1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1201
Okunma

Görünüşte nüfusumuz artıyor gibi olsa da GENÇ nüfusumuzda 2000 yılına göre % 15 azalma varmış. Bu azımsanacak gibi değil.
Son 30 yıldır ülkemizde nüfus planlaması yapılmakta ve geçim şartları ağırlaştığı için,sanayileşme arttığından, tek maaş yetmediğinden, kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanması özendirilerek kadınlar da çalışmak zorunda kalmakta, az çocuk yapmak için de neredeyse zorunlu bırakılmaktadır.
Nüfus bir bakıma "güç" demekdir. Nüfusu çok olan bir devlet daha güçlü görünür.
Genç nüfus azaldığında, sanayide olsun, tarımda olsun her türlü üretim azalır. Bunun yanında üretilen ürünlerin pazarlanacağı alan da azalır.
Geniş aile yerine çekirdek aile düzeni gelmiş, çocukların bakımı kreşlerin olmadığı yerlerde aile dışından, sıcak sevgiden yoksun kişilerin eline bırakılmak zorunda kalınmış, çocuk bakımI hep sorun olduğundan da az çocuk yapmaya yönelinmişdir.
Devlet kendi memuruna bile üç çocuğu çok görmüş, iki çocukdan fazlasına çocuk parası vermemişdir. Yeni yasayla bu durumun değiştiğini ya da değişeceğini zannediyorum. Halbuki Yunanistan da dahil olmak üzere Avrupa Birliği devletlerindenden bir çoğu nüfusu artırmak için doğumu ve fazla çocuk yapmayı teşvik etmektedir. Kaç çocuk olduğuna bakmaksızın çocuk yardımı vermektedir.
Son yıllarda boşanmaların da hızla arttığı söylemleri var. En fazla boşanma sebeblerinden biri olarak da kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanması gösteriliyor. En azından en ufak bir anlaşmazlıkta boşanmayı kolaylaştırdığı kabul edilebilir. Boşanmalar da çocuk yapmayı etkileyen faktörlerden biridir.
Sevgili peşinde koşanları veya gayrimeşru aile ilişkisi yaşayanları iyi bir örnekmiş gibi hemen her dizide gören gençler ve yetişkinler bunu zamanla normal bir şeymiş gibi kabul ederek özenebileceklerdir. Bu da sağlıksız ilişkilere ve mutsuz evlilik hayatının yaşanmasına, boşanmalara sebep olabilecekdir.
Kimi aileler bakamayız, okutamayız, işsizlik var diye ikinci çocuğu bile yapmaya cesaret edemiyecek duruma gelmişlerdir. Ölümler bu kadar fazlayken karı-koca 2 kişiden 2 çocuk olursa ülkede doğal olarak nüfus azalır. Hele aile 1 çocukda karar kılmışsa azalma daha da hızlanır.
Kadın aile planlaması programına dahil olmasına rağmen kazara hamile kalmışsa; aile çocuğunun geleceğini sağlayamayacağı, rızkını temin edemeyeceği endişesine kapılarak küretaj yolunu seçmektedir. Anne-baba doğmuş bir çocuğunu katletmeyi, öldürmeyi düşünmez, onun için kendi canını feda eder. Anne karnındaki bir bebeğin kalbi üç haftalıkken tıbbi cihazlarla duyulabilecek şekilde atmaya başlar. Buna rağmen aile o küçücük cana kıyar; kendi bebeğinin katili olur.
Bir yandan terör, bir yandan trafik kazaları, bir yandan çeşitli hastalıklar derken genç ölümler ve bebek-çocuk ölümleri artıyor demek ki. Bu gidişle nüfusumuz gittikçe daha yaşlı bir toplumdan oluşacak, genç nesil azalacak.
Bu durumda; aile planlaması, nüfusu azaltacak şekilde değil, evlenmeyi ve çoğalmayı teşvik edecek şekilde yapılmalıdır.
Özellikle kürtaj aile planlaması yöntemi olarak kullanılmamalıdır.
İşsizliği azaltacak formüller bulunmalı, yatırımlar ve çalışma alanları artırılmalıdır.
Köy ve ilçelerin şartları iyileştirilmeli, çalışma alanları oluşturulmalı, büyük şehirlere göçler azaltılarak yığılmalar önlenmelidir.
Yazılı ya da görsel özellikle televizyon dizi ve filmleri gayrı ahlaki içerikte olmamalıdır.
Evli olanlar iyi geçinmenin yollarını aramalı, birbirlerine saygılı olmalı, birbirlerini incitmemelidir. Sevgiyle yaklaşarak, birbirleriyle konuşarak ve dinleyerek anlamaya çalıştıklarında çözülemeyecek bir sorun kalmayacaktır ya da en aza inecekdir.
Anlaşmazlık durumunda aile ve evlilik uzmanı psikologlara müracaat etmelidirler. Boşanmak üzere mahkemeye başvuranlar öncelikle bu uzmanlara yönlendirilmelidir.
Yerel yönetimler evlenemeyecek durumda olanlara maddi ve manevi destek olmalıdırlar.
Gençlerin evlilik konusunda gözünü korkutmamali, ana-babaları da gençleri teşvik etmeli,
evlenme çağındaki bekârlar yuva kurmalıdır.
Sonra da inşallah sağlıklı, boy boy en az 3 ÇOCUK ya da 4.
ÇALIŞMA ZAMANI :)