Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya

Bir Roman Üç Kırık Kalp

Yorum

Bir Roman Üç Kırık Kalp

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1470

Okunma

Okuduğunuz yazı 31.1.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Bir Roman Üç Kırık Kalp

Kitabın yirmi altıncı sayfasına geldiğinde gözleri parladı! Yüzünde hüzünlü ama tatlı bir tebessüm belirdi. Bu sayfaya gelene kadar çok da haz almadığı bu roman şimdi daha çok ilgisini çekmiş, sonraki sayfalara geçmek için satırları hızlı hızlı okumaya başlamıştı. Kitabı kapatıp sehpanın üzerine bıraktı.Az önce okuduğu sayfaları düşündü ” Romanda adı geçen İclal adındaki karakter nasılda benziyordu İnci’ye, yani yirmi sene önce taparcasına aşık olduğu, evliliğe adım atmalarına ramak kaldığı, ama evlenmelerine mani olmak için kendinden zorla koparılan, ama hiç zaman unutamadığı İnci’ye…”

Kitabı yeniden eline alıp merakla basım tarihine baktı. Geçen gün yolda bir seyyar satıcıdan aldığı kitap tam yirmi yıl önce basılmıştı. Kitabı büyük bir hararetle eline alıp yeniden sayfalarında İnci’ yi, ya da onun şu an daha da canlanmaya başlayan hatıralarına can suyu olacak satırları bulmaya umutlandı. Kitabın sonlarına doğru yüzü ciddileşmişti. Bu kadar tesadüf olabilir miydi. Yazar, İnci’nin o muhteşem bal rengi gözlerinden, sağ yanağındaki bene kadar tıpa tıp aynısını yazmıştı. Ve bir çok mizacı özellikleri de aynıydı. Şaka gibiydi şimdi bu okudukları. Yirmi yıldır, kalbinin bir köşesinde, ve hafızasının en taze kısmında büyük bir özlemle sakladığı kişi, şimdi bu eline aldığı bu romandaydı sanki. O an gözleri yeniden kitaba kaydı. “Vuslatı Olmayan Aşk” Evet romanın adı buydu. Romandaki erkek karakterin delice aşık oldu İclal adında bir bayan karakter vardı. Mantık evliliği yapmışlardı, ve adam deli gibi aşıktı karısına. Ama kadın da aynı aşk yoktu. Sadece bedensel olarak karşılık veriyordu adama, ve adam bir süre sonra onun kalbine ulaşamayacağını anlayıp ondan ayrılıyordu.
“Bütün bunlar yazarın bir kurgusu muydu acaba” diye düşündü. Yoksa yazarın, erkek karakter aracılığıyla yazdığı, en güzel halleriyle dile getirdiği kişi gerçek miydi, eğer gerçekse bu karakter İnci’ miydi?”

O akşam internetten yazarla ilgili bilgi bulmaya çalıştı. Bildiği tek şey yazarın bu ay içinde İstanbul’daki bir kitap fuarında olacağı ve kitaplarını imzalayacağıydı.

On sekiz gün sonra…

Yazarın önünde, kitabını imzalatmak isteyenlerin oluşturduğu uzunca bir kuyruk vardı. İmzaladığı kitabın ardından, başka bir okuyucusunun uzattığı kitap önüne gelince, yazar bir an durakaldı! Düşünceli gözlerle “Vuslatı olmayan Aşk” adlı eski eserine baktı. Sonra kitabını ağırlaşmış bir ruh haliyle imzalayıp okuruna uzattı.

Okuru teşekkür edip kitabı aldıktan sonra,

“Orhan Bey biliyorum çok yoğunsunuz ama, bir şey sormak istiyorum, gerçi biraz özel olacak. Acaba bu kitaptaki “İclal” adlı karakteriniz gerçek miydi?”

Okurundan gelen bu özel soru, zaten az önce bu kitabı görmesiyle düşünceleri karmaşaya giren yazarı daha da gerdi.

“Çok eski bir eserim o, zaten çoğu karakterim, kurgu da olsa hayatın kendisindendir” deyip geçiştirmek istedi.

Fakat okuru son bir soru daha sordu,

“Peki o karakterin gerçek adı “İnci” olabilir mi?”

“İşte o an yazarın yüzü kıpkırmızı oldu!”

Elindeki kalemi yere bırakıp okurunun gözlerinin içine, anlaşılmaz bir ifadeyle derin derin baktı.

“Sizin adınız da Arif” mi yoksa?”

“Evet” dedi okuru. Sanki bilmecenin en zor kısmı çözülmüş gibi bir rahatlamayla.

Yazar ayağa kalktı. Standta bulunan yayınevinin çalışanlarına bakıp, “ben biraz mola vermek istiyorum” dedi.

Çok da dostane olmayan bir edayla, okuruna bakıp, “İsterseniz birer çay içelim, hem biraz konuşuruz dedi.”

Çay içtiler, yirmi yıla sığan ihtirasları, aşkları, özlemi, kızgınlıkları, hayal kırıklıklarını, hüsranları konuştular. Biri birini suçladı, biri kendinden daha çok acı çektiğini söyledi. Ardından birer çay daha içip yine konuşmaya devam ettiler. Konuştukları İnci’ydi hep. Çaylarını son kez yudumlayıp ayağa kalktılar. Sonunda da aynı vuslatın hayalini kurup ama asla eremeyen iki dost gibi burukça ayrıldılar.

Arif, yazarın yanından ayrılmasına rağmen hala onun söylediklerini düşünüyordu. “Demek kitapta anlatılanların çoğu doğruymuş…”diye aklından geçirdi.

Arif boğazın kıyısındaki küçük bir çay bahçesine oturdu. Elinde duran ve şimdi kendisi için daha da anlamlı hale gelen“Vuslatı Olmayan Aşk” adlı kitabını masanın üzerine bıraktı. Denizi yalarcasına üstünde uçuşan martılara bakarken yirmi sene öncesine gitmişti... İnci’yle lisede aynı sınıftayken başlamıştı birbirlerine olan hisleri. Lise biterken artık iki sevgili, birbirleri için ölümü bile göze alabilecek iki aşığın hüviyetine bürünmüştü sevdaları. Sonra ailelerine duyurmuşlardı, kuracaklarını yuvanın haberini. Ama ardından birileri fit koymuştu iki aile arasına, “bunlar başka mezhep, bunlar başka mezhep” diye. Ve bir gün İnci’nin ailesi çareyi göçmekte bulmuştu birbirini bu kadar seven iki gencin inadı karşısında. O günden sonra sır olmuşlardı. Ta ki bu kitabı okuyana ve az önce yazarıyla konuşana kadar. Onunla konuşurken şok olmuştu, yazarın aslında bir zamanlar İnci’nin kocası olduğunu öğrendiğindi. Ve yazdığı gibi yaşamıştı karısını. Ona sahip, ama aslında ona sahip olmadan. İnci’nin öğretmen olduğu okulda kendisi de öğretmenlik yaparken tanışmışlardı anlattığına göre. Sonra araya giren diğer öğretmen arkadaşlarının ikna çabalarıyla evlenmeye hiç yanaşmayan İnci gönüllüce olmasa da onay vermişti. İlerleyen zamanlarda içinde saygının olduğu ama, aşkın hiç olmadığı yıllar yaşanmış. Ardından da bitmiş, isteksizce başlayan bu evlilik. Ve yazar bugün ayrılırken kendisinin yüzüne suçlarcasına bakıp, şunu söylemişti. “Belki sen olmasaydın, İnci şimdi benim yanımda olacaktı.” Ve yazar yine açık yüreklilikle anlatmıştı kendisine “İnci’nin, evliyken bile yıllardır yüreğinde hep birisini sakladığını ama bunu kimseye söylemediğini”

Arif içtiği çayın parasını ödeyip ayağa kalktı. Öylece, birkaç saniye rotası olmayan birinin haliyle bekledi. Yazar, kendisine İnci’nin çalıştığı okulun adresini vermişti. Şimdi ona gidip gitmemekte kararsızdı. Birbirlerini görmek şuan onlara neler sunacaktı! belki daha çok acı, belki de…..

Kaldırımın karşı tarafından okulun çıkış kapısına heyecanla bakmaya başladı. Çay bahçesinden kalktıktan sonra İnci’yi bir kez ve ya son kez de olsa görmeyi çok istemişti. En son teneffüs çaldığında önce haylaz öğrenciler çıkmaya başladılar okuldan, sonra birkaç öğretmen…Ve Ardından O…Evet, şimdi kapıdan ağır adımlarla çıkan oydu, yani yirmi yıldır hasreti yüreğinden hiç eksik olmayan İnci. Onu gördüğünde bütün yüreğiyle ona koşmak istedi. Ağlamak istiyordu şu an. Kendini tuttu. İnci’nin yüzüne dikkatlice baktı, büyük bir hüzün vardı artık ince çizgilerin olduğu güzel yüzünde.. Dalgındı. Sanki bu dünyadan kopuk gibi bir havası vardı.. Okuldan biraz uzaklaşınca onun arkasından yürümeye başladı. Ten kokusu içine doluyordu her adımdı, tıpkı yirmi yıldır içinde solmayan o çiçeğin kokusu gibi. Belki elini uzatsa ona değecek kadar yaklaşmıştı şimdi,

“İnci” diyecekti ki, kelime ağzında kalakaldı. Durdu!İçi kan ağlayarak onu kendinden gidişini seyretti. Çaresizdi. Yıllarca ondan bir haber beklemiş, ve üç yıl öncede evlenmişti.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir roman üç kırık kalp Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir roman üç kırık kalp yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Roman Üç Kırık Kalp yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
1.2.2011 22:47:09
Tebrikler Mustafa Bey. Güne düşen yazıyı ve değerli yazarına saygılarımla...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
1.2.2011 19:27:39
Güne gelen öykünüzü tebrik ederim. Yine çok başarılıydı. Saygı ve selamlarımla..
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
1.2.2011 17:54:50
GÜNÜN YAZISINI VE YAZARINI KUTLUYORUM
SEVGİLER..
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
1.2.2011 09:38:45
Dün puanımı vermiş yorum yapmaya fırsat bulamamıştım.
Tebriklerim günün yazısına ve çok değerli yazarına...
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
1.2.2011 05:40:27
Öyküde bir onsekiz gün cümlesi geçiyor... Dilerim Allahtan bu öyküyün yazarınında onsekiz gün kitabını imzalamaktan kolları ağrısın...
Selamlarımla ... Mustafam...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
1.2.2011 00:14:05
Tebrik ederim Mustafa Bey. Saygılarımla.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
1.2.2011 00:07:04
10 puan verdi
Güne gelen öykünüze tebrikler, selamlar.
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
31.1.2011 23:59:58
emeğinize sağlık..
tebrik ederim..
sevgi ve saygılarımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
31.1.2011 21:26:25
10 puan verdi
Vay be! Tam da bulmuşken şimdi ne olacak?

Ya kardeşim bu kadar acıtmasan okuyucunu olmaz mı, ağlayacağım şimdi ha.

Ben puanımı verip kaçayım buralardan

sevgi ve saygımla...
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
31.1.2011 20:40:40
10 puan verdi
Acı bir aşk hikayesini çok başarılı bir dille paylaşmışsınız bizlerle, teşekkürler, selamlar.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
31.1.2011 20:37:26
10 puan verdi
bir üçgenin kesiştiği......ilginç noktalar.....yazan usta biri.....nerede nasıl çıkacağını çok hoş anlatıyor süpriziyle....harikasın mustafam saygılar

tacettin yıldırım tarafından 1/31/2011 8:39:22 PM zamanında düzenlenmiştir.

tacettin yıldırım tarafından 1/31/2011 8:40:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
IRIZA
IRIZA, @iriza
31.1.2011 17:43:59
Sürükleyiciydi..Şanslı bir kadınmış...

Onu seven bir yazar ve bir okurun olması ve onların sahnede buluşması ilginçti...

Tebrikler Mustafa bey.
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
31.1.2011 16:48:32
10 puan verdi
Aşk, gidişin tınısına gerçek kalışı ekecek anı yakalmaktır aslında...

emeğe düşünceye güzelliğe sevgiyle...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
31.1.2011 16:34:25
2. kez mi evlendi o zaman. ona takıldı kafam. Yazardan ayrıldı o zaman, sonra tekrar evlendi. Bence o Arifi sevmemiş. Sevseydi ne olursa olsun, nerede olursa olsun onu bulurdu. Aşk budur bence... Güzel bir öyküydü Mustafa Bey. Saygılarımla tebrik ediyorum
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL