Bir köy düşünün. İki ya da üç sülâleden oluşsun. Her sülâle toplu olarak ayrı mahallelerde yerleşsin. Birlik olsunlar. Birbirlerine çok bağlı olsunlar. Dışarıya kız vermesin ve dışarıdan kız almasınlar. Alış veriş yapmasınlar başkalarıyla. Düğünlerine, cenazelerine bile gitmesinler diğerlerinin.

Zamanla kendi aralarında kurdukları birlikten diğer sülâlelere karşı husumet doğmayacağından şüpheniz olabilir mi ?

Daha büyük yerleşim merkezi olsun. Bir tarafta Kürtler, diğer tarafta Lâzlar ve bir de isterseniz Boşnaklar ve de kendilerini saf Türk zannedenler olsun. Her grup kendi aralarında kurdukları birliğe bağlı olsun. Kendi aralarında alış veriş, kız alıp verme, sosyal ilişkiler olsun. Güzel mi sizce ? Husumetler, kavgalar çıkmayacağından emin misiniz ?

Birileri Peygamberimiz (SAV)’in kesin emri olduğu halde , başka dinlere, mezheplere tahammül edemeyen, kendilerini din bilgini ilân eden bir çok kişi, ille de İslâm Birliği diye tutturuyor !

Zamanında Osmanlı’nın yapmaya kalkıştığı ve sonu hüsranla bittiği hepimizin malûmu olan o maceradan sanki hiç bir ders alınmamış gibi, halâ İslâmın dünyaya hükmetmesinin rüyalarını görenler var !

Bu ülke ’’İslâm ülkesidir ’’ diyebilirsek eğer ; müslüman olmayan vatandaşlarımıza ne yapmamız gerekiyor ? ’’ Ya müslüman olun, ya da ülkeyi terkedin ’’ demeye hakkımız var mı ?

Peki o zaman ; örneğin Almanya’nın ’’ Bu ülke Hristiyan ülkesidir !’’ deyip de ayrı dinden olan insanları din değiştirme- ülkeyi terk etme seçeneklerine zorlamasına ne dersiniz ?

Sonra diğer ülkeler. Yunanistan ve hatta Çin bile...Dindaşlarımızın yaşadığı ülkelerde yeni camiiler yapılmamasına, var olanların ihmal edilmesine ya da kullanımını zorlaştıranlara nasıl da tepki gösteriyoruz ?

Ülke İslâm ülkesi olacak. Diğer İslâm ülkeleri ile birlik olacak. Sonra da karşımızda kurulacak Hristiyan Birliği ile mücadele edecek.

Sonuç ; savaşlar, kavgalara, kanlar, göz yaşları !

Sadece kendi ülkemizde bile böyle bir birliği sağlayamayız. İslâm ülkesiyiz desek ; birden fazla mezhep var. Bu günkü yapı devam ettikçe- yani sünni diktası - Alevi vatandaşlarımızın sabrı zaten son safhasında. Bir de gayri müslim vatandaşlarımız var üstelik.

Sonuçta ne ülkede ne de dünyada ’’ İslâm Birliği ’’ dayatması iyi sonuçlar doğuramaz. Sadece kavgalara, savaşlara ve dökülen kanlara, göz yaşlarına sebep olur.

Siz dininize güveniyor musunuz ? O zaman ülkedeki demokrasinin, özgürlüğün gelişmesi için herkesle birlikte mücadele edin. Başka dinden ve mezhepten olan insanların da dinlerini en iyi şekilde yaşayabilmesini savunun.

Hiç bir müsabaka tek yarışmacı ile yapılamaz. Yapılırsa eğer kimim en iyi olduğu, kimin kazandığı asla belli olmaz.

Örnek müslüman olun. Örnek ahlâk sahibi olun. Türkiye görsün, dünya görsün. özensinler dininize, mezhebinize, güzel ahlâkınıza. Size özenerek müslüman oluyorsa insanlar ne mutlu size.

Böylesine bir adil yarışta- tüm dinlerin , mezheplerin özgürce yaşanabildiği - İslâmiyet kazanıyorsa eğer, tüm dünya bu yolla İslâmı seçiyorsa eğer, ne mutlu o zaman size !

İslâmı iyi anlayalım. Gerçek müslümanlar olalım. Kur’an-Kerim’de bir gün İslâm dininin ve İslâm ahlâkının yeryüzüne hâkim olacağı yazılıysa, ancak bu yolla olur.

Unutun kavgaları, kutuplaşmaları, savaşları. Kan dökülmesin, göz yaşı dökülmesin. Zorlama, baskı, korkutma, öldürme İslâma hiç ama hiç yakışmaz.

Fikret TEZAL