıyor küçük beyaz yapraklar. Karşı apartmanın balkonunda yaşlı bir kadın sigara içiyor. Sarı bir kedi, alemin artığında arıyor rızkını …

Gıcırdayan el arabasıyla, mahalleyi inleten eskicinin sesinde bile tuhaf bir burukluk var. Kadının eskiciye bakır bir tencere uzatması, eskicinin ona bir çift naylon kap gösteresi bile hatırlı bir hüzün taşıyor. Hatta eskicinin kirli şapkasının üzerinden başını kaşıması bile hüzün

İki gündür kapımda yatan yaralı köpeği arıyor gözlerim. Hiçbir iz bırakmadan gitmiş…Teşekkür notu beklemiyordum elbette ama, gidenlere hep üzülmüşümdür ben…Mutlu bir yola düşseler bile…Bırakılmak hüzün

Oturduğum yerden az da olsa caddeyi görebiliyorum. Telaşa giden yolda birbirini çiğniyor insanlar…Hareket edenler umurumda değil anne…Duranlar, evet duranlar canımı acıtıyor…Durmak bile bir hüzün.

Akşam oluyor…

Akşam zaten hüzün anne

Küçük bir çocuk, yerde bulduğu ayna parçasını, apartmanların arasından sızan son güneş kırıntılarına tutuyor. Balkonda sigara içen kadının yüzünde bir ışıltı beliriyor birden. Heyecanla sigarasını yere atıyor. Yere düşüp koru parçalanan sigara cılız bir ışık salıyor. Önce parçaları sönüyor sigaranın, sonra koru sönüyor…Bir varmış, bir yokmuş oluyor …Yok oluşlar hüzün anne

Çocuk, balkondaki kadının ayağa kalktığını görünce, elindeki aynayı yere atıyor ve kaçıyor. Aynanın parçalanırken çıkardığı ses, bana top oynarken kırdığım pencereleri anımsatıyor. Basma önlüklü bir anne beliriyor gözlerimde. Küskün gözleriyle gözlerimi öpüyor…Gülümsüyorum anne.

Yalnız bir kadın olan Hayriye Teyzenin evinden, cılız bir melodi yayılıyor sokağa. Bir de ağır bir sarımsak kokusu. Penceresinin önünden gelip geçenler burnunu tutuyor. “Çarşamba’yı sel aldı” diyor o, pencerenin önünden geçenlerden habersiz… “Bir yar sevdim el aldı.” Komşulardan biri havlu gününde anlatmıştı: Hayriye Teyze bir subaya aşıkmış. Kavuşamayınca bütün erkeklere küsmüş. O yüzden kendinden büyük ya da küçük bütün erkeklere “Baba” dermiş. Küsülemeyecek tek erkek baba ya…

Yumruk gibi bir sesle “kaderim böyle imiş” diyor ve susuyor Hayriye Teyze…Konuşacak çok şey olduğu halde susmak hüzün anne

İnsanlar karanlığı beklemeden açıyor lambalarını. Bir şey var onları korkutan..Bir şey… Kap kacak sesi sarıyor sokağı. Üst caddede otobüsler duruyor ve yorgun adamlar döküyorlar kenarlara…Sonra ziller ötüyor…Açılan kapılarda bile bin hüzün…Kapısı açılmayanları düşündükçe, ziller bile bir hüzün anne

Kuytulara bakan dar banyo pencerelerinden azarlar taşıyor. Anneler çocuklarının çamurlu ellerini yıkayacak…Minik parmaklardan akıp giden toprak hüzün

Sokak lambasını yakıyor birisi…Ve birisi, bu sokağın akşamını başlatıyor.

Evler, gecenin kara örtüsünden ve şahitsizliğinden kaçanlarla dolarken, sokaklar kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlara kalıyor.

Bir de benim gibi kendinden kaçanlara…

Güzel bir kadın ve yakışıklı bir adam çıkıyor apartmanın birinden. Adam mantosunun düğmelerini kapatıyor kadının. Ve kadın adama gülümsüyor. El ele dağılıyorlar -belli ki- misafirliğe…Herkes içeri girerken, onların dışarı çıkması hüzün…Aykırı duran her şey gibi, anne

Hayriye Teyze’nin üst katında oturan afacan bebek, mutfak balkonundan sarkıyor. Elinde salladığı emzik yere düşünce ağlıyor. Emziğin yere düşmesi hüzün…Annesi koşarak geliyor balkona ve şükürle bebeğine sarılıyor. Belli ki korkmuş. Merhametli öpücüklerle susturuyor yavrusunu…Anne…Zaten hüzün…Varlığı da, yokluğu da hep hüzün, anne

Meydanda bir grup genç, bir birlerinin gömleklerini yırtıyor. Ağza alınmayacak sözler giriyor kulaklara…Kulağın reddettiğini, ağzın sarf etmesi hüzün…Fenerli Cimbom’luyu, Beşiktaşlı Bursa’lıyı dövüyor. Çok geçmeden yetişiyor imdada Kasap Rasim. Elindeki satırla gençleri ayırıyor. Hepsi dağılınca, bir tek kopuk düğmeler kalıyor geride. Bir de, kızaran yüzler…

Derken, gür bir adam sesi çınlıyor kulaklarımda. Hemen bitişikteki apartmandan geliyor. Düğmesiz gençlerden birinin girdiği evden. “Ben seni serseri olasın diye mi okula yolluyorum!” Sonra bir kadın adama yalvarıyor…Belli ki yine bir kadın kalıyor ateşin ortasında, bir ana cesurca siper ediyor gövdesini yavrusuna…Kadının yalvarışları hüzün anne

Üst kat komşum Cemal Abi geçiyor bahçe kapımın önünden. Konuşmaya bile mecali yok, başıyla selam veriyor. Bir tersanede taşeron işçidir o. Gece çalışır ve senenin altı ayını hastanede geçirir. Kira parasına çalışan çaresiz bir işçinin hasta bakışları, en az çatlamış avuçları kadar hüzündür anne

Bakkal Cengiz ve Kasap Rasim kol kola geliyorlar sokağın başından. Bu ikisinin dükkanları gibi evleri de yan yanadır. Yaklaştıkça duyuyorum konuştuklarını. Ellerinde etin en iyi yerinden ve en yeni gelen ürünlerden mütevekkil poşetler var. “Ekonomik kriz” diyor birisi, öbürü köylü tembel diyor. “Kimse hayvan bakmıyor.” Duvar dibinde aç bir kedi dudaklarını yalıyor. Etin kokusunu alan hayvan, kasaba bakıyor…Kedinin umutsuz bakışları hüzün anne

Soğuk bir rüzgar değiyor dudaklarıma…Yola atılmış bir poşet uçuyor. Duvar dipleri çöplerin son sığınağı oluyor. Hayriye Teyze’nin balkonundaki boş damacana devriliyor. Bir evin açık kalan penceresinden firar ediyor perde…Gitmek isteyip de kalmak zorunda olanlar geliyor aklıma…Mecburiyet hüzün anne

Koca bir çuvalı sürüterek yaklaşıyor çöp bidonuna bir kadın. Önce serçe bakışlarla etrafa bakıyor. Sonra çöpü açıp içindeki cam şişeleri topluyor. En son, çöpün kenarına bırakılmış bir çift, eski, erkek ayakkabısını yokluyor elleri…Sonra ayağındaki terliği çıkartıp, ayakkabıları giyiyor…Çuvalı daha bir gayretle sürüklüyor yokuş yukarı, cam şişeler şıngırdıyor.

Kahveci Hüseyin küllükleri boşaltıyor bahçesindeki direğin dibine. Çırağı sandalyeleri topluyor. Kahve kapanıyor…

Çöpçünün ağzında sigara, elinde süpürge…Direk dibine dökülen izmaritlerin sorumlusuna küfürler savuruyor. Bir de çöpün kapağını kapatmayanlara, bir de kedilere…

O da gidiyor…

Vakit geç anne

Yakılan ışıklar bir bir sönüyor. Günün son ezanı okunuyor şerefeden…Gündüz melekleri arşa çıkıyor…En son imam geçiyor gözlerimden…Günün bitişi hüzün

Zaman koşuyor anne…Ben, düşmek üzereyken atının üzengisine takılan bir jokey gibi peşinden sürükleniyorum…

Uyuyor musun?

Beni mi düşünüyorsun?

Birazdan eve girip gözlerimi kapatacağım. Gel…Ne olur…Ben bebekken yaptığın gibi tülbendinle ört yüzümü. Keder yağar geceleri bu sokağa…Koru beni anne

Korunaksız uykularım hüzün

Anne…


...ENGİNDENİZ...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Akşam Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Akşam yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AKŞAM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
BANU ULUDAĞ
BANU ULUDAĞ, @banuuludag
5.4.2011 23:01:01
10 puan verdi

Hüzzam makamında demlenmeye başlamışsa ruh; duran, hareket eden, gülen, ağlayan ne varsa hüzün taşır yüreğe.

Ne kadar dolu dolu bir anlatım. Ne güzel bir dil.

Tebriklerimle:)
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
5.4.2011 16:27:03
anneler girer ve bu yazı kat kat güzelleşir...
güne düşen yazıyı ve yazarını gönülden kutluyorum..sevgilerimlr..
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
5.4.2011 15:36:42
Tasvirin dersini vermek, destanını yazmak, gururla sergilemek. Ve tüm bunları yaparken, anne eteğinden ayrılamayan küçük kızın en güzel masumeyetine sığınmak, anne sevgisinin ve anneden ayrı kalmanın kız çocukları için ne demek olduğunu en duygusal biçimde okuyucuya aktarmak. Tüm bunları da en çok bilinen klasiklerin yazarları kadar ustaca yazmak...Daha ne olsun ki ?

Güne gelmeyi fazlasıyla hak eden bu güzel yazıyı ve değerli yazarı yürekten kutluyorum ben de..
evrensel
evrensel, @evrensel
5.4.2011 14:42:09
paylaşılan hüzün herkesden uzak olsun dileklerimle başlamak istiyorum..

hayatın gercklerınden olan hüzünden uzak da duramıyoruz ne yazıkki.

yazının anlatım biçimi oldukca güzel, kalemın işini iyi yaptıgı doğru. Ağyarın yazdıklarına yani buldugu hatalı noktalara katılıyorum.
bazen gözümüzden kacıyor bazen bu sekli daha cok sevdım dıyoruz ve bır düzeltme yapmıyoruz.

akıcı yazım dılınızı kutluyorum. gözlerını kapayıp yazının içine gırdıgınızde olayları canlı yasıyorsunuz..
keyıfle okudum ellerınıze saglık...
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
5.4.2011 14:36:04
Hüznün keyifine varmak güzeldi. Bir kez okumak yeterli gelmedi. Tebrikler Engindeniz
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
5.4.2011 14:20:57
Aynur Hanım,öncelikle yanlışlıkla olsa gerek günün yazısı seçilmiş olan yazıma gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler.Sizin yazınızın yanında bizim ki,kapı gıcırtısı kalmış.Zaten sizde söylemişsiniz sadece biraz konu ilginç,yaşadığım bir olayı mizansen karışık aktarayım dedim. Yazmak olmasa nefes alamayız heralde,seçkiler,yorumlar işin tuzu biberi ama herşeyi değil tabiki ,çokta takılmıyorum.Bu sitede yazdıklarına fazlaca ilgi gösterilmeyen bir kaç adamdan biriyimdir,lakin bu beni daha da kamçılıyor.Teknik açıya gelince nesir yazmayı yeni yeni deniyorum.Bu konuda daha acemiyim diyebilirim.Sizin gibi değerli insanların uyarısı ile daha dikkatli olmaya çalışırım inşallah.Yazınız bir su gibiydi...gerçekten okurken o anı yaşadım...Selamlarımla
çöl gezgini ali tanyıldız
çöl gezgini ali tanyıldız, @col-gezgini-ali-tanyildiz
5.4.2011 14:18:44


Dinçer Sümer ve Nurullah Ataç tadı aldım. Çok güzeldi.
Betimlemeler ve detayların çözümlenişi müthiş... Kıskıvrak içine alıyor okuyanı...

Okumak hüzün...
Ama iyi ki yazmışsınız.

Teşekkür ederim.


Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
5.4.2011 12:15:14
güne düşmüş yine güzeldaşım

yakışmış ve daha nice güzelliklerde buluşmak dileğimle...

kadınlığın gibi kaleminde güzel sevgili Aynur...Anne kadar güzelsin

tebrikler ve hayırlı olsun inşaAllşah


sevgimle....
*vintage*
*vintage*, @-vintage-
5.4.2011 09:49:27
yazınızı okurken bende kaybettiğim annemi ne denli özlediğimi daha çok hissettim...
o sokakta yaşayan biri gibi oldum okurken....sımsıcak bir mahalle hikayesi...kaleme yüreğe sağlık..tebrikler
saygıyla kal..
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
5.4.2011 09:41:24
Aynur kardeşim, güne gelen yazınıza tebrikler.Okurken, gözlerimin önünde anlatılan mahalle canlandı, sanki ben de pencereden seyrediyorum.Güneş kendini bulutların arkasına gizleyince, herkeste bir hüzün, bezginlik, yazılara da yansıyor bu.
Ben şahsen bu sıralar durağan bir dönemdeyim, yazmak gelmiyor içimden.
Elimden geldiğince arkadaşları takip etmeye uğraşıyorum, selam ve sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
5.4.2011 07:36:42
Sevgili Aynur'cuğum o kadar güzeldi ki ne söylesem az gelecek. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle...
Etkili Yorum
Ağyar
Ağyar, @agyar
5.4.2011 02:02:12
SANKİ’M 1;
“Bahçedeki erik ağaçlarına bakıyorum.………Ağaçların henüz açmış çiçekleri rüzgârda uçuşuyor.”

Erik ağaçları henüz çiçek açıyorsa mevsim ilkbahar olsa gerek. Oysa buram, buram “hüzün” içerikli bir yazının girişinde şöyle safran sarısı bir “sonbahar” betimlemesi daha şık dururdu gibi geliyor bana.

SANKİ’M 2;

“Akşam oluyor……..Küçük bir çocuk, yerde bulduğu ayna parçasını, apartmanların arasından sızan son güneş kırıntılarına tutuyor.”

Astronomi ve optik geometri bilimlerine göre böyle bir olayın aynı yerde gerçekleşme olasılığı şayet ortada bir kamera hilesi yoksa maalesef imkânsız. Güneş ha battı ha batacak, sen olmayan ışıkla ayna fantezisi yapacaksın. Apartman arasından sızan güneş kırıntılarından en fazla çook, çok güzel bir “gurup” olur. Hele azıcık ucundan da olsa denizi görüyorsan.

SANKİ’M 3;

“Sonra ziller ötüyor”

Burada kastedilen, zilin kanarya melodili olduğu herhalde. Öyle bile olsa şayet canlı bir kanaryayı birisi gelince ötsün diye kapıya bağlamamışlarsa “ötüyor” yerine “çalıyor” denilmesi daha uygun olurdu. Sonuçta zil dediğimiz mekanik bir alet. Birde “ziller” şeklindeki çoğul bir ifadeden bütün mahallenin bir eylem birliği içinde olduğu izlenimi uyandırıyor. Bu devirde imrenilesi bir dayanışma :- )

SANKİ’M 4;

“Kuytulara bakan dar banyo pencerelerinden azarlar taşıyor”

Bence bir banyoyu tarif etmek için gereksiz betimlemeler. Bari banyo pencere camlarının buzlu camdan yapıldığını da yazsaydın. Banyo pencereleri zaten dar olur ve kuytulara (havalandırmalara) bakar. Binanın caddeye bakan cephesine banyo koyan bir müteahhitin inşaat sektöründeki ömrü fazla uzun olmaz sanırım.
Çatlak bir lavabo, damlatan musluklar, kireç bağlamış yer karoları veya altın kaplama bataryalar daha uygun argümanlar gibi durmuyor mu sence.

SANKİ’M 5;

“Sokak lambasını yakıyor birisi…”

Allah, Allah bizim buralarda sokak lambası bütün şehirle aynı anda Elektrik İdaresi tarafından otomatik olarak yakılıyor.

SANKİ’M 6;

“Kahveci Hüseyin küllükleri boşaltıyor bahçesindeki direğin dibine. Çırağı sandalyeleri topluyor. Kahve kapanıyor…”

Buradan şunu anlıyoruz ki enişte beyin (Allah mutluluğunuzu daim etsin) kahve hayatı yok, güzeeel, güzel. Eğer enişte beyin kahve kültürü olsa idi yazarımız kahvelerin tamda iş yapacağı bir vakitte (akşamla yatsı arası) kapanacağını yazmazdı. Zira Türkiye genelinde kahvehaneler valilik, emniyet, belediye ve esnaf odalarının aldığı ortak bir karar neticesinde saat 24,00 da kapanır. Keşke bu bölümü ezanda sonra ki bölümler de, yazının finaline ekleseydin.


SANKİ’M 7;

“Güzel bir kadın ve yakışıklı bir adam çıkıyor apartmanın birinden. Adam mantosunun düğmelerini kapatıyor kadının. Ve kadın adama gülümsüyor. El ele dağılıyorlar -belli ki- misafirliğe… Herkes içeri girerken, onların dışarı çıkması hüzün… Aykırı duran her şey gibi, anne…”

Veysel beyin bu bölüm ile ilgili eleştirilerine katılmakla beraber, ilginçtir; harbi, harbi bu bölümde hüzün adına yüreğim “cızz” etti, ne yalan söyleyeyim. (Tebrikler)


SANKİ’M 8;

“Vakit geç anne…………

…………………Yakılan ışıklar bir bir sönüyor. Günün son ezanı okunuyor şerefeden…”

Yazının giriş kısmında çiçek açan erik ağaçlarından aldığımız ipuçları neticesinde mevsimin ilkbahar olduğu tespitinde bulunmuştuk. Aylardan Nisan veya Mayıs. Takvime baktım o aylarda günün son ezanı (yatsı) 21,45 gibi okunuyor. Bu vakit ışıkların sönmesi için bir hayli erken bir vakit değil mi? Hele, hele bizim gibi tv manyağı yüzdesi dünya standardının bir hayli üzerinde bir toplum için.


Şaka bir yana gerçekten tebrikler, Bu kadar sululuk yaptıysak da bizimde bir annemiz var, kapı önünde bulmadılar bizi haa !

Birde yufka yüreğimiz var,

Tekrar, tebrikler.

Saygılar, selamlar

Hüseyin Akdemir
Hüseyin Akdemir, @huseyinakdemir
5.4.2011 00:14:01
Bir daha, bir daha okudum:)
Tebriklerimle...
UNALAN
UNALAN, @unalan
5.4.2011 00:11:03
Kutlarım günün yazısını değerli yazarım, selam ile.
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
5.4.2011 00:04:18
Güne yakışan bir yazı. Bir kez daha kutluyorum Aynurcuğum.

Sevgilerimle.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
4.4.2011 18:12:56
10 puan verdi
Ben daha beceremedim gül üstünde duran çiğ gibi akıp gitmeyi ,dikene değerken ki halim hüzün anne..

birsıfır/////
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
4.4.2011 15:18:28
tül sedir üstüne ser kokunu sakla beni


...
incidal
incidal, @incidal
4.4.2011 15:10:53
Ben bu sokağın bir köşesinde oturup seyretmiş gibi oldum.Her zaman yaptığımız gibi sığınak yine annelerimiz.Çok güzeldi, tebrik ediyorum.Selam ve sevgiler
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
4.4.2011 14:48:13
10 puan verdi
Anne...

İçimdeki kızın saçlarına bir el değdi...

Kırıldığı yerden doğan bir uçurtma düşü kadar öksüz şimdi yüreğim...

Duymuyor anne !

Yıldızlarımın tenine sardığım şiirim beni duymuyor anne...

Sevgimlee...
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
4.4.2011 12:59:16
Yazarlığa soyunduysan şayet....
Beş dakikayı beş sayfa anlatmasını becerebileceksin...
Sen bunu beceriyorsun kardeşim...
Hemde hakkını vererek...

Yürekten kutluyorum seni...

Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
4.4.2011 11:35:31
Merhaba Aynur Hanım;
Devrik cümlelere çok fazla yüz(!) veriyorsunuz. Onlar da bazen anlam kargaşası yaratıyor. Örneğin,
"Adam mantosunun düğmelerini kapatıyor kadının," cümlesinde olduğu gibi.
Derken, gür bir adam sesi çınlıyor kulaklarımda. Hemen bitişikteki apartmandan geliyor. Düğmesiz gençlerden birinin girdiği evden. “Ben seni serseri olasın diye mi okula yolluyorum!” Bu bölümde ise, adamın önce gür sesi geliyor. Araya bir cümle girdikten sonra adamın ne dediği belirlenmiş.
Başarılarınızın devamını dilerim.
IRIZA
IRIZA, @iriza
4.4.2011 10:16:56
Yaşam, akıcı bir üslup ve anlatımla sahne de...

Kutlarım, Aynur...
erolabi
erolabi, @erolabi
4.4.2011 09:44:00
Anne ...
Annesinin yüzünü anımsamayan babamın dilinde en hüzünlü kelime...
Hakkında en az anılar tuttuğu insan..Anne.
Her zaman sığınılacak bir liman...
Acıları azaltan sıcak sımsıcak yürek.
En dertli başların düştüğünde bütün sıkıntıları unuttuğu kucağın adı..Anne. !
Gidince doldurulamayacak ve varlığında anlaşılamayan koca bir yer'in sahibi...
Çok çok güzeldi...
Selam ve saygı ile...
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
4.4.2011 09:25:35
ah dedim ah ki ne ah
anne özlemi bu kadar güzelmi işlenir
yine çok güzel paylaşımdı
saygılarımla her daim
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
4.4.2011 07:14:07
okumanın tadındayız unuttuğumuz mahallemiz gözümüzün önüne geldi....aaaa yazı bitmiş....benide bir hüzün kapladı....aynur kardeşim....kısa diye....saygılar
(Mustafa Çetiner)
(Mustafa Çetiner), @mustafa-cetiner
4.4.2011 02:35:09
Baştan sona hüzün ama muhteşem bir anlatım.
Her detay gözler önünde en ince ayrıntısına kadar.
Sizin yazılarınızı okumuyor, film izliyorum adeta.
Fazla söze gerek yok, sizi okumak büyük keyif.
Selam ve Sevgimle.
Hüseyin Akdemir
Hüseyin Akdemir, @huseyinakdemir
4.4.2011 02:29:40
Ne diyordu Orhan Veli kısa şiirinin sonunda?

Ne olacak bunun sonu, bilmem.
"Kazım'ın" türküsünü söylerler,
Üsküdar'da;
Efkarlanırım.

Buradaki hüzün de Orhan Veli'nin efkarlanması gibi.
İnsan yüreğinizdir hüzünlenen. Duyarlı yüreğinizdir.
Ve kim bilir o hüzün listesi daha ne kadar uzundur ki, sığmaz sayfalara. Libya'da yaşananlara kadar uzuyordur hüznünüz.
ve de hüznümüz.
insan olduğumuzdan...

Tebriklerimle Aynur hanım.
Denemeler güne geliyor mu?
Güne geldiğinde de bu anlamlı ve hüzünlü deneme sayfanıza uğrayacağım. Bir daha okumak adına.
Saygı ve sevgiyle kalın...
UNALAN
UNALAN, @unalan
4.4.2011 00:44:52
Değerli yazarım iki yıl önce kaybettiğim annem için çok şiirler yazdım, ona olan özlemimse gün güne büyüyor, yazınızı okuduktan sonra gördümki, en az şiirler kadar yazıylada anneye olan özlem anlatılabiliyormuş, özellikle sizin gibi akıcı bir dille güçlü bir kalem tarafından anlatılması beni de geçmiş günlere alıp götürdü, bizler neler yaşamadık ki sevgili arkadaşım, elleri öpülesi analarımızın eksikliğini ise her zaman duyduk, duyacağız, kutluyorum bu güzel yazıyı, selam ve sevgilerimle.
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
4.4.2011 00:35:35
Sana söyleyecek söz bulamıyorum Aynurcuğum. Tek kelimeyle harika...

"Gel…Ne olur…Ben bebekken yaptığın gibi tülbendinle ört yüzümü. Keder yağar geceleri bu sokağa…Koru beni anne…"

Gündüzler nasıl nice geçiyor da, hava kararmaya başlayıp, tek tek evlerin lambaları yanmaya, perdeleri örtülmeye başlayınva "hüzün" de diz boyu kendini göstermeye başlıyor.
Yaşımız kaç olursa olsun, insan her zaman anne şevkatini arıyor.
Bazen kendimi o kadar korumasız ve güçsüz hissediyorum ki, yatağımda küçüldükçe küçülüyor bedenim. İşte o zaman annem gelir yanıma, saçlarımı okşar "Sen güçlü bir kadınsın, sen benim kızımsın" der. Hayal bile olsa annemin verdiği güç, hayata tekrar sıkı sıkı sarılmamı sağlar.

Duygularıma tercüman olmuş bir yazı.

Sevgilerimle canım
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
4.4.2011 00:33:37
10 puan verdi
Cok güzel hüzünlerle dolu da olsa bir keyifti okumak.

Acaba simdi biz böyle rahatla yazi okurken bir yerlerde kimbilir neler oluyor yasaniyor hüzün adina

Etkileyen bir yaziydi ve sigara konusu biraz zorladi gibi beni sigara icesim geldi nedense.

Yüregine saglik sevvgili Aynur
Sevgilerimle
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL