11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1942
Okunma

Lütfen biraz sessizlik !
Şimdi açıklıyorum!
"Been hamileyiiiimm!!"
Alkış günlerce sağanak yağmura direnen kaygan zeminde asılı bir tepe gibi koptu sahnede. Herkes ellerini patlatırcasına birbirine vurup bu mutlu haberi coşku ile karşılıyor,ellerden nerdeyse ateş atmaya başlıyordu.
Spiker kadın ne kadar da mutlu görünüyordu.
"Eveet,ben hamile kaldım.Hem deee dün akşam !"
Hadiiii..bir alkış tufanı daha. Yer yerinden oynuyordu stüdyoda.
Reyting rekorları kırılıyordu belinden.
Coşku ve alkıştan yorulan seyirciler,ter içerisinde ter kokularına karışan ucuz parfüm kokularıyla vıcık vıcık olmuştu.
Ve sunucu bayan "Şimdiii deeee ta İzmir’den gelen Mine’yi talibi Cihan bey ikna edebilecek mi ?" dedi.
"Mine geliyooor!" Mine geldi, hoş beş aralarına paravan çekilen iki sandalyeden bize göre sağdakine oturdu.Bacak bacak üzerine atacaktı ki,etek boyu yetişmeyince,bacaklarını sandalyeden aşağıya sarkıttı.
"Şimdi de Mine’yi dünkü programda görüp beğenen , İzmit’ten Cihan Bey i sahneye davet ediyoruz." diye çığırdı sunucu. sahnenin arkasından koşar adım genç ve balık etli adam geldi. sandalyeye oturdu.
Paravanın arkasındaki bayana "Meraba Mie hanım" dedi. Mine de ağzının içine içine kaçan bir kaç harfi dışarıya çekemeyince "Merba" diyebidi.
Mine "öncelikli şartlarım erkek dürüst olsun beni sevsin,bana saygı duysun,yalana asla tahammülüm yok,bir de temiz olacak baştan söyliyim" dedi..
"Sorularınız varsa sorun" dedi ,genç adam.
M,ne elindeki kağıdı düzeltti ve başladı soruları sormaya:
"Sizce aşk mı önemlidir ,fiziki güzellik?"
"Bence aşk tabii ki yaa.."
"Ben hasta olsam siz de işten gelseniz ve evde yemek olmasa ne yaparsınız?"
" Ben her şeyden önce sizi tedavi ettiririm. Sonra dışardan bir şeyler söyleriz,beraberce yeriz.Önemli olan huzur"
Peki ıssız bir yerde kalsanız yanınıza alacağınız üç şeyi söyler misiniz?"
"Tabanca,mermi,yiyecek"
Sorulara verilen cevaplar genç kızı mutlu ediyor,seyircinin tepkilerinden kızın vaziyetini tartan Cihan da her cevap sonrasında bir adım daha yaklaştıpını hissediyordu yıllardır aradığı,bugüne nasip olan mutluluğa.
kız devam etti:
"Peki kıskanç mısınız?"
"Yerine göre"
"Ben beni taşıyabilecek bir eş isterim , beni sıkan ,aşırı kıskanç eş asla...dayanamam" deyince Mine ,Cihan "Yok katiyen ben öyle çok kıskanç bir insan değilim" dedi.
"peki o zaman diyelim ki evlendik ve diyelim ki benim bir erkek arkadaşım evimize geldi ne yaparsınız?"
"Aaane demek ne yapacam,hoş gelid sefa geldi,o artık benim de arkadaşım olur,tabii ki gelecek"
"Varsayalım arkadaşım doğum günüme geldi ve arkadaş ortamındayız ya hani,benimle dans etmek istedi o zaman aşırı kıskanç olur musunuz?"
Ciha aşktan gözü dönmüş her erkek gibi " Ne olucak arkadaşcana danstan ne çıkar" dedi.
Kız gülümsüyordu
Seyirci de Cihan’a mükemmel manasında el işaretleri ,kaş göz sinyalleri gönderiyordu.
Paravanın her iki yanından gittikçe artan mutluluk gülücükleri saçılıyordu.
Mine:
" Peki diyelim ki arkadaşım çok samimi olduğumuzdan,çok iyi bir insan olduğundan bir
elini belime doladı ve diğer elini de sırtıma dayayıp beni kucağına yapıştırdı. Aşırı kıskanır mısınız?"
Hiç de bile" dedi Cihan," Arkadaş dediğin o zamanlarda belli olur,samimiyetiylen,hoşgörüsüylen" dedi.
Mine sırıtıyordu:
"Peki diyelim arkadaşım benim doğum günümü kutlamak için sarıldı ve öptü?"
" E ne var bunda kutlamasın mı?" dedi Cihan .
" Diyelim ki doğum günüm tam kutlu lsun diye dudaklarımdan öptü"
"Canı sağolsun"
"Ya beni yatağa uzattı ve boynumu öpmeye başladı bir eliyle de..."
" Ohh..tabi doğum günü yılda bir kere oluyor,olucak o kadar " dedi Cihan.
"Peki akşam herkes gittikten sonra uzak şehirden gelen halamın yirmi beş yaşındaki yakışıklı oğlu kalacak yeri olmadığı için bizim evde kalmak isterse ne dersin?"
"Ya ben akrabamı otele gönderir miyim? Tabi ki ev varken otelde yatırmam,prensibim değil,asla...asla" dedi Cihan
"Cihan bey, halam oğlu bizde kalacak ama bir sorun var. Bizim yattığımız yataktan başka yatak yok..Yerde yatamaz,mecburen bizim aramıza sıkış tıkış kalabilir mi?"
"Ya ben akrabamı soğuk yerde yatırır mıyım? heralde bizlen yatması kadar doğal ne olabilir ki?"
"Peki senin soracağın bi soru var mı ?" deyince Mine,Cihan hafifçe doğrulup,
Ben sizinle bir çay içmek sizi daha iyi tanımak istiyorum.bence bu iş olur.
Çay içmeyi kabul ederseniz,bir yere giderik,bi yemek,çay ,test sürüşü felan derken bu iş hayırlısıyla olur " dedi.
Mine "Bir de stüdyodaki Gülveren ablaya sormak istiyorum" dedi.
Mikrofonu Gülveren hanıma uzattılar, gayet bilir bir kişi olan bayan mikrofonu eline alır almaz bir öksürüp boğazındaki sigaradan mütevellit peltemsi artıkları konuşmasına engel olmaması için temizleyip sordu:
"Cihan bey kaç santim?" dedi
"Bir yetmiş dört" dedi.
Mine’ye döndü "seninki kaç santim?" diye sordu.
Mine " Bir yetmiş" dedi.
Sonra kaşlarını yukarı kaldırıp " Boy uygun" dedi.
"Burcunuz?" dedi kıza bakarak.
"Kova"
"Sizinkisi?"
"valla bilmiyom ki abla" bir durdu,gözünü tavana dikti ve "Ama galiba geyik olabilir"dedi Cihan
Gülveren" Bence burçlar da uygun,beyefendinin zaten burcu sanki tam oturmuş.Boynuzlu bir şey olduğu belliydi de sankim biraz kısa geliyor Koçunki" dedi.
.
Sunucu "O zaman paravanı açıyoruz" dedi ve aradaki paravan geriye doğru kaydı .
Şimdi iki genç birbirni daha yakından ve cap canlı görüyordu.
Sunucu " evet Mine kararın nedir?"
Mine:
" Bence boynuzları biraz kaba,az aldırmak lazım" dedi.
O sırada sunucu "bir telefonumuz var ,bağlanalım " dedi.
Telefon bağlanınca stüdyoda ses aniden kesildi.
telefondaki çocuk:" Babaaa,napıyon orda,annem bayıldı,ablam balkona çıktı üstünü soyuyo sinirleri gerilmiş gelmiş dedi komşular, dedem kalp krizi geçirdi, abim daha eve gelmedi, ben de televizyon seyrediyom"