3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
900
Okunma
TÜRKİYE GÜNDEMİNDEN ÜÇ GÜZEL TABLO!!!
Bu gün yazımı kısa kısa özetlemeye çalıştığım birkaç konu da yazmak istiyorum. Zira gündem o kadar zengin ve renkli ki, bir konu üzerinde yoğunlaşmak beni tatmin etmiyor.
Birinci konu: Wikileaks’de yayınlanan bir belgeye göre Avrupa Birliği’nin Aralık 2004’te Türkiye ile müzakerelere başlanması kararını almadan önce Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Ege’deki operasyonları askıya almalarını istediği, Erdoğan’ın o tarihteki AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Bernard Bot’a “Ordu benim kontrolümde olmadığı için uçuşları durduramıyorum” dediği.
Bu konuda yalan mı gerçek mi soruşturması yapılmasına gerek yok. Zaten Wikileaks belgelerinin gerçekliği ABD tarafından da kabul edildi. Gerçek olan Bu sözün ardında yatanlardır. Başbakanın kontrolünde olmayan bir Ordu ve bu ordunun Ege’de kasıtlı olarak operasyonlar yapıyormuş gibi algılanmasını sağlayarak, TSK’nın Eğe de haksız duruma düşürülmesidir.
Ege’deki askeri operasyonları, Yunanistan Başbakanı Yorgos Papandreu, Erzurum ziyaretinde gündeme getirerek, Türk jetlerinin Yunan adaları üzerinden alçak uçuşlarını hedef alarak hesap sormuştu. Başbakan ise bu eleştirilere doğrudan yanıt vermemişti. Ancak bir gün sonra hükümet kaynakları tarafından basına TSK’nın Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesini istemediği için bu tür olaylara imza attığı bilgisi sızdırılarak bir kez daha TSK’nın imajı zedelenmişti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasında ülke ismi vermeden Türkiye’nin komşularıyla arasını bozmak isteyenler olduğunu söylemesi de bunun tasdiklenmesi olmuştu.
Kısaca Türkiye’nin önündeki iki engelden birisi Kıbrıs, Diğeri de Ordu olmaktadır. Daha açık söylemek gerekirse Kıbrıs davası da orduyla bağlantılı olduğuna göre asıl AB engeli Ordu oluyor. Ordumuz bu konu hakkında ne düşünüyor bilemeyiz ama, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal’ın, Ege’deki uçuşların bakanlığın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söylemesi de düşündürücüdür.
İkinci konu: ’Ergenekon’ davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin cep telefonuna yapılan yükleme ile ilgili. Polis bunun sehven yapıldığını söylüyor. Bu kadar mühim bir olayda sehven yüklemeler olabiliyorsa, kim bilir daha hangi suçlamalar sehven yapılıp insanları günlük yaşamlarından etmiştir bu polis teşkilatı. Bu da gösteriyor ki art arda yapılan Ergenekon tutuklamalarında birçok insan sehven tutuklanmıştır. Polis teşkilatında sehven diye bir şey olamaz. Bu da “Ergenekon Terör Örgütünün” ne kadar düzmece bir olay olduğunu ortaya koyan delillerden birisi olarak sanırım Türk Polis teşkilatının tarihine geçecektir.
Üçüncü konu: “Varoş Çocuğuna Özel Öğretmen”. “Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’de çoğu varoş ve gecekondularda yaşayan, başarısız çocuklar için “özel öğretmen” projesi başlatılıyor. “Her Çocuk Başarır” sloganıyla, bu çocuklara okul saatleri dışında evde özel dersler verilecek. Öğretmenlerden “Başarı Timleri” kurulacak. NTV Haber”
İşte teşkilat diye ben buna derim. Her eve bir öğretmen! Bu öğretmenler evde ne eğitimi verecek dersiniz çocuklara. “Teşkilat eğitimi”,” Tarikat eğitimi” “İkinci Cumhuriyet eğitimi” verecektir her halde.
Evlerde eğitim vereceğine, varoşlar da ki okulları güçlendirsene. Varoşlarda oturan ailelerin bütçelerini her okula giden çocuk sayısına göre desteklesene. Kırsal kesimde ki ve varoşları sıkı denetime alıp her çocuğun okula gitmesini sağlasana. Her köye bir okul, her köye bir yol yapsana. Asıl uygun olan, asıl devlete yakışan budur. Gecenin bir yarısı tek bir odada hem oturup, hem de yattıkları gecekondularda ya da küçücük evlerinde nasıl ders verecek o öğretmen öğrenciye. Bu varoşa ve kırsal kesime hizmet değil, AKP’ye hizmettir.
Evet, işte size bu günün Türkiye’sinden üç güzel tablo, Yorumlarını da siz yapın.
Ayla BERKİN
27.01.2011