(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Edebiyat da öyküsel anlatımı her babayiğit başaramaz şair. Yani kimse kusura kalmasın herkes birşeyler elbette yazar. Güzelde yazarlar. Fakat edebiyatda ince,gizli bir ahenk vardır. İşte onu herkes yakalayamaz. Bu durum yazarın kaleminin gen yapısını oluşturur. Siz de bu var. Yani sıkılmadan yazılarınızı okuyabiliyoruz.Geride bir tad bırakabiliyor. Roman diliniz kaliteli diye düşünüyorum. Tebrikler benden. Saygımla
Çok teekkür ediyorum. Sözleriniz gerçekten motive edici. İnşallah dediğiniz gibi bende o kaynak vardır. Çünkü yazmayı gerçekten çok seviyorum. Saygılarımla.
Usta kalem diye ben buna derim, bir isimden bir yazı çıkarır bir iğnedenliğin aşkına dair. Tebrikler değerli kardeşim, çok söze hacet yok, çok beğendim. Size ve ilham kaynağınız lacivertiğnedenliğe selam ve çokça sevgilerimle.
Kendinize haksızlık yapmayın,güzel kardeşim. Her yazınızı okurken, bana birşeyler hissettiriyorsa, beni düşündürüp, dönüp bir daha gözden geçirmemi sağlıyorsa, bu o kalemin gücünü gösterir. Gözlerimin aradığı değerli kalemlerden birisiniz. Sevgi, selam ve dualarımla...
Teşekkür ederim arkadaşım. USTA USTA DİYORSUNUZ YA KENDİMİ BİR ŞEY SANACAĞIM:)) Öyle kolay mı usta olmak. Bir gün olur inşallah ama. Tek dileğim (Edebiyat üzerine)Reşat Nuri GÜNTEKİN gibi büyülü bir şekilde yazmayı başarabilmek...
Tam puan vereyim Aynur'un yazısına. Yorumda tıkandım.Düşünmem lazım;ne yazacağımı...
Selamlar,saygılar,sevgiler ustam...
Ya Aynur,yazın hoş da.Hemen eline sağlık ne güzel yazmış demek bence çok kolay bir kaçamak diye düşünüyom.
Bazı kelimelerin alt kısımda açıklamalarını vermen yerinde olmuş.
Mecazi anlamda düşünüp yorumlayacak olursam:
iğnedenliği,kadına benzettim. İğneleri de erkeklere.(yanlış mıyım yoksa) Sonra bu iğneler,yerinde hiç durmuyorlar.İğnedenliğe acımasızca gözünü kulağını acıtıp başka elbiselere(başka kadınlar olabilir mi) gidiyorlar.Hele bir iğne varki onun acıtmasına dayandığı halde o bile onu terk edip gidiyor. Sonracıma aşk da böyle bir şey mi acaba diye kinayeli bir şekilde birilerine gönderme yapılıyor(yanlışsam söyle vallahi)
Aynur,ödevimi yerine getirdim mi sence.Benden bu kadar...
Selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 12/27/2010 9:10:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
ayhansarıkaya tarafından 12/27/2010 9:11:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Doğru anlamışsın. Ben anlayamazsın demedimki, eleştir dedim:) Acımasız ol biraz...Onca kitap okuyorsun iddia ediyorum senin kadar okuyan yoktur bu sitede..O halde okur görüşün kuvvetli olmalı. Ama sen dostluk belasına gördüklerini söylemekten kaçınıyorsun:) Genelde bu hepimizde var. Ama öyle olmamalı. Bu dostlarımıza bir şey kazandırmaz....
Teşekkür ediyorum, okuman da yeterliydi aslında. Sevgiler.
Ayhan abi, tıkanacak ne var. Şurasını beğenmedim de. Şurası olmuş veya şöyle olmalı de. Hele bu yazıya ne desen yeridir vallahi. 10 puan verip kaçma...Tavsiye istiyorum...
Mükemmel anlatımının yanında sanki daha söylemek istediğim ne çok şey var der gibi yazın. Senin yazılarının derinliklerinde boğulmayı seviyorum güzel yüreklim. Sanırım aşk ve aşk acısı ne kadar yazılsa da tam tarifini bulmak çok zor. Belki de aşkın gerçeğidir acı kimbilir.
Evet arkadaşım, söyleyeceklerimin yarısını dahi söyleyemedim. belki başka bir zaman yeniden düzenleyip asarım. Biraz aceleye getirdim galiba. İçime sinmedi ama silemezdim de. Reenkarnasyon diyor ya bazı aklıevveller, bu işte eşyanın reenkarnasyonu...Elbiseden iğnedenliğe dönüşümün insanla özdeşleştirilmiş sureti...
Teşekkür ediyorum desteğin için. Siz olmasanız yazabilir miydim acaba?
yani bizim lacivertiğnedenlik değilmiş ha... ama bırtakmış yinede yaralı yanlarınızı öpmeleri için serçelerini eskiyen yanlarımızı bakıp durdukça fark ettiğimiz bir şey değişken bir dönüşüm aslında bir tükeniş içimizde başalyıp ve toplumu da içine alan büyük bir tükeniş... bu anlamda gittikçe çoğalıyor yalnızlığımız... güzel yazı emeğinize sağlık hemşerim.
Teşekkür ediyorum Aysel Hanım. Aslında benim içime sinmedi. Anlatmak istediğimi yansıtamadım. Çok kısa bir vakitte -tabi on dakikaya vakit denirse- yazdım. Bu da bir hata işte, yazdıklarımızı demlendirmek gerek her zaman. Sonra benim gibi pişman olmamak için:))
Bu penceresiz ve menekşesiz bir yazı oldu:) Aslında kesinlikle aklımdakileri yazamadım. Ve acele ettiğim için kendime kızmaktayım şu an. Keşke geniş bir zamanda yazıp öyle paylaşsaydım. Böyle çok ama çok yarım kaldı. Bir şeyler eksik. Neyse bu da öyle olsun bakalım:) Sevgilerimle.
işte ben seviyorum bu anlamda kişilerin bir konuda bir imgede veya bir şiirde yazılarda birbirlerini beslemelerini,olgunluktan geçme diyorum ben buna ,yine güzel bir öyküydü senin kaleminde bir başka bakış açısıydı iğndenliklere ,benim iğnedenliğimdeki kuşlar öpsün o yaralı kadını .
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.