4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
767
Okunma
Eli kalem tutanı bir şeylere benzetmek gerekir mi? Yahut doğrumudur? Düşünmeden yazıyorum bunları.
Şiir yahut iyi kaleme alınmış bir düzyazıyı okumanın keyfini anlatmak imkansız. Her gün onlarca şiir eklendi okuduğumuz kitapların arasına. İşin güzel yanı şu ki hayatımın önemli bir zaman dilimini ele geçiren bu şiir okumaları güncel şiirler. Yani şairini tanıyoruz ve içinde bulunduğu ruh haline dair iyi kötü bilgi sahibiyiz. Vesileyle yazdığı şiirle ilgili satır aralarına ulaşmak çok daha kolay oluyor. Bir gün üzerinde durulduğu takdirde ismi bilinir insanlar olacaklarından emin olduğum bir keyfin ilk adımlarının üzerinde olduğunu bilmekse tarifsiz bir mutluluk.
Bugün itibariyle okuduğum bir şiir şunu düşündürdü: “Şiir balta olsa şairde iyi bir oduncuysa kütük inmişti çoktan toprağa…”
Yapılan tüm eylemlerimiz ölçülü biçili olmuyor olamıyor. Duygusal mahluklarız zira. Çok zaman duygularımızın arkasında takılıp gidiyoruz. Gitmek denilebilirse bu sürüklenmeye. Aklı ön plana çıkaralım diyenlerin hayatlarına baktığımda hayatın tadını kaçırdıklarını fark ediyorum. Hâsılı ikisinin arasını bulmak biraz da güç galiba.
Kişinin öz güveninin olması hayatını kolaylaştırmak adına son derece önemli olduğu aşikar. Fakat bunun derecesi olmalı muhakkak. “Ben” lik kibirle enaniyetle birleştiğinde son derece üzücü neticelere sebep olabiliyor. Esprilerin dozu kaçıyor. Sohbetler seviyesizleşiyor.
Kendine ait kötü tecrübeler sebebiyle toplumu rencide edici yaklaşımlarını ulu orta yafta yafta savuranların sonları da kendi insafsızlıkları derecesinde oluyor elbette. TDK listesinde en sevmediğim kelimelerden biri olsa da mevcudiyeti sebebiyle sıkça işittiğim “Yobaz” kelimesi canımı sıkıyor uzun zamandır. Kelimeyi kullananların içini doğru şekilde dolduramadıkları kanaatindeyim. Ama bu tarz rencide edici kelimeleri kullananların kendilerini bir zirvede görmeleri zanları hasebiyle kolaylıkla kullanmaktan hoşlandıklarını düşünüyorum. Hele de kelimeyi bir kılıkla örtüştürenleri ayağa kalkıp yazıklar olsun bakışlarımla alkışlamak istiyorum.
Dar kafalılığın bir sınırı olmadığına inancımda ne bir eksiklik ne bir fazlalık var hâlihazırda. Umud ediyorum aydın olmasını beklediğim kalem sahipleri iki mum fazla yakarlar ve okudukları kitaplardan hiç değilse bir cümlelik bir netice çıkartabilirler bir ara.