Okuduğunuz
yazı
10.3.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
...
Not : Söyleşilerim kitaplaştıktan sonra tekrar aktif hale getirilecektir...
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Abdürrahim Ağabey'im ile uzun yıllardır tanışıyorum. Öyle bir insanı tanımanın verdiği gurur ile bugün bir kaç yazıyı ve şiiri kaleme alıyorum. "garibin garip türküsü" ile hayatımın en köşesine sahip olan ağabeyim. Güzel bir söyleşi yapılmış ve en güzeli ender söyleşilerinden birisi olmuş. söyleşi sorularını soran kişinin başarısı şairi doğru cümleler ile hatıra defterimize sakladık...
ABDÜRRAHİM KARAKOÇ belgeselini çeken bir yönetmen olarak bu söyleşinden olduğunca haz aldım. Yaşarken yaptığım görüntülü röportajda belgeselim de yer alıyor. Gala günü sizleri de aramızda görmekten gerçekten gurur duyacağım...
Zirvesinde gökyüzünü gör/e/meyenlere şefkatli yağmurlar saklayan, eteklerinde yaşamı ve şiiri solumak isteyenleri hiç çekinmeden ağırlayan kocaman bir dağdı...
Onun ortak yönümüz olması beni daha çok mutlu etti...
Yaşamı kirleten insan, yaşamı inleten insan, yaşamı kendi çirkefliğinde umuda ıskalatan da insan! Bunun akabinde yaradılışın muhteşemliğine yüreğini yaslayıp sağduyulu davranan insan, yaşamın kirlenmemiş kurgularını tırnakları kanaya kanaya zamana kazıyan insan, yaşamın kanatsız melekleri çocuklara kıyamayıp doğma diyen de insan… Peki, biz insanoğlu nerede yanlış yaptık Sayın Karakoç Güzel bir söyleşi, takdire şayan tek kilime ile harika. Nerede yanlış yaptık diyen kalemi ve yüreği kutluyorum. KALEMİNİZ VE YÜREĞİNİZ DAİM OLSUN DOST KALEM ... selam ve saygılar.
"Kısacası edepli, edebi, asırlar öteye yolculuk yapan söz şiirdir." Demiş ya sayın Karakoç onların kalemini kalem yapan bir merkeze oturttukları insan ve bu yurdun insanının değer ve duyguları belki..çok güzeldi.tanımak ben de o büyük şairle konuşmak isterdim.Sadece baban değil bizlerde seninle gurur duyduk maviş sevgimle ....
Necip Fazıl gibi, Mehmet Akif gibi sevdiğim bir şair. Hüseyin Nihal Atsız gibi bir dava adamı. Mücadeleci ama duygulu bir yürek. Hem insan hem şiirde de bir dev.
Şiirleri düşmanlarının bile dilinden düşmeyen usta. Aslında ona değil düşmanlık, davasına.
Konu güzel olunca yazı da güzel oluyor.
Büyük bir işti yaptığınız.
Vallahi yorumları da tek tek okudum zevkle.
Kırmızı kurdalenin dik durduğu ve çok çok yakıştığı DEĞERLİ YAZINIZDAN DOLAYI SİZİ TEBRİK EDERİM.
Sevgi ve selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 3/28/2011 4:39:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hayata genç olarak başlarken aynı pencereden bakıp, daha sonra hızla farklı siyasi yönlere savrulsakta, değerli Abdürahhim Karakoç üstadımızla yaptığınız söyleşiyi büyük ilgi ve beğeni ile okumuş bulunuyorum. Üstad gerçekten büyük şairdir. Eli öpülesi bir Türkmen aksakallısı ve kocasıdır.
Esenlik ve uzun ömür diliyorum, ellerinden öpüyorum.
Değerli Mehtap Altan, yerini hakeden bu söyleşiniz için sizi de ayrıca Kutlu/yorum...
Saygılarımla...
Göktürkmen tarafından 3/11/2011 9:08:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bir söyleşi, geniiiiş bir hayat görüşü. Eserleri ile tanıdığımız sayın Karakoç'un, gönlünden bir parçayı gözler önüne seren sevgili Mehtap'a gönülden teşekkürler ve tebrikler.
Okurken yorumlamaya karar vermiştim yazınızın şekil güzelliği sebebiyle. Önce bakarken etkileyecek ki içine çekebilsin , hani bakmayı haketmişse okumak da gerekir dedim fikrimce ve başladım...
Her cümlede buna da kesinlikle değinmeliyim yorum yazarken , şunu unutmamalıyım , âh hele ki bu aklımı karıştıran cümleler veasire böyle böyle okudum...
Ama bir cümle hepsini yerle bir etti inanın ve tek cümle tek mânâ tek satır...
Hepimizin misyonu var burada gerek kendimize olan sorumluluk itibarı ile gerek ele olan borç itibarı ile ve bu sebeple çok kısa değineceğim yazıya.
Bazı şairler vardır böyle tek şiirleriyle hatırlanırlar, aslında o şiir hatırlanmışsa kalemin hayatı hatırlanır fakat bir şiir öyle kalır ki içte heyhat, kelâm yetmez ifadeye...
Nâzım meselâ...
Hiçbir yere bakmadan yazacağım belki hata olabilir ama ezberim maalesef yok derim demesine de bunu nasıl aklımda tutmuşumdur hikmet işte gerçi ezber mezber değil insan yaşadığını hiç ezber etmeye çalışır mı:
"....
Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki: -Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
....."
Nâzım Hikmet
Bu eşsiz bir çalışma, "bir ayrılık hikâyesi"...
Abdürrahim Karakoç için açık söylemeli ki çok takip ettiğim bir kalem değil ama içimin sızladığı bir şiiri var ki...
Şimdi en fazla bir yazı olabilecek şekilde ve net ifadelerle olabileceğinin iyisi olan çalışmanızda içinden ne düşündüğünü okumak keyifliydi, tüm samimiyetimle söylüyorum ki hakikaten değerliydi.
Şekle verdiğiniz değer daha önemliydi inanın. Yazım hatalarının yok denecek kadar - ki gün yazısında bundan kötüsünü kabûl etmek yakışmıyor bize- az olduğu bir çalışmada soluklanmak ne büyük huzurdur bilemezsiniz... Çok teşekkür ediyorum kendi gözüm hatrına.....
Sadece size minik bir eleştiri...
Şair nedir ne değildir bilmek zor, demiş Abdürrahim Bey de:
"herkes şair"
öyle öyle....
Hani şairin ne olduğu hakkında yorum yapma haddini kendimde bulmam ama teşbihler,betimlemeler, güzellemeler, içine giz döşediğimiz mayından dizeler vs. vs. vs. Dil anlaşılır, akıcı olmalı. Üslûbunuza diyecek yok daha iyisini dilemek dışında ama cümlelerde ...Nasıl desem aslında uzun zamandır Mehtap ALTAN kalemi için düşündüğüm bir şey ama işte tam tanım yok elde...Yine de aklı kurcalayan bir şey olduğunu bilmeniz yetecektir herhalde, inanıyorum....
Ve aslında en çok önemsediğim....
"Sayın Abdurrahim Karakoç, Mustafa Güler benim Kaptan-ı Deryam yani sevgili babacığımın hiçbir yazısını hiçbir şiirini kaçırmadan okuduğu bir şairsiniz… Ki bu söyleşinin benim için bir diğer güzel tarafı da babacığımın bu söyleşiyi defalarca okuyup gülümseyip benimle gurur duyacağını biliyor olmamdır… Bundan dolayı ruhumdaki bu sonsuz huzurun sebebisiniz ayrıca teşekkür ediyorum size…"
Baba.... Ne söylersem söyleyeyim içimin aynası olmayacaktır bilirim ama bunu görmek gerçekten gözlerimi nemlendirdi diyebilirim... Baba...Baba...Baba.... Bugün daha bugün yol boyu onu düşündüm, zaten gurbet denilen dünyada yaşamaya zar zor da olsa en azından buna uğraşıyoruz ve tek dürüst insan baba ise hayatta ..... Babaya verilen kıymet ne kadar olursa olsun olması gerektiği kadar değildir elbet anne için de ama....
Neyse baba dersem sonu gelmez cümlelerimin...
Başarılı bir yazıydı, çok daha iyilerini dileyerek ayrılıyorum sayfanızdan....
Sevgili Mehtap, A. Karakoç diye birinin varlığından bile haberim yoktu, ta ki rüyamda Mihriban türküsünü dinleyene kadar...Uyanır uyanmaz türkünün sözlerine baktım ve kendisine ait olduğunu öğrendim...Aşkın o anlatılmazlığı, insanoğlunun o derinden kendine hapsedilmişliği o kadar güzel yansıtılmıştı ki, oturup ben de ağlamıştım Mihribanıma...
Söyleşiden şunu anladım ki senin felsefik derinliğin ile şairin derinliği o kadar güzel örtüşmüş ki sevgili babanız ile özdeşleşen bir ruhun bağrına yaslanmışsınız adeta...
Bu eşsiz söyleşiden dolayı seni gönülden tebrik ederim...
Çok güzel bir söyleyişiydi. Edebiyat adına güzel sorular ve cevaplar vardı. Okumaktan büyük keyif aldım. Sayın Abdurrahim Karakoç'a ve size çok teşekkürler. Babanız gibi biz de sizinle gurur duyuyoruz. Usta kalem tebrikler. Sevgilerimle..
A. Karakoç: Şiir kayıp kentin hazin dut yaprağı, bazen testi toprağı, bazen uyandırma tokmağı, bazen de bir gül kokusudur. Yağmur sesidir, su sesidir ve şairin içinden kopup gelen hazların, ızdırapların, serinliklerin, derinliklerin çığlığıdır…
Biz nasıl anlarsak öyle sayılır.
“Koyak” demişsiniz. Aklım yaylalara gitti O yeşil dağ iklimindeki renk cümbüşlerinin oynadığı koyaklara. Duygularımın yeşerdiği şiirlerimin şekillendiği vadilere…
Şiire ilk giriş herhalde “iftar vakti olanda içtiğim sular yandı” diye anlatmaya çalıştığım vakittir.
Benim de otuz yıldır içtiğim kurnalardan biri...Azdı, özdü, kaliteliydi...
Kıbleyi şaşırdık dört günden beri Ay doğduğu yerden aşıyor Hasan Bir türlü kemiği örtmüyor deri Tükrükler ağızdan taşıyor Hasan__A. Karakoç Hasan'a mektup 7
Ne lezzetlidir şiirlerini okumak ve felsefine dalmak değerli ustanın. Teşekkürler bu güzelliği paylaştığınız için sevgilerle
Edebiyat Tarihçileri, Nazım Hikmet'in gizli bir Necip Fazıl hayranı ve Necip Fazıl'ın da gizli bir Nazım hayranı olduğunu yazarlar. Ben Abdurrahim Karakoç'la tümden aynı doğrultuda bakmasam da dünyaya, onun şairliğinin, şiirlerinin gizli değil doğrudan açıkça bir hayranıyım. Elbette ilgiyle ve okudukça hayranlık duyarak, imrenerek okudum bu söyleşiyi. Sonra bıraktım açıkça hayranı olduğum şairi, söyleşiyi gerçekleştiren sayın şairimiz Mehtap Altan Hanım'ı merak ettim :) Mutlaka bu sayfalarda kendisini yakından tanıyanlar vardır. Ben kendisini sadece yazdıklarından tanırım. Ne gördüğüm olmuştur kendisini ne konuştuğum. Ama böylesine dolu dolu bir söyleşiyi gerçekleştiren, Abdurrahim Karakoç gibi bir üstada ustaca sorular yönelten, sorularında bile şiirlerindeki gibi gizler, imgeler barındıran, bir üstada yöneltilebilecek değerde sorular soran, üstelik dersini de önceden iyi çalışmış, birkimli bir olduğunu açığa vuran Mehtap Altan Hanımı vallahi merak etmemin ötesinde KISKANDIM. Sadece yazar kıskanması diyelim buna. Saygı duydum başardığı bu anlamlı ve dolu dolu söyleşiye. Ahh, neresini, hangi soruyu hangi yanıtı kesip saklasam bu söyleşinin. Elbette tümüyle kesip saklayacağım. O ne müthiş yanıtlar, ne felsefik yaklaşımlar. Hepsi de saniyeler içinde mantık süzgecinden, akıl musluğundan damıtılmış şeyler. Elbette öylesine ustaca sorular sorulduğu için öyle de güzel yanıtlar çıkmış ortaya.
Çok uzattım. Uzatılmayacak gibi de değil. Değerli Mehtap Hanım saygılar diyorum sadece. güzel şiir güzel sözle yazılır, demiş üstat güzel söyleşi de güzel birikimle yapılırmış demek ki :))
Tek kelime ile özetleyebilirsem eğer; 'MÜKEMMEL' bir söyleşi olmuş sevgili Mehtap Altan! Sizinle naçizane gurur duyuyorum. Böyle bir üstad ile sohbet etmeye nail olduğunuz için... Nasıl güzel şeyler söylemiş, nasıl büyük bir şair, nasıl mütevazi ve nasıl ANADOLU kokuyor buram buram! Kokusu taa buralara kadar geldi sayenizde, ne şanslıyız ki halen yaşayan bir çınarla aynı yüzyılda ve aynı şehirde, aynı gökyüzüne bakıp, aynı havaya çekiyoruz içimize... İmrenmemek mümkün değil, babanız ne kadar mutlu olsa, ne kadar gurur duysa az...
böyle bir yazı okuduğum için çok mutlu oldum, teşekkürler sevgili Mehtap Altan..
sana helal olsun kardeşim... bana kırk dereden su getirdi hoca...geçmiş olsuna bile gidemedim ama hasta hasta sana bu söyleşiyi yaptı ya..işte şairlık budur kardeşim..kutluyorum hem seni hemde değerli abimizi..sevgiler saygılar
Cok güzel bir bütün olarak yapmaciksiz ve net bir söylesi. Bizde size tesekkür ederiz bizim ruhumuza verdiginiz huzur iciin cünkü böylesi söylesileri okumakda ayri bir güzellik.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.