1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
799
Okunma

Son yıllarda Doğu ve Güneydoğu yöremizin sorunları nedeniyle demokratik yaklaşımlar ve benzeri çözüm yolları sürüp gitmektedir.Ancak yörenin Kürt sorunu veya etnisite yapısı için ileri sürülen tüm çözüm yolları ve önerilerin hepsi, temellere inerek sorunları sosyolojik ve antropolojik boyutlarıyla ele alan bilimsel bir metodolojiden yoksundur. Bu nedenle tartışmalar sürüp gitmektedir.Ülkenin jeo-politik konumu,yapısal sorunları ve etnisite yapısı tez elden gündeme taşınmalıdır.(1)
Şimdi burada bilim adamlarına ve akademisyenlere büyük iş düşmektedir...
Ancak gelin görünki bu bilimsel çalışma hiçmi hiç uygulamaya dahi konulmamıştır.Bu akan kanı durdurmak ve sorunları çözmek bir devlet politikası olmalıdır.Tarihte bu sorunlar tespit edilmiş ve üzerine çalışmalar yapıldığı arşivlerde görebiliyoruz.
Gelin görünki mevcut hükümetler sorun için çözüm yerine başkalarına uşaklık yapmışlar yerel ağalara boyun bükmüşlerdir.Özellikle mevcut hükümet tamamen rejim karşıtı söylemlerle iktidara gelmesine rağmen değiştim demesine rağmen değişmediğini zaten açılım sürecinde göstermiş durumdadır.Paketi bir türlü açamayan halkla kucaklaşamayan hükümeti işte bu olaylar kara kara düşündürmektedir.Yöre üniversitelerinin kapalı kalmaları,iş birliğinden dışlanmış olmaları büyük bir gaflettir.Açılım bu şekli ile içi boş kuru bir soğana benzemektedir.
Güneydoğu’daki sorunların aslında çözümleri çok basit ancak ülkenin içerisindeki yabancı unsurların rahat durmaması ve ülke konumu göz önünde bulundurulması ile birlikte bakıldığında için içinden çıkamaz duruma geliyorsunuz.Birde dünyada uygulanan çözümlere bakarsak dahada kolay olacağı düşünülür ancak işin başında ehil insanların olması şarttır.Çözümden kastımız Beyaz-Zenci ve Rusya-Sibirya örnekleri ile çözümün nasıl olacağı gün gibi meydandadır ancak bunu mevcut hükümete anlatın bakalım.
Onlar ise polis kolejinde ülkede kaçtane işbirlikçi sözde aydın varsa onları toplayarak çözüm toplantıları yapmaktalar böyle açılım olmaz beyler olmaz.
İşte işin ehli insanlar bu karanlık aydınlar olunca terörden nemalanan kürt vatandaşlarımızı istismar edenlere gün doğmaktadır.Dağdaki teröristler KCK ile artık şehirlerde kol gezmekte kapımıza kadar dayanmaktadır.Hatta PJAK,BDP,KCK,PKK gibi yapılanmalarla işi cephe hareketlerine dünüştürme halinde olan terör yıkılmadığını bilakis ayakta olduğunu gösterme uğraşındadır.Tabiiki bu bağlamda yöreye yatırım yapmayan devlette suçludur,işadamlarıda bu suç hepimizin...
Birde olaylara farklı seranomiler eklenince mesela habur manzaraları hatırlatabiliriz.Yaşanalara dur denilmelidir.
Sorunlara DPT’nin 1960’ta aldığı kararların bir an evvel uygulamaya konulmalıdır ve işin başına ehil insanlar getirilmelidir.Kimsenin farklılaştırılmadığı bu kararlarla sabittir.Ancak empeyal devletleri ağna düşen Türk ve Kürt yetkililerin aciz dirayetsiz hatta şakşaklayıcı uygulamaları eklenince altını çizerek söylüyorum;İç savaş kaçınılmazdır.
Bunun için Sağduyulu, soğukkanlı olaylara yapıcı yaklaşımlarla bu işim üstesinden geleceğimize inancım tamdır. Uyanık olalım.
Aziz şehitlerimizin huzurunda saygı ile eğilirken Terörüde olanca kinim ve nefretimle lanetliyorum..
NOT:(1).Türk dünyası tarih kültür dergisindeki Orhan Türkdoğan Hocamızın makalesinden ufak bir alıntıdır..
İlk yazılış tarihi:20 Haziran 2010 Pazar, 22:03