(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öykünün başlığı içeriğini ele vermiyor. Sevmiyorum ben daha başlığından içeriği tahmin edilen öyküleri. Yine de fotoğraf da yanılttı beni. Güzel bir fotoğraf. Yaşlı bir Polonyalı belki de Rus kadındır diye düşündüm. Oda öyküsünü okumaya başladım. Soluk almak ne mümkün! Oda var, doğru, sefalet kokan oda. Sonra yoksulluk var. Sonra içimizi yakan sefil çocuklar. Sonra Yoksulluğu, sefaleti kabullenmiş bizden bir kadın, sonra kuma, sonra cehalet, sonrası cehaletin kaçınılmaz acı sonu. Bunların hepsi bu uzun öyküde öylesine hoş işlenmiş ki, insanın okumaya ara vermesini gerektirmiyor. Hüzünlü öyküyü tebessümle okuyorum. Tebessüm; çünkü diliyle, anlatımıyla, grameriyle, gözden kaçmayan en küçük detayları ustaca anlatımıyla böylesine güzel öyküleri okuduğumda, kendimi şanslı hissediyor ve Türkçe adına, Edebiyat adına, öykücülüğümüz adına mutlu oluyorum da, o yüzden bir tebessüm gelir oturur yüzüme, hüzünlü olsa da öykü. Öykü okudum. Bunun için teşekkür ediyorum size Aynur Hanım. On üzerinden On, elbette:) Saygı ve sevgiyle kalın...
yokluk insana herşeyi yaptırıyor....sevgili yazar sende içimizi kazıyor yok edip bitiriyorsun....sayfanda çakılıp kalıyoruz....sen sadece yaz biz sayfanı çok seviyoruz....saygılar
Sayın Engindeniz, Sizin hikaye diliniz bence ayrı. İnsani yormayan güzel, dinlendirici bir hikaye dili. Kesinlikle basit değil, ama pek anlaşılır. Ben türkçenin böyle kullanılmasından yanayım . Kalabalıklık yapmadan, sade fakat şık. Tebrik ederim yine. Saygılar sunarım .
Merhaba Nunile, Hikayelerde anlatım ağırlıklı çalışmayı seviyorum. Olay arka plandır hep. Aslında bu pek sevilen ve tutulan bir tarz değildir. Tasvirler hele gençleri sıkıyor artık. Çok kez şahit oldum, tasvir bölümlerini hızla atlanılıp aksiyon kısmlarını okuyanlara...
Tercih meselesi diyorum.
Teşekkür ediyorum. Daha çok yeni olmana rağmen, ben de senin çalışmalarını beğenerek takip ediyorum. Ayrıca yazı asıp kaybolan yenilerimizden değilsin. Yazılanları okuyorsun da...Bu güzel bir şey.
Açlık, yoksulluk sınırında bir adam ve yetmezmiş gibi eve kuma getiriyor. Karısı da razı, gelen kuma da.
Ben başka konuya değinmek istiyorum. Odanın pisliği... Temizlik parayla, pulla olmuyor ki. Duru su, süpürge yeter. Ne köy evleri var, iki sedir, yerde kilim ama ev pırıl pırıl. Okuduklarımı gözümde canlandırdım da, "Aman Allah'ım iyi ki orada değilim." dedim. Hayır, tek göz oda olmasından ya da yoksulluklarından değil, evin pisliğinden...
Yine cahillik yüzünden giden bir can. Melal'e göre "öldü kurtuldu" acaba mı?
Aynurcuğum yine beni aldın, öykünün içinde nerelere götürdün. Harika bir anlatım. Sen yaz, ben hep okuyayım. Sevgimlesin
Canım puan vermeden çıkmışım, şimdi aklıma geldi. Öyküye öyle kaptırmışım ki kendimi. Ya da yaşlılıktan olsa gerek :)) 10 dan büyük puanlama yok ne yazık ki.
Merhaba Zafer Abi, Ne güzel sözler yazmışsın. Teşekkür ederim. Ben de Lahey'e saygılarımı ve hayır dualarımı yolluyorum. Biz de sana kıyamayız, sen de üşüme. Zaten bir kere iyice korkuttun bizi...Dediğim gibi biz de sana kıyamayız. Memleketinden sana selamlar çok...
Rabbim kime neyi ne kadar gösterir bilinir mi Bedri Abi? Herşey bize bildiirildiği ve lutfedildiği kadar kontrolümüz altında...
Ben mutlu sonla biten hikaleri okumayı çok seviyorum. Kendim yazamadığım için seviyorum. Keşke pozitif bakacak bir öykü bulabilsem...
Teşekkürler güzel sözlerin için. Ama birbirimizi kıyaslamayalım bence. Çünkü hepimiz ayrı bir rengiz burada. Ayrıca görünmeyeni çok daha güzel yazanlar var. Bu senin benim hakkımdaki güzel görüşün. İnsanlar seviklerinin hatalarını göremez biliyorsun.
Haklı olmanın rehavetiyle çayımı yudumlarken hikayeyi okumaya ara veriyorum. "Kumamdır" diyor ya... Annanem gibi... Bir de duyardım... "...... üstüne kocası kuma getirmiş" diye. Çay dem'in en haşmetli yerinde... Hikaye de çay tadında... İnce belli bardak..cam. Işığa tutunca koyu kırmızı bir renk yansıyor. Çay'ın renginden kokusu anlaşılıyor. Hikayenin havasından anlaşıldığı tarzda... Tebrik ederek ... Çay'a ve hikayeye devam edip bitiriyorum. Bir çay daha istiyorum arkadaştan... Bir daha başlıyorum hikayeye... Saygı ile değerli kardeş.
Haklı olduğunuz konuyu anlamadım, ama haklı olduğunuzdan emin sayılabilirim bilmediğim halde:) Çünkü bakış açınıza güveniyorum.
Aslında hiç yazma modunda değilim. Böyle durumlarda kesinlikle yazmamam gerekir. Tecrübeyle bunu da biliyorum. Ama yazmak öyle saçma sapan ya da o kadar özel bir duygu ki, yakanı bırakmıyor...
Belki de bizler delirmeye daha yatkın özellikte insanlarız da, Rabbim bizi bu yolla -yani yazdırarak- kontrol altında tutuyor. Biz de buna yetenek falan diyoruz:))
Eşim duymasın ama, bu tür kadınları gördükçe kuma işini garipsemez oldum artık :)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.