5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2625
Okunma

Bir varmış bir yokmuşlar da uyu/tul/mak
Ne kadar keyif alırdık masal dinlemekten.
Kırmızı Başlıklı Kızın ormanda kayboluşu bizi ne çok üzerdi.Acaba ninesine kavuşabilecek miydi ?
Hepimiz Pinokyo yüzünden yalan söylemeye korkar olmuştuk.Acaba diyorduk Aladdin’in Sihirli Lâmbasın’da ki şu cin doğru mudur diye düşüne düşüne uykuya dalıp gider,sonra da lâmbanın içindeki cin korkusuyla soluğu annemizin yanında bulur,lâmbanın içinden cin çıktığını söyler,yatağın içine girip uyur kalırdık.
Masalların en güzel taraflarıydı melekler,periler ve nineler,dedeler ve de sobalar yanarken üstümüze örtülen yün battaniyeler.
Komşu çocuklarından da gelirdi aynı gülüşler belli ki,onlar da ya Pinokyo yu da Aladdin’i dinliyorlardı.
Biz hâlâ Alâddin’in Sihirli Lâmbasın’dan ne çıkacak diye beklerken uyumuşuz...Ya da uyutulmuşuz fark edemedim o sahneyi.!
Şimdilerde belki medeniyet çok güzel ama insanlardaki bu kopukluklar ne yazık ki herşey gibi o küçük şirin mutlulukları bile öldürdü.
Kocaman evlerde herkes odasına çekiliyor,aile bağları denilen şey sadece bir kaç dakika yemekte hepsi o kadar.
Kırmızı Başlıklı Kızın hikayesi kimsenin umurunda bile değil hele Pinokyo’nun burnunu onu nedense herkes görmemezlikten geliyor.Çünkü yalanlar artık o kadar çok ki nerdeyse burunlarını ayakkabı çekeceği yerine kullanacaklar.
Oysa yıllar geçse bile insanların akıllarından silinmeyen güzel örnekler oldu hep bunlar,ninelerimizi dedelerimizin dudaklarından dökülen aile fertlerini bir araya toplayan bize örnekler...
Bazen düşünüyorum acaba şu "Aladdin’in Sihirli Lâmbasın"daki cini çağırıp eskilere mi gitsek?
günlerdenbirgün 2011 Davidoff