- 1773 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MAŞALLAH SU GİBİSİN
Ailecek oturmuş kahvaltı yapıyoruz. Pazar günleri çocukluğumdan kalma bir alışkanlık, TRT kanalındaki eski Amerikan kovboy filmlerini izlemeye bayılırım. O gün her zamankinden erken bir saatte oturduk sanırım masaya filmimiz henüz başlamamıştı. Eşim elinde kumanda zaping yaparken, bir magazin programına takıldık kaldık. Ben pek sevmem ünlülerin özel hayatlarının deşifre edildiği, kim kiminle, nerede ne yapmış, kim ayrılmış, kimin yeni sevgilisi var, haberlerinin manşet edildiği o tür programları. Ama bu kez ilgimi çekti. Elinde mikrofon, kalabalık mekanlarda mankenlerimize sorular soran bir programcı genç ekranda. Geçen haftanın panoramasını yapmaya çalışıyor taş bebeklere sorular sorarak. Harbiden taş gibiler ama maşallah. Sorulan sorulara taş gibi yanıtsız kaldıklarına göre .
O yıl cumhuriyetimizin 82. Yılını kutlamıştık büyük bir coşku içinde. Büyük oğlum bandoda görevli, küçük oğlum henüz okula başlamamıştı. Töreni izlemek için 29 Ekim günü sabah erkenden bayram yerine gittik. Milliyetçi duygularımız şahlandı öğrenciler şiir okurken, gösterilerini yaparken, resmigeçit töreni sırasında asker edasıyla yürürlerken. Avuçlarımız kızarana dek alkışladık ve gözyaşlarımıza yol verdik bayrağımızı selamlarken, şehitlerimiz ve büyük önderimiz için saygı duruşunda dururken, İstiklal Marşı’mızı coşku içinde hep bir ağızdan söylerken.
Saçlar muhteşem, bacaklar o biçim, bir içim su hanım kızımız! Program yapımcısı mikrofonu uzatıyor bebeğimize:
-Geçtiğimiz hafta kutladığımız milli bayramımız neydi hatırlıyor musunuz?
Yanıt yok. Dondu bebek. Heyecanına verelim, kolay mı milyonlar önünde konuşmak! Küçük oğlum şaşkın:
-Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet Bayramı, diye tiyo veriyor ablacığına ama
duyması mümkün değil elbette. Hop oturuyor hop kalkıyor oğlum.
Yanındakiler veriyor kopyayı :
-Ha doğru evet Cumhuriyet Bayramı’nı kutladık diyor bebeğimiz.
Tarihi soruyor bu kez muhabir:
-Ne zaman ilan edildi cumhuriyet?
Nutku tutuluyor güzelimizin. Kem küm, ıkk mık… Şaşkınlığımız had safhada.
Tarık(küçük oğlum) tam tarihini haykırıyor, azıcık da öfkeleniyor neden cevaplayamadı diye. Muhabir mekanda dolaşarak, Atamızın doğum, ölüm tarihlerini, anne ve babasının isimlerini, cumhuriyet ne zaman ilan edildi (29 Ekim diyebiliyor nihayet birkaç tanesi) tam tarihi bilen iki kişi… Çocuk bayramının tarihi, inanması zor ama bu soruları yanıtlayamayan ünlü simalar var. Herhalde kameraya aşina olmadıklarından diyeceğim, inanmayacaksınız doğal olarak. Hadi diyelim rakamlarla arası yok güzellerimizin, peki aynı zamanda isim özürlüler mi? Mutlaka ilkokulda onlara öğretilmiştir, mutlaka duymuşlardır, duydukları isimleri unuttuklarına göre evet evet kesinlikle isim özürlü olmalılar.
Tarık sorulan bütün soruları eksiksiz yanıtladı ve bana öyle bir soru sordu ki ardından:
-Anne, bu ablalar Türk değil mi ?
Ne desem şimdi çocuğa? Nasıl anlatsam bu durumu bilemiyorum. Konuşmaya başladığı ilk yıllardan beridir ona anlayabileceği dilde yakın tarihini anlattığım, Atatürk’ ü tanıttığım, bizim isimlerimizden sonra Ata’mızın anne ve babasının isimlerini öğrettiğim, ona armağan edilmiş bayramın tarihini, cumhuriyetin ilanını ve ne demek olduğunu belleğine kazımaya çalıştığım bu şaşkın miniğime ne desem acaba?
-Türk oğlum, bu ablalar da Türk! Ama onlar senin kadar iyi çalışmamışlar derslerine.
Oğlum gururla:
-Anne ben gerçek Türk’üm, bu ablalar gibi değil, diyor.
Çünkü ben ona bu anlattıklarımı öğretirken hep, bunları asla unutma Tarık, bunları unutursan asla gerçek bir Türk olamazsın derdim. Ne mutlu oğluma ki Türklüğü ile gurur duyuyor ve ne mutlu oğluma ki tarihi ile ilgili onlardan daha çok şey biliyor sadece beş yaşında olmasına rağmen.
O gün şaşkınlık ve öfke duyguları harmanında aşağıdaki şiiri yazmıştım.
Keşke dedim gençlerimiz taçlandırılırken, güzelliklerinin yanında eğitim ve kültürlerine de önem verilse, kıyafet taşımak kadar bilgi taşıyabilmenin de önemi kavratılabilse … Gençlerimizin hayran olduğu, onlar gibi olmaya çalıştıkları, milyonların gözü önündeki bu tescilli şahsiyetlerin güzelliklerine artı olarak bilgi ve kültür birikimleri de olsaydı keşke … Kısa yoldan şöhret olup çok para kazanmak uğruna eğitimlerini yarım bırakan genç kızlarımıza ve erkeklerimize çok geç olmadan bunun önemini ve gerekliliğini kavratabiliriz umarım.
Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk
MAŞALLAH SU GİBİSİN!
Şu endama bak aman, şu boya, şu posa!
Dalga dalga omza düşen lepiska saçlara,
Gözler sanki okyanus, pek manasız baksa da,
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Tablo gibi izle, geç karşısına sadece.
Aman dikkat et, sakın tiner değmesin resme!
Akarsa boyaların, benzersin uyuz keçiye,
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Tarihini bilmez hiç, sorulsa eder kem küm.
Dikenleri ayıklanmış, değersiz bir gülsün,
Gül ağlanacak haline, cümle alem gülsün.
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Beşikteki bebeye sorsam bilir seksen bir(1881) i.
Yıkıl karşımdan yıkıl! Gözüm görmesin seni!
Kırarım ben, sana o alkış tutan elleri.
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Sıkma canımı bebeğim, seni tarihe gömerim.
Hadi konuşsana, piştt konuş ta göreyim.
Gel hadi gelsene, sana dersini vereyim.
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Çok mu acıttı sözlerim, ağır mı geldi güzelim?
Gördün işte , seni ben, kalemimle çizerim.
Sen nasıl Türk’sün ha? senin başını ezerim.
Maşallah su gibisin, sana nazar değmesin!
Hicran Aydın Akçakaya
ekim2005
YORUMLAR
Son dörtlükte lafı koymuşsunuz :) Komedi gibi...Sevgiler...
Klasik laflar etmek istemiyorum ama, galiba bu konuda görev anne ve babalara düşüyor değerli yazarım, gurur duyduğunuz yavrularınıza, siz Cumhuriyetimizi, vatanımızı ne kadar sevdirdiyseniz, sözünü ettiğiniz magazin çocuklarının ebeveynlerinin, bu bilgiyi, bu kültürü gereyi gibi veremedikleri bir gerçek, tabiki sadece ebeveynleri hatalı görmekde doğru değil, kim bilir belki de onlar üzerlerine düşen görevleri yaptılarda, gençler bazı değerlerin farkında değiller, tüm Cumhuriyet çocuklarının, tüm Cumhuriyet gençlerinin nelere sahip olduklarının farkında olmaları ve Mustafa Kemal'in onlara emanet ettiği bu güzel vatanın, bu güzel Cumhuriyetin kıymetini bilmeleri dileği ile, düşündüren, titreten, hatta biraz da üzen bu güzel yazınızı tebrik ediyorum. Selam ve sevgilerimle.