11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1543
Okunma

Çocukluk fobim; mezarlıkların yanından geçmekti!O zamanlar,içimde tarifi imkansız duygular belirir,gözlerimin önüne korku perdesi gerilirdi adeta. Bu, uzun yıllar devam etti.Ta ki ilk gençlik dönemimi atlatana dek…Sonrasında yakın akrabalarımın,komşularımın cenazelerinde bulunmam dolayısıyla mezarlığın soğuk yüzü ile aşinalığım artmaya başlamış;ailemin içerisinden annem,babam,kardeşimin vefatlarıyla da mezarlıklar,devamlı ziyaret ettiğim yerler olmuştu.
Kırık taşlardaki okuduğum silik isimler, geçmişteki yaşanan bilinmezliklerin içerisindeki kahramanların, geçirdiği mutlu/suz günlerinin muhayyilesini canlandırırdı,içimde…
Çocukken hayal meyal anımsadığım; beni dizinde hoplatmasından hoşlandığım dedem, kendisinden “hayatın hataları kabul etmediğini” öğrendiğim babam, baharında trafik terörüne yenik düşen ablam,sessizce yatıyorlardı son durak;kara toprakta…Yıllar sonra mezarlığın korkulacak bir yer olmadığını belleğime yerleştirmeye başladım.Neden korkacaktım ki;bütün sevdiklerim orada otağ kurmuşlardı çünkü.
Her yerde yeşil bitki örtüsünü aradığım gibi; gözlerim, ebedi istirahat yerinde de her zaman yeşili aramıştır. Çam ağacı, kayısı,mahlep ya da gül fidanı…Olsun da hangisi olursa olsun. Hiç fark etmez. Çam ağacının dibinde oturduğumda; içime öyle dinginlik çöker ki, hele de kuş seslerinin serenadı varsa değme keyfime…Bir anda yitirdiklerimin acısı,silinir gider…
Almanya’nın Hannover şehrinde kaldığım süre içerisinde, çoğunlukla oranın mezarlığında zaman geçirip hayal alemine daldığım,elimdeki bloknota bir şeyler yazdığım çok oldu.Sanki mezarlıktan ilham alıyordum. Mezarlık,kaldığım evin hemen yakınındaydı.Genelde sabah yürüyüşlerini mezarlığın içerisinde yapardım. Bu yaşıma dek öyle muntazam, bakımlı bir mezarlık görmedim. Sanki bir botanik bahçesi içerisindeydim.Bin bir çeşit ağaçlar,her mezarın üzerinde her zaman tazeliğini koruyan çiçekler.
Mezarların karşısındaki banklara oturur,ortamın dinginliğinde kendimden geçerdim. Taşların üzerinde ki Hıristiyan isimlerini neredeyse tek tek belleğime yer etmiştim. İlgimi çekenleri sorup öğrendim;
“ Tek mezarın üzerinde, bütün aile fertlerinin isimleri yazılıydı.” İnançlarına göre;isteyenler yakılıp, kavanozlara konan külleri,yan yana diziliyormuş.Bu yüzden öyleymiş.
Mezarlıklarının içerisi süt dök yala.O denli tertemiz.Bir tane çöp dahi bulamazsın. Haşaratların yakalanması için dahi ağaçların dallarına yapışkan tuzaklar asılmış.
Haftanın belli günlerinde genç bayanlar,gelip ağaçların kuruyan dallarını kesip temizliyorlar.
Hıristiyan mezarlığındaki görevliler,beni görünce gülümsüyorlar,
“ Hoş geldin” diyorlardı…
Ben ise,ölen ruhların arasında dolaşıp kendimden geçiyor,bu dünyanın keşmekeşliğinden kendimi soyutlamaya çalışıyordum…
Son durak kara toprak!...