11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2103
Okunma

Amansız bir gecede çoktan hasat edilmiş umutlarımı damıtıyorum, usuldan sepeleyen yağmurun ellerine . Bahar hafif meşrep bir kadın gibi… görünüyor , salınıyor ama yatmıyor güneşin koynuna . Günahlarımı oturup tek tek seçiyorum içinden en tazesi bile bayat ekmek gibi zehirliyor midemi. Üzgünüm sevgili güncem, deli dumrul bir aşkı öldürdüm ben az önce ve bir ömür boyu mahkumum şimdi yanık kokan bir geleceğe…
Oysa aşk, dağların kekik kokusunu gözlerime sürme diye çekmiş, elmacık kemiklerime alevli avuç içleri, sabahıma kızıl güller bırakıp gitmişti. Sen diye başlayan dilek dualarım, biz diye bitiyordu adak mumlarımın eriyen damlalarında..Hadi yüreğim tırnaklarımın diplerinden kazı şimdi onun dudak izlerini..Yalnızlık mührü bastığım alacakaranlık yarınlarıma kabuk bağla .Doya doya, kana kana bir aşka neden erken teğet geçiyorsun ki beni?
Elerimle dokunamadığıma gözlerimle dokunuyor gibiyim. Sarhoş bir rüzgar nefesiyim sanki. Yalnızlığı reddedecek kadar da küstah. Kar istilasına uğrayan tepelere tırmanmak ve Nuh’un kaderini değiştirmek , önce onun vicdanını sonra kendi vicdanımı rahatlatmak istiyorum. Sınanmak Tanrı’nın tarlasında. Önce ekip sonra biçerek ve tüm mahsulümü kaybederek yarım günlük bir kasırgada. Delişmen kuşlarla okyanusu sığdırmak kanatlarıma, kuş olmak, kuş kadar hafiflemek istiyorum. Ağlamak ve ağladığımın güçlü bir gök gürültüsü gibi tüm evlerin kalın duvarlarından duyulmasını istiyorum…İstemekle kalmıyor, yalvarıyorum. İşit benliğim, işit ve ıslah ol artık. Bu gönül kaç yama tutar, ipek dokusunda?
Hayal olmalı, penceremde bir zaman çığlık çığlığa öten kırlangıç sürülerinin şimdi camlara bıraktığı kırık kanatlar.
Hayal olmalı, yoldan geçen her adamın sen olması.
Hayal olmalı, gerçek gibi görünen sırat köprüsü ve köprüden düşen narin tenim.
Şimdi yaralarımın kabuklarından öp, ey imansız zaman…İyileştir cüzzamlı yüreğimi. Yediverenlerimi sulayan meleklerin kolunda yeni bir pembe cennete açılsın tüm kapılar, kiraz koksun dudaklarım.
Arkamı döndüğümde arkasını dönenlere uğurlar olsun diyebilmek gücünü bulmalıyım yeniden.
Evet sevgili güncem. Şimdilik bu kadar müsadenle ayrılıyorum gecenin zifiri karanlığından çünkü az sonra apaydınlık bir sabah konacak pencereme ve bir kuş tutacağım içimden. Yağmurdan yeni eşkaller yaratacağım kendime. Acele etmeliyim yenilginin kara cübbeli ordularına sobelenmeden…
Çiğdem Parlayüksel