20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2225
Okunma

Kat görevlisi olarak çalıştığım otelde, koridorda gezinen sarışın uzun boylu bir bayan yanıma yaklaşıp, el kol hareketleriyle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. İşimi bırakıp kendisini dinledim ama hiç bir şey anlamadım.
Çok çaresiz gibiydi; yüzü solgun, sanki uykusuz kalmış gibi gözlerinin altı mosmordu. Durmadan bana işaretlerle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Çaresizce bayana baktım. Yardım edememenin ezikliğiyle yıkıldım birden. Sonra aklıma gelen fikirle resepsiyona koştum. Böyle durumlar için sakladığımız bir sözlüğümüz vardı, sözlüğü alıp gerisin geri koşarak merdivenleri çıkıp bayanın yanına geldim. Nefes nefese sözlüğü eline verdim. Sarışın bayan sayfaları karıştırıp bir sözcük bularak eliyle sözcüğü bana gösterdi.
Gösterdiği yere dikkatle baktım; “erkek” yazıyordu. Neydi bu erkek; tek başına bir şey ifade etmiyordu benim için. Baktı ki bir şey anlamadım, sözlüğü tekrar karıştırmaya başladı. Bu defa, “hasta” sözcüğünü bulup bana gösterdi. Sözcükleri birleştirdim, şimdi anlamıştım ne demek istediğini. Elinden tuttum; buna çok sevinerek beni odasına götürdü.
Yatağı gösterdi. Genç bir erkek yatakta yatıyordu. Yüzü sapsarı olmuş, aşırı zayıflamıştı. Yanına yaklaşıp elimi alnına koydum, birazda ateşi vardı. Yataktan kalkacak gibi değildi. Sözlüğü tekrar elime alıp bayana döndüm, ne istediğini el kol hareketleriyle sormaya çalıştım. Doktor, ilaç, eczane gibi kelimeleri bulup bana gösterdi.
Artık ne demek istediğini anlamıştım, elinden tuttum, merdivenlerden birlikte indik. Sonra, en yakın eczanenin yanına kadar onu götürdüm. O, eczaneden ilaçlarını alırken, ben bakkala gittim. Çünkü Ramazan dolayısıyla otelde mutfak kapalıydı. Aşağı yukarı tüm personel oruçluyduk. Oruç olmayanlarımızda kendi başlarının çaresine bakıyorlardı.
Tam hatırlamasam da Ramazan ayının ortaları falandı galiba. Mutfağımızda çayla şekerden başka bir şey yoktu. Bakkaldan bir ekmek, biraz da zeytin peynir alıp hızlı adımlarla otele geri döndüm. Küçük bir demliğe çay demleyip, tepsiye kahvaltı hazırladım. Odalarına götürüp kapılarını çaldım. Kapıyı açan genç kız beni görünce çok şaşırdı.
Önce almak istemedi ama sonra ben ısrar edince aldı. Ertesi gün daha tedbirliydim, evden gelirken bir şeyler getirip kimseye görünmeden yine odalarına bıraktım. Genç adam, düne nazaran biraz daha iyi gibiydi. Onun iyiye gitmesine çok sevindim. Selamlaşıp işime başlamak için odalarından ayrıldım. Akşama doğru terasta çamaşır asarken ayak sesleri duydum, dönüp baktığımda, çantalarını sırtına almış benim iki sevimli dostum bana doğru gülerek geliyorlardı.
Dünkü hasta gençle kız arkadaşıydı gelen. Yanıma gelince, kız bana bir poşet uzattı. Poşetin içinde biraz zeytin biraz peynir vardı. Israrla bana vermeye çalışıyordu, almasam mutlu olmayacaklardı, verdiklerini aldım. Kız çantasını yere koyup bana sıkıca sarıldı. Kızdan cesaret alan erkekte aynı sevecenlikle kollarını açıp bana sıkıca sarıldı.
O an onlara karşı içimde tarifi imkânsız bir sevgi oluştu. Burada gördüm ki; sevgi evrenseldir. Dilini bilmesem de, dinini yaşamasam da sevgi evrenseldir. Çantasını açan kız, içinden küçük bir paket çıkarıp avuçlarıma bıraktı. Israrla almamı istiyordu.
Aldım ve ben de onlara sıkıca sarıldım. Sanki çok sevdiğim dostlarım gidiyordu. Beni çok mutlu etmişlerdi. Onlar için dualar ettim. Gittiler. Verdikleri paketi açınca, içinden kilise resmi olan küçük bir tabak çıktı. Bu onlar için değerliydi. Onların dinini temsil ediyordu.
Ben Hıristiyan olmasam da dinlerine saygı duydum. Kutsallarını bana hediye olarak vermişlerdi. O tabağı yıllarca sakladım. Ta ki, ev taşırken kırılana kadar... Tabak kırılınca çok üzüldüm. Sanki bir dostu kaybetmiş gibi olmuştum. Ama kaybetmediğimi biliyordum.
Dünyanın neresine giderlerse gitsinler, benim onları hatırladığım gibi, onlar da beni hatırlıyordur; eminim bundan…
Çünkü SEVGİ EVRENSELDİR.
Sevgiyi Anlatan Sözcük Bulunmaz
Sayfalar dolusu yazan kalemler,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Yürekteki özü muhabbet demler,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Dağ gibi yücelir ulaşmak zordur,
Alev topu gibi yakıcı kordur,
İçinde özlemler gözyaşı vardır,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Titretir sarsarak nefesi tıkar,
Kalp evinde başlar kabirde çıkar,
Akarsu misali çağlayıp akar,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Dengini bulunca tanımaz engel,
Dostluğa köprüdür uzanan her el,
Ayrılık elinden dökülür tel, tel,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Hasret pınarından akmaz yorulur,
Hüzün yaylasında sanma sorulur,
Sanırsın ki her gönüle kurulur,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Merdanı coşturan anlatan odur,
Yeşerten can veren söyleten budur,
Olmayan canlıyı kökten kurutur,
Sevgiyi anlatan sözcük bulunmaz.
Şiir: OZANMERDAN/ALİ BİLECEN
Öykü: EMİNE45/ Emine UYSAL
23.03.2011