17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1872
Okunma


Gözyaşlarımla suladığım çiçekler büyüdü.. Gülümsüyorlar yüzüme hüzünle.. Ve umutla her yeni güne rengarenk açmaktalar... Adının her harfini ellerimin kıvrımına yazmıştım... Yazgımdın gönül sızım, aşıktım kırık sazım… Ama neylersin, her yeni gün yeni umutlara yelken açarmış… Ağlamak güçsüzlüğün ifadesidir, acizliğin, ağlama dersin… Ağlamak bilirsen senin içindir, sana özel, şevkat dolu yüreğinden dökülecek bir katrecik suya muhtaç olunduğuna işarettir, sevgili… Ve sızlanmak… Sızlandığımı düşünüyorsan, zaten adı aşk değildir... Hislerinin.. Aşksa bu, yaralarına merhem olmanı gerektirir, sevdiğinin… Bir kadının erkeği olmak çok zordur sevgili… Arkadaşı, ahbabı olursun ancak, laylaylom takılmalarla… Erkeği olamazsın, kadınım diyorsan, erkeğim denilecek nitelikte olmalısın…
Unuttun mu? Sarnıcına dolandığım , tutsak yüreğimle bağlandığım günleri… Kuruttun mu, içimde sana açan tomurcuk güllerimi?... Suizan çıkıp gitse yüreğimden, taksam yine seni göğsüme, ne olurdu... İzinsiz çıkıp gitmek varmıydı? Gönül çeperimden... Yangın yeri yüreğine dokundum, bir anlık boşlukla daldım heveslere... Parmaklarımın ucunda tılsımlı ’aşkın’ dokunuşları, tiz bir keman sesiyle okşuyordu ruhunu... Tanrım ne dehşetti, her bitişin ardından yürekte biter miydi böyle?... Aşk bu muydu? Gelgitlerin sıklıkla yaşandığı, tereddütlerin hat safhada hissedildiği, aklınla kalbinin kılıç savaşımıydı?
//Bir buhur yükseliyor şimdi şehrimden…
Artık tütsüydün başımı döndüren, en afillisinden//...
// Şimdi git kalayım sensizliğimle..
Öyle ki ağıtlar yakayım tüm benliğimle..
Hiçlikle yokluğun sırdaş olmuş, gecemde...
Ok misali fırlattığın buzlu tümcelerinde
Alışıksın devir cümlelerini, imgelerinle
Bu esrik hallerinle gezindiğin silüetine,
Sarılasım gelmiyor, neylersin sevgili.
Yıllardır çeşmi giryanım, mutemadiyen
Bitmedi infialin, bitmeyecek gözlerime...//
//Loş odada kucağındayım aşkın//..
//Kadınım diyorsun… karım… yarim… sevdiğim//…
Eylül Saçlı kadın! Saçlarımda ihtirasla gezinen parmakların, sıcacık bakışlarındı yüreğime dolan... Başımı yasladığım, yüzümü sürdüğüm göğsünde, deryalara dalmışım... Kalp atışlarını hissederken ve sıcak teninde yanarken, ayaklarım neden yere basmıyordu… Ve titrerken ben... Yanağın yanağımdayken sıcacık dudaklarını hissettim, dudak kıvrımlarımda… Ve… Usulca kulağıma fısıldadığın o söz... O iki büyülü kelimeyi, o bizi biz yapan bize dair, en anlamlı tek cümleyi… Bize dair bir cümle, sönmeyen yangınlarda kavrulan yüreklerimize...
// Seviyorum de hadi, Kadınım… Seni seviyorum//...
Buğulu gözlerime sevgi selinden akıt…Her yanışında, her çırpınışında yüreğimin soluklan, dilimin ucunda… Dudaklarımdan tat, al, aşkın en tutkulu hazlarını... Nefesimde nefeslenirken bir an bile bırakma, hayat bulduğum şehrinde adımlamama izin ver... Yak bu bedenide, Ganj nehrine boşalt küllerimi, savur yüreğimide, yaşamanın ne anlamı var sevgili… Bu beden sensiz hiç olmadı ki… Nasıl alışabilirim yokluğa…Biliyorum, Güneş yeniden ve başka baharlara doğacak, ısıtacak yeniden yüreğimi ve tenimi… Sarılacak kırılan umutlar, tamir olunacak her azası, kalbin her zerresi yenileyecek kendisini… Nisan yağmurlarıyla ıslanacak iliklerine kadar, Temmuz sıcağında yanacak, teni bembeyazlıktan çıkacak… O gül ten, bir daha ak pak olamayacak, bronzlaşacak…
Eskidendi
Çook eskiden..
Artık bitti..
Gönlümün.
Aymaz..
Uykusu..
Dindi..
Yaşları..
Bitti..
Ömrümün..
Törpüsü..
Gitti..........
Bu son olsun, yazmayacağım artık bize dair hiiç bir kelime... Gittin ya vicdan duyguların yokmuşcasına, erittin ya beni, bitirdin ya körpe ümitlerimi... Ne bekliyordunki gittiğine inandırıpta, her köşe başında tesadüflermi yaratmaktı niyetin… Ve sen… Bilge kişi…Sen umursamazlığın haddini çoktan aştın, Dahi… İnanmak istiyordum, inandım, kandım, aldandım, boşa yandım… Bildiklerin değil, bilemediklerin, aslında hiç bilmeyeceklerin bitirdi… Aşkımı… Benim kadınlık duygularım bir çiğ tanesi kadar naif ve temizdi… Her bahar yenilenirdim sen yokken, yaşam aşkıyla… Zat-ı muhterem, hem cinslerinize karşı kılıcımı kuşanmıştım… Kalkanlarım hep vardı, sınırlarım asla geçilmezdi…Öyle bir sınırki, Çin Seddi varoluş anlamlarını yitirirdi...
//Sen sanık !
Bırak beni kendi sularıma,
Ben vazgeçeli çok oldu yüreğinden,
Çık şimdi, Babilin asma bahçelerinden.
Sende vazgeç şehvetle tuttuğun,
Kınalı ellerimden//
Ölsemde kederimden,
Katlettim sevişmelerimizi.
Bitti!
Öpmeyeceğim!
Aşk’la
Yüreğinin diz(e)lerinden…
neşe cömert
8 eylül 2010