Okuduğunuz
yazı
30.12.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
.
.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Teşekkür ederim selam ve saygı asıl benden size...Ben de yeni yılınızda Rabbimden dilediğiniz bütün dileklerin -hayırlısı ile- gerçek olmasını diliyorum.
çok etkilendim günümüzde sıkça görülen bu üzücü olayı duygusal olarak ele almak başarılı şekilde kaleme almak yüreklliğini gösterdiğin için, yürekten kutluyorum...sevgilerimle mutlu yıllar diliyorum.
Gerçeğin paslanmış karyolanın altında saklandığını kim bilebilirdi ki? Çok iyi bir kurgu, zamanlar ve mekanlar arasındaki yolculuk çok iyi dengelenmiş, tema çok yalın, ancak bir o kadar akıcı işlenmiş. Sözün özü; yerine ziyadesiyle yakışmış bir yazı. Gönülden tebrikler.
Aaahh ! Aaah ! Bu mükemmel öykünün kötü kahramanı da bir erkek. Hem de bir dede. Yine yüzümüz kızardı, erkekler olarak. Tadı damağımızda kaldı öykünün bu yüzden.
Güne gelen yazını yürekten kutlarım canım. Defalarca okudum yazını hiç sıkılmadan. Anlatımın, kurgun ve mekanlar arasındaki geçişlerin büyüleyiciydi. Gerçekten zor bir konu ve anlatım tarzı ama sen bunu mükemmel bir biçimde başarmışsın.
Kalblerde Allah(C.C.)korkusu olmayınca, sapık ilişkiler alıp başını gidiyor.Şahit olabilecek olan herhangi bir çocuğun psikolojisi ne olur,başarıyla işlemişsiniz. Üfürükçü , büyücülerden kimse medet ummasın, başarılı anlatım, sizi okumayı seviyorum Aynur kardeşim, hangi konuda yazarsan, soluksuz okuyorum. Kaleminize kuvvet, sevgi, selam ve dualarımı gönderiyorum.
Ülkemizde, küçük kızın yaşadığı olay ne ilk, ne de son... Yaşanan bir olayı her zamanki ustalığınızla kaleme almışsınız. Ben de çocukluğumda böyle bir olaya tanık olmuştum. Çok kötü bir duygu. Neresinden tutsanız pis çomak vesselam. 10 puanımı verip kaçıyorum. Daha fazla o olayı hatırlamak istemiyorum. sevgimle Aynur...
Anlatım açısından zor bir konu. İki ayrı mekan, iki ayrı zaman dilimi, hatta birinin içinde de ileri ve geri gidişler var (Önce düşmüş gelin, sonra düşmenin öncesi). Ortak kişiler, her iki mekanda da geçen diyaloglar, üstüne üçüncüyle birinci tekil arasında gidip gelen anlatım. Bu kompleks yapıya ben cesaret edemezdim. Tebrik ederim.
Vallahi ben de cesaret ettiğimden yazmadım:) eleştirinizden olmuş mu olmamış mı anlayamadım ama, tebrik ettiğiniz için teşekkür ederim. Yüzde ikibin eleştiriye açık olduğumu hatat bu konuda ısrar ettiğimi söylememe gerek yok. Yoksa nasıl yolumu bulabilirm. Doğru yolda olduğumu sanıp aslında yerimde sayar dururum.
Şimdilik sadece yetmeyen ve az kalan 10 puanımı verip çıkıyorum. Evde bir kez daha ve daha da özümseyerek okumam lazım ve etkisinden ne zaman kurtulurum bilmiyorum.
İnsan nelere şahit oluyor kısacık yaşamda... Akıcı bir dil ve yalın bir üslup kullanılmış. Kızarmış ekmeğin üzerine sürülen tereyağı veya gül reçeli yer gibi bir çırpıda sonu geliyor hikayenin. Tebrik ve takdirlrini sunarım. Saygılarımla.
Çok güzel bir öykü..Öykü ama içindekiler yaşadığımız hayattan kesitler.yıllar önce kızımı,Tıp eğitimi alan anne baba olmamıza rağmen denize düşen yılana sarılır misali birkaç hocaya götürmüştük.okurken gözümde canlanıverdi.Gerçekten merak uyandıran kaleminiz var.kaleminizle tanıştığıma sevindim.selam ve saygılar.
Kökler diyorsun yani...İnsanları ortancalara benzetirim hep. Ortancanın toprağına pasli bir metal koyarsan rengi pembe olur. Çay çöpü dökersen mor olur...Tıpkı insanların köklerini gizleyen çocukluk gibi...
Keşke iniltilerle değil de kahkahalarla ufkuna düşseydim...
Hassas bir konuyu öyküleştirmişsiniz...Yazıya hipnotizma oldum doğrusu.Tekrar tekrar okudum. Sevgi'nin de dediği gibi" ensest" ilişkişler maalesef günümüzde hala devam etmekte,ne kadar gizlense de.Bence bu ensest ilişkşiler,kapalı bir toplum aolmamızdan kaynaklanıyor diye düşünmekteyim. Sosyal bir çarpıklığın içinde; bastırılmış cinsel dürtülerin sinsice dışa yansıması... İnkara gerek yok. Yaşanıyor ve yaşanmakta. Ne yazık ki;bırakınız "ensest" hoyratlığını;çoğu zaman Anadolu genci,ilk aşkının deneyimini hayvanlarla gidermeye çalışmakta. Kaldı ki ensest ilişkinin gizemli kalması...
Neyse hep bunlar,uzman kadroların çzüm bulacakları meseleler...
Gelelim yazan kaleme...Okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor her cümlesi,bazı kelimeleri.Psikolojik ağırlıklı enfes bir öykü daha okumuş oldum.
Sen,yazmaya devam et Aynur.(Her ne kadar benim kadar iyi yazamasan da:))))
Selam, saygı ve sevgilerimi gönderiyorum Ankara'dan...
Psikolojik dengelerin ve ahlaki yargıların ters döndüğü bir ortamda neler olmaz ki...
Televizyonlara baksanıza, kim kimin eşi belli değil. Biz de ağzımız açık izliyoruz bu dizileri. Ama sorsalar ohoo bir numaralı ahlak bekçisiyiz. ne diye izliyorsun o zaman o ahlaksızlığı...
Neyse dediğin gibi bu konuyu önce Allah'a sonra uzmanlara havale ediyorum...
Ayhan abi,tabiki senden güzel yazamam. Ben o macera romanını (KORKUSUZ SELİM) yazamam. Müthiş bir kurgulama yeteneğin var. Bazen anlatımda takılman hç önemli birşey değil. Bir çok ünlü yazar yazdıkalrını editörlere düzelttirmeden yayınevine vermiyor. Önemli olan sağlam bir kurgu. Sen bunu iyi yapıyorsun bence...
Bu ne ya ne kadar da uzattım. Sen mi bana eleştiri yapıyorsun ben mi sana belli değil:)))
Ankaraya selam...Bu arada hala bekliyorum, gelen giden yok:)))
Kurgunuz çok başarılıydı. Gizemli, merak uyandıran bir başlangıç, yer yer artan heyecan ve finaldeki acı gerçek... Küçük kızın üzerine perde çekmeye çalıştığı sırrın, onu ne kadar da yaraladığını ve psikolojisini bozduğunu güzel bir anlatımla bizlere sunmuşsun. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle..
Öykü yazmayacaktım aslında, biri beni çok sinirlerndirmişti ve o öfkeyle başladım yazmaya...Babanın diyloğuna kadar o öfkeyle ve üzüntüyle yazdım:)) Sonra öfkem geçti, gerisi bu şekilde geldi:))
Okuduğu-n için teşekkür ederim. Ama lütfen diyorum yine beğenmediğiniz ya da yanlış bulduğunuz yanları da bana yazın. Çekinir diye düşünmeyin.
Küçük bir kızın bu gerçekle yaşaması ne acı... Ya dedeye ve anneye ne demeli? Medyadan ve kulaktan dolma bilgilere göre her ne kadar hafızam almasa da maalesef ki böyle ensest ilişkiler bir çok ailede oluyor...
Çok değişik bir konuyu yine fevkalade ele almışsınız kardeşim...Yazan kaleminize, yüreğinize sağlık...Sevgiyle kalın
Teşekkür ederim...Seni sayfamda görmek güzel. Öyküme gelince, anne "üvey" olsa da adamın gelini yine de...Nerden de aklıma geldi bilmiyorum ama yazarken plan yapmam sanırım kalem kendi istediğini yazdı. Ben masumum:)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.