6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
974
Okunma

Gün boyu köylüleri dolaştılar. Elinden geldiğince, sabırla çocuklarını okula göndermeleri için konuştu..Bazen umutsuzluğa kapılsa da ; miniklerin gözlerindeki okuma aşkını hissettikçe yüreği bir meydan muharebesine girmekten korkmuyordu.
" Herşey daha güzel olacak eminim " diyordu kendi kendine.
Eve doğru yürürken kafası hala yarım kalan işlerle meşguldu.Biraz ilerde Seher Teyze yi gördü. İneğini ahıra sokmaya çalışıyordu.
" Kolay gelsin " dedi.
" Sağol gızım.sarı ineği bu akşam inad ediii girmiii ."
"İşin zor gibi desene "
" Heee. " ( ineği hafiften iterek) " Höööyytt breee gir diyem sana."
Seher Teyze yi takip edip o da ahıra girdi.Minik , çok şirin bir buzağı gözüne ilişti.Hemen annesine atlayıp süt emmeğe başlamıştı.yaşlı kadın biraz bekleyip onu inekten ayırdı.
" Neden? acıkmış ama "
" Biliiim gızım ama hayvana dokaniii ; daa çok guçcük."
Dışarı çıkıp iki bakraçla geldi.Sarı kızı usulca sevdi yanına çömdü.Dila da meraklı gözlerle bakıyordu.Bakraçın birinden su alıp hayvanın memelerini yıkadı. diğerini önüne çekti ve sağmaya başladı.İşi bitince küçük bir kaba ayırıp " hee bu da senin içi içi vir hemi"
Seher Teyzeye teşekkür edip ayrıldı.Hava ; kararmaya başlamıştı.Adımlarını hızlandırdı
Dila birden "Hay Allah koşturmaktan sobamı kurdurmayı unuttum görüyor musun şimdi söylenip durdu içinden.
Kapısını açarken Mustafa yı görünce öyle sevindi ki.
" Mustafa Bey iyi akşamlar."
" Eyi akşamla hoca hanım."
" Sizden birşey rica etsem mümkün mü ?"
" Başım üstüne."
" Benim.. benim sobam kurulacak ta... bu işlerden hiç anlamam da...."
" Birazdan gelirem."
İçeriside dışarısı gibi soğuktu. Yarım saat sonra kapısı tıkladı.Mustafa ile karısı gelmişlerdi
Mustafa sobayı kurup bahçeden de odun kömür taşıdı.
Eşide yakıverdi.Dila pür dikkat izliyordu.( gazeteleri koparıp koparıp top top yapıp yerleştirdi; üstüne çalı çırpı küçük tahta sonra değişik bir şey koydu..sobanın alt kapağını açıp tutuşturdu. iyice kor haline gelince de kömür attı.)
Çıtır çıtır ne güzel ses çıkartıyordu.üstünede çayını "ohhhhh"
" O topak topak koyduğunuz neydi?"
" Hee o mi ? tezzek."
" Tezek mii... nasıl yani?"( çok şaşırmıştı)
" Hayvanin dışgısinden olii ot ,saman kariştiriz toppak yapiiz duvarlara yapıştirip gurutiz gışşin yakizzz.Çoh ısıtiiii."
"Anladım; çok ilginç bir kullanım doğrusu."
Nekadar iyi insanlardı; hemen yardımına koşmuşlardı.
" Buyrun beraber yemek yiyelim"
" Yoh uşah vaa evde sonraa"
" Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum."
Onları geçirip kapısını kilitledi,
Yemekti, mutfaktı derken çayını alıp oturdu.Günün yorgunluğu şimdi çıkıyordu.
O sırada Aslı aradı
" Nezamandır görüşemedik nasılsın? "
" İyiyim kayıtlar falan..."
" Bende öyle çok yoğunum."
Dila gündüz neler yaptığını ailelerle görüştüğünü anlattı uzun uzun.
Aslı da onu merakla dinliyordu.
Sohbetleri özlem yüklüydü..
Altan ,Ahmet, annesi ,babası ,kardeşi ...telefon hiç susmamıştı.
Geç vakit dosyaları incelerken yapacaklarını bir yere not aldı.Yarın gene yoğun bir gün olacaktı..
Okulun çatısı akıyor sınıflara eski püskü birer soba kurulmuştu.Duvarlar ise dökülüyordu.
Kısa sürede çözmek gerekliydi "Ama nasıl olacaktı bu iş.?"
" Herşeyin çaresi bulunur "dedi kendi kendine..
Evet yaa elele verince neler neler yapılırdı.
Güneşin umutla doğacağından emindi. Yorganına sımsıkı sarılıp uykuya daldı.